23 Kasım 2007 Cuma

Orman davasında son danıştay kararı....

Av.Senih ÖZAY - Av.Eren İLHAN GÜNEY – Av.Cem NEMUTLU
1407 Sk. No:2 K:3 D:5 Alsancak İZMİR TÜRKİYE
Tel:+90.232.4210092-94-95-96 Faks:+90.232.4210115 GSM: 0542 329 84 78
senihozay@hotmail.com-erenguney@gmail.com- cnemutlu@hotmail.com



BASIN AÇIKLAMASI

Ben şimdi Basın’a bugün gelen 25.09.2007 günü verilmiş olan Danıştay onama kararını sunarken;

Hatırlatayım ki, 3549 sayılı Bergama altın madeni orman izninin uzatılması işlemi için İzmir 1. İdare Mahkemesi 2004/664 Esas 2004/1690 Karar sayılı ek ilamı ile muhteşem bir iptal kararı vermiş idi.

İşte bu yerel mahkeme kararı Danıştay 8. Dairesinin 27.6.2006 tarih ve 2005/1296 Esas 2006/2701 Kararı ile onanmıştır.

İşte bu ilama da yapılan itirazı, ki ekte görünüz, ‘’olumsuz etkileri kaldıracak önlemlerin alındığı öne sürülerek karar düzeltmesi‘’ istenmiş. Bu ilam bu işlemlere, arkaya dolanmalara taptaze “YETER ARTIK!” demiş oluyor… Bugünkü tarih itibariyle “YETER ARTIK!” onanmıştır.

Yani “Kesin Hüküm” oluşmuştur.

Biz şimdi Bergama siyanürlü altın madeni için bugün idareye başvurup 30 gün içinde madenin kapatılmasını savunacağız. Kapatmazlarsa 31. gün, aklın almayacağı kadar titiz, haklı ısrarlı olarak; sorumlulardan, bakan, vali, genel müdür, mühendis, ilgili memurlar hakkında kamuoyuna sert açıklamalar, suç duyuruları, teftişler, tazminat talepleri, AİHM ihlal talepleri yapmak durumunda olacağız….

Şu anda Bergama’da bunca mahkeme kararına rağmen bir rehabilitasyon düşünülmeyip, hatta üç kat kapasite artırımı iç kararı alınabiliyorsa ve Bergama’ya hiç hesapta olmayan, kendi iptal edilmiş ÇED (Çevre Etki Değerlendirme) kararına uymayan ve Havran’dan, Gümüşhane’den toprak getirerek, Efemçukuru’ndan ve Uşak’tan toprak getirmeyi planlayanların, Kaz Dağlarına da ‘’siz çok bağırıyor, çağırıyorsunuz; sizin toprağınızı sizin orada siyanürlemeyeceğiz, Bergama’ya işletmeye siyanürlemeye getireceğiz‘’ demeleri an meselesidir.

ARTIK KAMUOYUNUN, BASININ VE HALKIN; BERGAMA İNSANI’NIN KADINI’NIN, ÇOCUĞUNUN VE DOĞASININ YANINDA OLMASI ZAMANI GELMİŞTİR…

SENİH ÖZAY
AVUKAT



NOT: Önümüzdeki hafta sevgili gazeteci arkadaşlarımı büroma davet ederek AİHM’den alınan 315 ihlal sonrası 1470 kişilik 2. İhlal davasının sürüyor oluşu yanında, şimdi 3 kat kapasite artırmaya karşılık tehlikeyi sezen, karılarının göğüslerinin alınmaya başlandığını, ölümlerin arttığını gören, hiç de zenginleşmediklerini gören ve böylece artık kızmaya başlayan Bergama Köylülerinin verdiği vekaletname sayısının 2.600 olduğunu, Bergama gitti Koza firmasına teslim oldu, tükendiler denemeyeceğini, baskı ile azil sayısının da 6 olduğunu, neden vekaletname verdiğimi bilmiyorum diyen tek kişinin avukatlığından da benim istifa ettiğimi, artık yörede altın firmasına tepkinin öfkenin arttığını, belgeleriyle aktaracağım.

Öte yandan Bergama’da meslektaşım Fuat Ateşoğlu’nun da yöredeki ölüm sayısının artışı, kanser vakalarının artışı ve bayanlarda göğüs alınma sayısının artışı ve sağlık taraması yolunda hazırladığı tespit davasını aktaracağım….

Öte yandan Uşak Eşme’de alınan alın madeni kapatma Danıştay kararına karşı durmadan kafa patlatan firmanın İstanbul’da Üniversitelerde yöre toprağını zenginleştirerek (yani normal altınlı topraktan bol altınlı toprağa çevirdikten sonra Bergama’ya getirme çalışması yaptıklarını size aktaracağım…


Ve ve Anayasa Mahkemesi önünde Maden Yasası (Dosya no: 2004/70) ve Çevre Yasası’nın (Dosya no: 2005/16) iptal gündemi ile bulunuşunu ve oraya müdahil olmak için ve mahkemeye konuşmak bilgi vermek için, mahkemeye “4 yıl oldu çok uzadı acil karar diliyoruz” diyen başvuran sayısını, Bergama ve Uşak ve Kaz Dağları ve Körfez bölgesi insanlarının yoğun başvuru dilekçelerini sunacağım.

AİHM’den gelen ve son 3 yıldır Bergama altın dosyasındaki gelişmeleri soran bilgi isteyen ara kararlarını göstereceğim…

İçişleri Bakanlığı’nın altın firması avukatına, benim Birsel Lemke’nin otelinde kaldığım yolunda bilgi vermesi verdiğini sanması ve bu tip Alman ajanı numaralarının artık bayatlaması ve benim canımı sıkması üzerine İçişleri Bakanlığı hakkında ve Cumhurbaşkanlığı hakkında da bu tür bilgi verme hukukunun kötüye kullanılması konusunda Devlet Denetleme Kurulunu
-talebime rağmen- çalıştırmayışı ile ilgili de tazminat davasını açtığımı göstereceğim.

Çaktırmadan, daha evvel Danıştay’ca tamamen terk ettirilen Sivrihisar altın madenini tekrar hortlatarak açmaya izin vermeye kalkışılmasına karşı daha bu hafta Eskişehir İdare Mahkemesi’nde Çevre Bakanlığı aleyhinde dava açtığımın belgelerini aktarayım istiyorum.

AİHM kararlarının uygulanmasını denetleyen Avrupa Bakanlar Konseyinin bizden istediği “neler oluyor” yollu talebine verdiğim raporu göstereyim istiyorum.

Koza altın firmasının Köy muhtarlıklarına çektiği taze ‘’şu parseli ver gel anlaşalım, anlaşamazsak Enerji Bakanlığına istimlak ettirterek alacağım o yerleri‘’ konulu ihtarnamelerini göstereceğim.

Velhasıl bekleyin, davet edeceğim…
SELAMLAR…


1

22 Kasım 2007 Perşembe

EŞMEDE ALTIN MADENİ MAHKEMECE KAPATILMASINA RAĞMEN NELER OLUYOR TESBİTİNE BAKINIZ

Av. Senih Özay senihozay@hotmail.com
Av. Murat Fatih Ülkü mfulku@hotmail.com
Av. Eren Ilhan Güney erenguney@hotmail.com
Av. Cem Nemutlu cnemutlu@hotmail.com

1407 sok. NO:2/5 Alsancak - İzmir / Türkiye
Tel:0.232.4210094-95-96 Faks: 0.232.4210115
Web:http://kamuoyunabilgi.blogspot.com




DİKKAT…..


Uşak EŞME’ de altın madeninde mahkemenin verdiği yürütmenin durdurulması kararına rağmen ne biçim faaliyetler var bu alanda konulu,

Mahkemece yapılan tesbitte,

Mahkemeye bilirkişi olarak tesbitlerini sunan uzmanlar bakınız ne demişler ?

İyi okuyalım…
Suç yok mu?Sizce kimler suçlu?
Bu suçlulara karşı ne yapmak lazım ? Ne önerirsiniz ?

Maden sahasında yapılan incelemeler dikkate alınarak TÜPRAG ALTIN MADENİ İŞLETMESİNDE ALTIN ÇIKARMA İŞLEMİNİN DEVAM ETMEDİĞİ, ANCAK LİÇ SAHASINDAKİ DAHA ÖNCEDEN YAPIMI DEVAM EDEN ALTI HÜCRENİN
DOĞA AFETLERİNE KARŞI ÖNLEM ALINMASI KAPSAMINDA GEREKLİ ÇALIŞMALARIN İLGİLİ MUHATAPLARCA YAPILMASI DAHA EKONOMİK MALZEME İLE YAPILABİLECEK İKEN,

MEMBRAN VE FİLTRE İLE DÖŞENMESİ ÖNÜMÜZDEKİ GÜNLERDE YÜRÜTMEYİ DURDURMA KARARININ KALDIRILMASI İHTİMALİNE KARŞI YENİDEN FAALİYET İÇİN ÖN HAZIRLIK NİTELİĞİNDE OLDUĞU DÜŞÜNCESİ İLE TAKDİRİ MAHKEMENİZE SUNARIZ….

Anlaşılıyor değil mi ?

Senih Özay

21 Kasım 2007 Çarşamba

SAVCILIĞA ÇOK ŞİKAYET ÜZERİNE YARDIM İSTEĞİ

Dostlarım,
Ek dilekçeye akıl zeka cinlik hukuk kültür ne olursa katkı bekliyorum….

Sevgiler.


Senih ÖZAY Avukat


Av.Senih ÖZAY
Av.Murat Fatih ÜLKÜ
Av.Eren ILHAN GÜNEY
Av.Cem NEMUTLU
1407sk. NO:2/5 Alsancak İzmir Tel:4210094-95-96 Faks:4210115
avsenih@hotmail.com-erenguney@hotmail.com- cnemutlu@hotmail.com_


Başvuranlar : 2670 Bergamalı köylü müvekkiller ( Ekte vekaletnameleri )

Vekilleri :

Av.Senih ÖZAY
Av.Murat Fatih ÜLKÜ
Av.Eren ILHAN GÜNEY
Av.Cem NEMUTLU


Başvuru Kurumları: Herkese konumuna göre ;

İZMİR CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI ‘ NA İZMİRYARGITAY BAŞSAVCILIĞI’NA ANKARA
ULUSLARARASI CEZA MAHKEMESİ’NE ROMA
AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ’NE STRASBOURG
ULUSLAR ARASI ADALET DİVANI’NA LA HAYE-
BİRLEŞMİŞ MİLLETLER İNSAN HAKLARI KONSEYİ’NE CENEVRE
Amnesty ınternatıonal-
Oxam Kanada
Clup Oudrom
UNESCO
UNİCEF
Transperens ınternatıonal

Suç tarihi ; İptal işlemi olan ……….. 199? tarihi İle bugün arası sürekli ihlal içermekle….
Suçlar:

İnsanlık suçu(Genosit)(Soykırım)
İnsan şerefi, haysiyetinin aşağılanması
Anayasayı ihlali
Doğa soykırımı
Hayvan soykırımı
Kültür mirasını yok etme
Alkol, AIDS, Uyuşturucuyu yaygınlaştırma
İnsanları göç ettirme
Varoşlar yaratma
Verimli tarım topraklarının ziyaına neden olma
TCK 309
Suç ortaklığı
Örgüt – Çete kurmak

Sanıklar :

A.İTTİFAK
1.Tansel Fikri ve 2. Cumhurbaşkanları

4………………..ilk bakan olarak ….

5.

6.Darbe ile getirerek, Kenan Evren

B.Başbakanlar

7.Bakanlar



C.Bakanlar Kurulu üyeleri
Asli :



Feri .

Ç.Milletvekilleri

ASLİ :
21.
22.


Feri :


5.Müsteşarlar

6.Müsteşar yardımcıları

23.Mustafa Çetin Başbakanlık müs yard

24.Günay Çakırer Çevre B müs yard






7.Genel müdürler

8.Genel müdür yardımcıları

9.Daire başkanları

10.Uzmanlar

11.Valiler
Vali Yardımcıları

İmar md

Sağlık md

Yerel uzmanlar

İl genel meclisi üyeleri

43.



Yanlış bilim insanları-
44.
45.
46.

Yanlış bilirkişiler
47.
48.

Tübitak uzmanları

49.Yazarlar-gazeteciler

Yazmayanlar- etmeyenler
56.



Çok Susanlar :


Az susanlar


Madene ödül almaya vermeye gidenler



MADENE GİDEN ve hukuka aykırı açıklama yapan ETKİLİ KADINLAR

Sanatçılar:

Avukatlar :

YABANCI DİPLOMATLAR

Rıo Tintoya karşı eylemsizlik ve halkı gerçek bilgilerden alıkoyanlar


Kendisini “hukuk devleti” olarak tanımlayan bir yönetimde, yönetimin işlem ve eylemlerinin hukuksal denetimini yapan yargı kararlarına uyulmamasının hiçbir bahanesi olamaz. Bergama Ovacık Altın Madeni ile ilgili yargısal süreçte yeni bir mahkeme kararı daha çıktı (EKTE 17 ADET UYGULANMAYAN İLAMLAR SUNULMAKTADIR.) Maden işletme tesisi amaçlı 1/5000 ölçekli Nazım İmar Planı ile 1/1000 ölçekli Mevzi İmar Planı hakkında İzmir 4.İdare Mahkemesi yürütmeyi durdurma kararı verdi. Hani şu ABD’nin önceki Türkiye Büyükelçisi Eric S.Edelman’ın, Amerikan firması Newmont için Bayındırlık Bakanı’ndan ricada bulunduğu, onun da eski İzmir Valisi AKSU ‘ dan ricada bulunduğu işlem.Bergama siyanürlü altın madeni süreci pek çok ‘ilk’i yaşattı. Örneğin, Danıştay 6.Dairesi’nin 1997 tarihli kararı, alanında ‘ilk’ sayılabilecek “ yaşama hakkını, çevre sağlığını ve canlı yaşamının üstün tutan” örnek bir karar. Bergama Köylüleri, onbeş yılı aşan, şiddet yanlısı olmayan, kendilerine özgü yöntemlerle yürüttükleri mücadele ile ‘ilk’ olmayı hak ettiler.
AİHM muhteşem üç ihlal kararı verdi..(EKTE)

Hatta zamanın Başbakanı Mesut Yılmaz ve arkadaşları ceplerinden 50 kusur milyar lira tazminat ödediler.
Son karar da alanında, 'ilk’ olarak değerlendirilebilecek örnek bir karar. Mahkeme kararında, imar planları düzenlenirken, planlanın yapılma amacı olan işletmenin işletme alanında ve işletme sınırları dışında doğuracağı çevresel etkilerin de hesaba katılması gerektiğinin üzerinde duruluyor. Karara göre; “…üst ölçekli makro bir plana dayanmayan ve birinci sınıf gayrisıhhi müessese olan işletmenin, çevresel etkilerinin fiziksel olarak işletme alanı ve mülkiyet ile sınırlı tutularak yapılan bir planda düzenlenmesi mümkün değildir, bu nedenle dava konusu nazım imar planı ve mevzi imar planında planlama ilkeleri, şehircilik esasları ve kamu yararına uygunluk bulunmamaktadır…” Mahkeme kararı ile maden işletmesi sahasındaki yapılar, imar planlarının tesis edildiği tarihten önceki hukuki duruma dönmüştür yani yapıların tamamı ruhsatsız hale gelmiştir. Bu nedenle işletme sahası içindeki yapıların için, İmar Yasası’nın 32. Maddesine göre mühürlenmesi ve yıkım kararı verilmesi gerekiyor.

Yani zemin çökmüştür. Altından halısı çekilmiştir.Hiçbir bakan hiçbir vali altına halı döşeyemez.Verilen yapı ruhsatları ile yapı kullanma izinleri de hükümsüz hale gelmiştir. 5237 Sayılı Yeni Türk Ceza Yasası’nın Çevreye Karşı Suçlar Bölümünde, “İmar kirliliğine neden olma” başlığı altında 184. maddesine göre; “…Yapı kullanma izni alınmamış binalarda herhangi bir sınai faaliyetin icrasına müsaade eden kişi iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır…” Ayrıştırma işlemi yapıldığından, Bergama –Ovacık Altın Madeni, aynı zamanda bir kimya/sınai tesisdir. Bu mahkeme kararından sonra 30. gün madenin kapatılmamamsından veya ardında danışıklıkla yeniden açılması ve işletmeye izin verilmesi yasada yazılı suçun oluşmasına yol açacaktır. Anayasa’nın 138. maddesinin son fıkrasına göre; “…Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez…”. İdari Yargılama Usulü Yasası’nın 28. maddesine göre de ; “…Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare ve vergi mahkemelerinin esasa ve yürütmenin durdurulmasına ilişkin kararlarının icaplarına göre idare, gecikmeksizin işlem tesis etmeye veya eylemde bulunmaya mecburdur.Bu süre hiçbir şekilde kararın idareye tebliğinden başlayarak otuz günü geçemez…”Sözün özü, en geç otuz gün içinde Bergama-Ovacık Altın Madeni’ndeki faaliyete son verilmelidir. günü ilamın size tebellüğü var. 2.3.2005 günü madeni kapatmanız gözlenecek kapatılmamışsa gelecek günlerde ilgili en küçük memurdan en büyük memura kadar akıl almaz hukuk yolu çalıştırılacaktır.

Açıklamalar ;
1.
2.





Buralara güzel şeyler yazacağız… Siz yazmazsanız ben yazacağım…








Av.Senih Özay

2670 Bergama’lı köylü vekili

Avukat Senih ÖZAY………………………..

NÜKLEER SANTRALE TBMM GEÇİT VERİYOR Kİ... HUKUK...

8-9 Mayıs 1998 günlerinde Avrupa Hukukçular Birliği ile Açık Sayfa Aktüel Hukuk Dergisi'nin düzenlediği, “NÜKLEER VE KİMYASAL Çevre Kirliliği” konulu konferansta söz almışım; ŞÖYLE :
“Önce, oturum yöneticisi, İstanbul Barosu Başkanı Sayın Hocama, “Barolar Birliği Yönetimi'nin ölü sessizliğini, eski Barolar Birliği'nin nerede olduğunu, burasının milletvekiliğine atlama tahtası mı olacaktıyı, yargı kararlarına direnen devlete, MAI' lara, bakanlara, ajanlara söyleyecek sözü niye olmaz” diye laf atarak, şikayet ederek sözlerime başlamak istiyorum. Sonra, dün Rona Hoca, Kaboğlu Hoca teorik giriş yaptılar ama ben de “İnsanım. İnsancıl olmaktan uzak kalamam” şiirini, bu şiirin üzerine inşa edilen Marksizmi, sonra merkeze insanı koymanın yetmediğini, Tevrat, Zebur, İncil, Kur'an’da “sizin için yarattım çevreyi ey insanlar” denilişini ve insanların da tamahını hatırlatmalıyım. Artık merkeze insanın yanına, yanıbaşına çevreyi koyarak yeni düşünüş, yeni toplumsal sözleşme olabileceğini, olmakta olduğunu söylemeliyim. Lise son sınıfta çocukken, matematik sınavında öğretmenim Kadriye Hanım’ın sorusuna formül yazıp “sorudaki verileri bu formüle yerleştirirsek, sonuç çıkar” dedim diye, 10 değil, 0 değil, 5 alarak sınıfı-dersi geçirilmiş idim.
Benzer bir deneme yapasım geliyor. Yani Rıo, Bergen 6/f, Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi, beğenmediğim Anayasamız 17, 56, 138, Çevre Yasası 3, 10, ÇED Yönetmeliği 15, Hıfsısıhha Yasası 268, İmar Yasası, 2577 sayılı İdari Yargılama Usul Yasası 28, Köy Kanunu 44/2, Kamulaştırma Yasası 5, TCK 146, 647 sayılı yasa hükümlerini sıralayıp, sonra da Gökova santral olayını ve Bergama ve Sivrihisar ve Artvin ve Gümüşhane ve Efem Çukuru siyanürle altın dosyalarını özetleyip, “Bu dosyalar, bu kanunlarla, bu hukukla buluşsun, kucaklaşsın, çarpışsın” demeyi, komut vermeyi düşünüyorum.
Pat diye Danıştay, yüksek mahkeme kararının ortaya çıktığını görürsünüz.
Siyanürle altın Anayasa’nın 17. maddesinde yer alan “yaşama hakkına.” 56. maddesinde yer alan “sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşam hakkına” ters projedir,. “İPTAL OLMALIDIR” diyen Danıştay kararına rastlarsınız.
Gökova santral davasında mahkeme kararı vardır. Mahkeme kararına uymak ne kelime. T.C. Bakanlar Kurulu'nun “santral mahkeme kararına rağmen çalışsın” diyen, Resmi Gazete’de bile yayımlanmamış, yok hükmünde prensip kararı vardır.
Bana, bize çevreci maganda diyen Dış İşleri Eski Bakanı Prof.Dr.Mümtaz Soysal’ın, KİGEM'in elinde Hopa Limanı, Antalya Limanı özelleştirilemez yollu ilamlar vardır.
Bir görüşe göre hakimlere: “Madem iptal kararı verirler uygulanmasını da sağlasalar ya!” denilir amma, affedin o kadar uzun boylu değil. Siz, biz, barolar, Barolar Birliği ve diğer kişiler , örgütler ( ÖDP isimli parti uyuyor mu ?), başka ne işe yarar?
Bu durumda, mahkeme kararlarına direniş halinde NE yapılmalıdır? Ne yapmalı meselesini tartışmak istiyorum.
Önce 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Yasası’na göre; meşru, minik, pıtrak gibi müdahale örgütleri kurulmalıdır.
Sonra hukuka uygun, ancak kanunların sınırında sivil itaatsizlikleri teorik olarak pratik olarak derinleştirmeliyiz.
Kendi özelimizde nüfus sayımında susan, Bergamalı 4000 köylüyü, cezaevlerine nasıl, ne zaman, nerede yerleştirebiliriz de Devlet bu yolla hukuksallaşır? Bu ve buna benzer olguları tartışmak, sizden bilgiler alarak İzmir'e dönmek istiyorum; ama buraya kadar gelmiş Bergamalılar’ın avukatı... Sen anlat masalını diyorsanız, anlatırım ama... Yine siz evlerinize döner, yine bizden çok şey beklersiniz. Sizin uyumamanızı istiyorum, ama bu nasıl olacak bilmiyorum.
Önce bir Haklara bakınız,
Alkidamas,
1215 Magna Chasrta,
1628 Haklar Dilekçesi,
1776 Virginia Haklar Dilekçesi,
1789 İnsan ve Yurttaş Hakları Evrensel Bildirisi,
1948 BM İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi,
1950 Roma-Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi,
1953 Avrupa Konseyi İnsan Haklarını ve Ana Hürriyetlerini Korumaya Dair Sözleşme,
Bize geçiyorum:
1808 Sened-i İttifak
1839 Tanzimat Fermanı
1856 Islahat Fermanı
1876 Kanun-i Esasi
1921 Anayasası
1924 Anayasası,
1961 Anayasası,
Beğenmediğimiz 1982 Anayasası
İşte hukuk metinleri...
Ben bu meselede nereye gelmek isterim biliyor musunuz? Temsili demokrasi / doğrudan demokrasiye, katılıma, çoğulculuğa, yurttaşa, yurttaş inisiyatiflerine, sivil itaatsizliklere ve devletin ve ÇUŞ' ların kuşatılmasına...
Fakat panel benden galiba çevre hakkı boyutunu istiyor. Bergama örneğini, Gökova örneğini yargı kararlarına direnişi ve direnişin kırılması konusunu bekliyor.
Artık insanın tarifi de değişti birader! Soluduğu havayı, içtiği suyu, geride doğadan ne kalmışsa, diğer canlıları da kendisi için ve gelecek kuşaklar adına savunan insan tarifi yapılıyor.
Uluslarası alanda çevre hakkını ilk kez Haziran 1972 de Birleşmiş Milletler Çevre Konferansı sonucu yayımlanan Stockholm Bildirgesi’nde görüyoruz : ‘’İnsan, kendisine onurlu ve iyi bir yaşam sürmeye olanak veren, nitelikli bir çevrede, özgürlük, eşitlik ve tatmin edici yaşam koşulları temel hakkına sahip'tir.''
28 Ekim 1982 Dünya Doğa Şartı’nda somut ilkeler var,
1990 yeni bir Avrupa için Paris Sözleşmesi var,
1990 Bergen-BM Avrupa Ekonomik Komisyonu Çevre ve Kalkınma Konferansı sonuç bildirgesi.
Tam bu sırada bu konferansın bilimi maden/ kimya bilimcilerini nasıl etkilediğini anlatmak istiyorum.Şu anda burada varsa bir madenci, kimyacı duysun isterim. Yoksa buradaki dostlar onlara aktarsın isterim. Bergen konferansından sonra, artık yöre halkına soruyorlar: “Bu dağın altını oyalım mı?” diye. Onlar “hayır” deyince bilimadamları başka dağın altını oyabilmek için o yöre halkına doğru gidiyorlar. Anlatabildim umarım.
Haziran 1992 Rio Toplantısında da, Çevre Sözleşmesi’nin imzalandığını görüyoruz. 1.ilkesinde “İnsanlar sürekli ve dengeli kalkınmanın mekezindedir. Doğa ile uyum içerisinde sağlıklı ve verimli bir hayata hakları vardır” yazar.
Beğenmediğimiz Anayasamız’ın bakın 17. Maddesinde '' Herkes yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahip'tir.'' yazar. 56. Maddede de '' Herkes sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir.'' diyor.
Bu hakların kitaplarda yazılı olması yetmiyor. Bunların uygulanması gerekiyor. Bu konuda umutlar oluyor tabii zaman zaman. Mesela Bergama’da siyanürlü altın konusunda halkın direnişi, yaşama hakkına, çevre hakkına sahip çıkma konusundaki itaatsizliğinden sonra Danıştay’ın aldığı karara bakınız:
“.... İnsanın yaşama hakkını ve devletin de çevre sağlığını koruma, çevre kirlenmesini önleme, herkesin hayatını beden ve ruh sağlığı içerisinde sürdürmesini sağlama ödevlerini dikkate aldığımızda, ... risk faktörleri ile çalışan ve bu riskin gerçekleşmesi halinde doğrudan veya çevresinin bozulması ile dolaylı olarak insan yaşamını etkileyeceği kesin olan siyanür liçi yöntemi ile altın madeni işletilmesine izin verilmesi yolundaki dava konusu işlemde kamu yararına uygunluk bulunmamaktadır.”
Fakat hemen şunu söylemeliyim. Yasalarda yazıyor. Mahkemeler karar veriyor. Ama bu hak teslim edilmiyor. İşte Bergama köylülerinin mücadelesi...
Buraya toplanmış bilimadamlarına ve öğrencilere, misafirlere ben sormaz mıyım : “ Ne yapalım? Ne yapayım? Ne yapmalısınız?” Konuşun... Panel de işe yarasın...
Altın için, Shaekspeare'in Atinalı Timon adlı eserindeki yaklaşımı, yani '' Toprağın altındaki zehir, karayı ak, çirkini güzel, alçağı asil.... yapan sarı... insanlığın ortak orospusu'' deyişini hatırlatmalıyım.
Yakın geçmişi de toparlayarak aktarmak isterim ki, 1992 yılında haberimiz olmadan Enerji Bakanlığı’ndan maden işletme izni almışlar.
1994 yılına gelinmiş. Bergama'da Eczacıbaşı firmasından izin devri ile Eurogold firmasının siyanür yöntemli altın eldesi için Çevre Bakanlığı'ndan aldığı “mahsur yoktur” izninin- işleminin- görüşünün iptali için İzmir İdare Mahkemesi’ne ben dahil 652 kişi olarak başvurmuştuk.
Bütün odalar ( Maden Mühendisleri Odası hariç), barolar, üniversiteler; halkın, insanların ve doğanın risk altında olduğunu belirttiler.
Yerel mahkeme üç uzmandan, ODTÜ’lü Coşkun Yurteri ve arkadaşlarından görüş istedi. Bu uzmanlar özetle ''TC Devleti büyüktür. Sızıntı olursa kapatır. Firma da çok büyüktür. Çevreci imajının sarsılmasını istemez. Bu güvene dayalı olarak projeye izin verilmesini onaylıyoruz'' dediler. İzmir’de yerel mahkeme, bayan yargıç Esin Tan' ın muhalefeti ve fakat erkek iki yargıcın çoğunluğu ile halkın duygu ve düşüncelerinin aksine, bilimsel tereddüte rağmen, firma lehine karar verdi. Danıştay’a, temyize gittik. Ancak onlar “yani firma” beklemeden, devlet büyüklerinin hâlâ devam eden cesaret ve destekleri ile, Türk Ticaret Yasası’nda yer alan ''mütebbir işadamı '' olmayı bir kenara bırakarak, hiç bir uyarıyı dinlemeyerek, hukuka, halka saygı göstermeden '' Bize ne devletinizden, Ankara izin veriyor kardeşim '' diyerek, tümüne 1,2 milyar lira, yani ağaç başına 500 küsur bin lira ağaç parası ödeyerek, 2350’ den fazla ağaç kesmeye ve yoğun inşaat faaliyetine giriştiler. Üç milyon dolar masrafı 50 milyon dolara çıkarmaya ya da çıkardık demeye başladılar.
Halk ayağa kalktı. Karayoluna 500 kişi saatlerce ( 6 saat) oturdu. Kalkmadılar. Yoğun yağmurda “Yetti Gari Mitingi” yaptılar. Sokaklarda çıplak dolaştılar.Bildiri dağıttılar. Kefenlerle dolaştılar. Binlercesi, dinamitten bebek düşüren kadınlar için Kaymakama dilekçe vermeye çıktı. Sekiz köyde referandum yapıp, 2866 köylü, eksiksiz olarak, siyanürle altın elde edilmesine “HAYIR!” dediler. Kıbrıs Lefke’deki terkedilmiş altın madenini incelemeye gidip döndüler. Türkiye’ye misafirliğe gelen Wolkswagenciler’i ağırladılar.
Meşale ile sabaha kadar yürüyerek destek için İzmir’den gelenleri ağırladılar. Anadolu Üniversiteliler’in ve Ankara Üniversiteliler’in belgesel film çekmelerine yardımcı oldular. Bütün Türkiye’de kişi ve kuruluşların desteğini aldılar. Yurt dışında da çok kişi ve kuruluşun desteğini aldılar. Ankara’ya, parlamentoya 50.000 imza verip geldiler. Maden Bakanı’nı yoldan çevirdiler. Dayanamadılar, maden alanına girdiler. İzmir Valisi huzur sağlanması için madeni 5442 saayılı İl İdaresi Yasası’ndaki huzur ve sükûn temin yetkisi ile 1 aylığına kapattı.
Ve nihayet D a n ı ş t a y’ ı n 6 . D a i r e s i beklenen büyük kararını verdi ve İzmir İdare Mahkemesi’nin kararını 14 Mayıs 1997 günü BOZDU.
Karar, Anayasa’nın 17. maddesindeki yaşama hakkının ve 56. maddedeki sağlıklı çevrede yaşama hakkının ihlal edilemeyeceğini, insan yaşamını etkileyeceği kesin olan bu yöntemle altın madeni işletilmesinin kamu yararına aykırı olacağını belirtmiştir. Ve buna tüm insanlar ve canlılar çok sevindiler. Danıştay kararına karşı Eurogold’un hukuka aykırı, halka ters, saygısız yorumları kamuoyuna açıklandı. Danıştay tebligatı taraflara yapmadan, neden TC Devleti’nin Anadolu Ajansı’na açıklama yapmış? Danıştay siyanür içermeyen faaliyete sınır koymamış.O zaman Türkiye'de nice siyanür kullanan işyerleri kapatılmalıymış. Dünyanın hiçbir yerinde böyle mahkeme kararı yokmuş. Kütahya'da siyanür kullanılıp duruyormuş ve zarar vermemiş.( Hala 56 ölüye inanmıyorlar.) Bizim ülkemizde bir avuç ekmek için çamurlar içinde boğuşan insan manzaraları varken bu madenciliğe karşı siyasi kampanya savunulamazmış(Diyarbakır'da kamyon yanında ekmeğe uzanan kadınları hatırlatmak istiyorlar.). Madende 380 kişi çalışıyormuş.Onları ekmeklerinden edemezlermiş. Türk Devleti’nin güvencesi ile 30 milyon dolar para harcamışlar (geri istiyorlar).
Danıştayın 6. Dairesi’nin BOZMA kararı 2577 Sayılı Yasa’nın 52/4 maddesine göre otomatikman yürütmeyi durdurma içerir. Dinlemediler.
2577 Sayılı Yasa’nın 28. maddesinde “ilamların gecikmeksizin yerine getirilmesini öngörmüştür. Bu en fazla 30 gün sürebilir” demesine sığınıp devletin beklemeye kalkması Bergama halkını çok üzecekti. Bu olgu İzmir Valisi’ne aktarılmıştır. Anayasa’nın 138 maddesi de, parlamentonun da, hükümetin de, tüm idarelerin mahkeme kararını gecikmeksizin, değiştirmeksizin yerine getirilmesini öngörmekle aksi durumun Anayasa ihlali olacağında kuşku bırakmamaktadır. Bu da Türk Ceza Yasası’nda 146. maddede çok ama çok ağır bir ceza ile cezalandırılmıştır. Tüm ilgililere aktarılmıştır.
Anayasa’nın 11.maddesinde de: “Anayasa hükümleri yasama yürütme ve yargı organlarını idare makamlarını ve diğer kuruluş ve kurumları bağlayan temel hukuk kurallarıdır.” denmektedir.
Halk ve destekleyenler hala Maden Bakanı’nın: “Çevre Bakanı ile Enerji Bakanı ile beraber oturup çözeceğiz, ama halk tek taraflı bilgilendirilmekte, biz de devlet ve şirket ikilisi de halkı bilgilendireceğiz.” gibi garip laflar ettiğini bilerek, görerek, ama ağırbaşlılıkla ve fakat direnme duygularının hiç azalmadığını hissettirerek 30 gün sonuna kadar, yani 27 Haziran 1997 tarihine kadar bekleme kararı almışlardır.
Bu arada köylüler, maden çevresindeki jandarmaların, Eurogold yemeğini değil köyün yemeğini yemeleri yolunda eylem yapmışlardır. Kızılderililer gibi maden çevresinde çıplak ve yüzleri boyalı “tam tam” dansları etmişlerdir.
Binlerce köylü, oğullarının ilkokul kravatlarını ödünç isteyip, takıp İzmir Valisi’ne dilekçe vermeye gelmişlerdir.
Ankara'ya binlerce telgraf çekmişlerdir. İzmir Valisi’ne ve medyaya “Korkmayın canım, bir şey olmaz. Sizin ülkede bizim ülkedekinden daha fazla emniyet tedbiri alıyorlar vallahi” demeye çalışan Avustralya Büyükelçisi’nin basın toplantısına katılmışlar, onun kaçmasına yol açmışlardır.
Tam da bu sırada Bergama'da darbe alan, darboğaza giren Eurogold firmasının daha önceden beri hukuksal olarak izinlerini aldığı, şantiyesini kurduğu ve beklemekte olduğu Gümüşhane Demirkaynak-Mastra bölgesinde, yanıbaşındaki mezrada, Cominco madencilik firmasının, ÇED sürecini hızlandırdığını görüyoruz.
Gümüşhane’nin 13 köyünün muhtarının imza kampanyası başlattığını duyuyoruz.
Nihayet 11 Haziran 1997 'de, ÇED toplantısında Çevre Bakanlığın’dan gelen bürokratların bir oldu bittiye getiren zabıtlar tutma geleneklerini bozmak için yöreye akın başlamıştır. 600 kişi Gümüşhane Valisi’nin ÇED toplantı odasına sürpriz şekilde gitmişler, herkesi şaşırtmışlar ve ÇED tutanaklarına itiraz şerhi koymuşlardır.Ve sevinerek öğreniyoruz ki, Orman Bakanlığı’nda; halk istemediği için, ormanlık alanlar olduğu için, ekolojik denge için Gümüşhane'de siyanürle altın eldesine karşı RED kararı çıktı. Orman Bakanlığı bürokratlarına ve düşkün oldukları içtiklerine selam yolluyorum .
27 Mayıs 1997 tarihinden itibaren 30 gün, yani 27 Haziran 1997 günü saat 17.31'e kadar mahkeme kararının uygulanmasını bekleyen, “uygulanmazsa çılgına döneceğim” diyen, yöre-Bergama halkına Türkiye’nin, bütün dünyanın iyi insanları, hayvanları, bitkilerinin destek vermesi, oraya gelmesi, tel örgülere dayanması, türkü- şarkı söylenmesi beklenmiştir.
Bu yolda örneğin 26 haziran-27 haziran günlerinde İstanbul Teknik Üniversitesi’nde Türk, Alman vb bilim adamları, hatta aralarında ÇED hazırlayıcısı Prof. Dr. Orhan Uslu’nun da bulunduğu bilim adamaları bilimsel bir deklerasyon yayımlayıp “bilimsel olarak siyanür liç yöntemi ile altın eldesi projesi” reddedilmiştir.
Siyasal Bilgiler Fakültesi Dekanı İdare Hukuku Profesörü Ülkü Azrak, Danıştay kararından sonra artık siyanür liçi yöntemi ile madenin üretimine izin veren kararının uygulanmasına hukuken imkan kalmadığı mütalaasını vermiştir. Ankara Hukuk Fakültesi’nden Prof. Yıldırım Uluer, Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden Zehra Odyakmaz, Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden Dr. Meltem Kutlu da “derhal mahkeme kararlarının uygulanması gerektiği” görüşünü sunmuşlardır.
TMMOB İzmir İl Koordinasyon Kurulu, “altın madeninin Bergama Ovacık’ta yapılamayacağını” bilimsel olarak karara bağlamış ve kamuoyuna açıklamıştır.
27 Haziran 1997 günü 17:31’den sonra, 2 gün boyunca dört bin köylü madeni sarmıştır. Valilikle yapılan görüşmelerde, Enerji Bakanlığı'nın İzmir Valisi’ne firmanın yörede dinamit patlatmasına engel olunmaması yolundaki emri gözlenmiş, Valinin sıkışıklığı anlaşılmış, 5442 sayılı İl İdaresi Yasası’ndan kaynaklanan huzur ve sükunu sağlama yetkisini kullanamayacağı anlaşılmış ve yeni hükümetin kurulmakta olduğu ve yeni hükümetin de karar vermesinin bir hafta beklenmesi yolunda görüş birliği sağlanmış ve bir hafta sonra mahkeme kararına uyma gözlenmezse meşru müdafaa hakkının doğacağı, firmaya ve kamuoyuna deklare edilmiştir. Bu koşullarda biz mahkeme kararının uygulanacağını beklerken İzmir Valisi'nin imzası ile hangi hukukçunun mütalaası ile olduğu anlaşılamayan, 27.6.1997 tarihli ve 350400 sayılı yazısına rastladık ki, bu yazıda “Danıştay 6.Dairesi’nin bozma kararına karşı, Çevre Bakanlığı kararın düzeltilmesi isteminde bulunmuştur. Hukuki işlem bu aşamada olup devam etmektedir. Kararın düzeltilmesi talebinin reddi veya kabulünden sonra; Danıştay 6. Dairesi ve İzmir 1. İdare Mahkemesi’nin kararlarına göre 2577 sayılı yasanın 54 ve 28. maddelerindeki prosedür devam edecektir. Henüz kesinleşmiş bir yargı kararı bulunmamaktadır. Konuya ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’ndan alınan 23.6.1997 tarih ve 597 sayılı yazıda ‘altın madeni sahasındaki çalışmaların aksatılmadan yürütülmesi gerekmektedir’ şeklindeki bir emir olduğu” belirtilmektedir.
Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği de, 1879 sayılı yazı ile “firmanın 30 milyon dolar yatırım yaptığını, faaliyetlerine engel olunduğunu, şirket yetkililerine devletin verdiği söz ve belgelere sadık olunduğu, konunun mutlaka halledileceği, ancak önce bölgede sükunetin sağlanmasının önemli olduğu, maden projesi çalışmalarının devam ettirilmesi için tedbir alınması istenmiştir.” demiştir.
Bu bir haftalık süre içinde yine pek duyarlılık gözlenmeyince ve Bergama maden sahasına siyanür tankları getirildiği duyulunca, yörede yine binlerce köylü toplanmıştır. Ve 3 araç yanmıştır. 38 gözaltı ve 7 tutuklama yaşanmıştır. Ceza yargılamasına İzmir Barosu’nun sıkı katkısı gözlenmiştir. Çağdaş Hukukçular Örgütü’nün ilgisi, katkısı gözlenmiştir. Köylülerin avukatları, tazminat davaları açmışlar ve suç duyuruları yapmışlardır.
Yeni hükümetin Çevre Bakanı, güvenoyunun hemen ardından ilk Bakanlar Kurulu’nda konunun köylü lehine çözüleceğini söylemiştir. Konu 3 kez Bakanlar Kurulu'na sokulmuştur.
Biz, devletimizin ve çok ajanının geleneğinde yargı kararına uyum görmediğimiz için, yeni Çevre Bakanlığı'nın, Bakan İmren Aykut’un Bakanlar Kurulu talimatı ile ortalama formül dayatmaya kalkışabileceğini düşündük, kendimizi ve müvekkillerimizi ayık olmaya çağırdık. Gerçekten haklı çıktık.
Yüz günü geçti ki, hâlâ yargı kararının uygulanması konusunu çözememekteyiz. Ve bu yolda ruhsatların vs. iptali mahkeme kararının kesinleşmesine bağlansa da, maden faaliyetinin sinir bozucu biçimde devam etmesinin önüne geçememekteyiz.
Çevre bakanlarının “Firmadan faaliyeti durdurmalarını rica ediyoruz; dinlemiyorlar.” deyişlerinin önüne geçemiyoruz.
Bu arada, sayın Av. Prof. Dr. Yahya Zabunoğlu gibi tek tük bilim adamının, Danıştay kararının hele İzmir İdare Mahkemesi önüne gelmesini, yargıçların belki direneceğini söylemelerine rağmen yerel mahkeme direnmemiş, uymuş ve iptal kararı vermiştir.
Bu karar da taraflara tebliğ edilmiş ve otuz gün beklenmiştir. Şimdi de Çevre Bakanlığı kendi bakanlığını ve iptal edilen işlemini zayıf bulmakta imiş. “Bergamalılar kabak tadı vermekte.” demekte imiş.
İzmir Valisi de; ÇED barajını aşamayan işletmeyi Valilik olarak kapatması gerektiğini yazan ÇED Yönetmeliği’nin 28. maddesi kendisini bağlamazmış. Ankara’nın talimatını bekliyormuş. Orman Bakanı orman tahsis alanını yenilemiyor. Ancak kamuoyuna iptal-red işlemini açıklamıyormuş. Maliye Bakanı oradaki hazine arazisinin tahsis iznini geri çekmeyi düşünüyor, fakat çekiniyormuş. Fırsattan istifade firmaya yeni gelen genel müdür Bergama’da, ramazanda üç lokantayı fakirlere açarak, gelen fakirleri kamuoyuna göstererek atak yapmak istemekte imiş. Aynı genel müdür basına, hukuka aykırı suç teşkil eden ilanlar vererek basını etkilemek ve kamuoyunu ikna etmek istiyormuş.... Türk Bayrağı resmi altında, “EUROGOLD firması Türk kamuoyuna hukuksal süreci çarpıtan ve kamuoyunu yanıltanın o garip ittifak olduğunu duyurmayı bir görev bilir” diyen.
Bu ilanlara Reklam Kurulu, 54.000.000.000.-TL ceza vermiş ve fakat Yalım Erez isimli sayın Sanayi Bakanımız bu cezayı bir türlü onamıyor imiş.
Biz, yine de yargı kararlarının Türk Milleti Adına alındığını hatırlatmayı, Anayasa’nın 138. maddesinde yargı kararlarına parlamentoların bile uyması gerektiği hükmünü hatırlatmayı, Anayasa’nın 90. maddesine göre milletlerarası anlaşmaları hatırlatmayı, Paris, Granada, Bern, Ramsar, Basel, Cenevre, Barselona, Bükreş, Newyork, Roma, Rio, Frankfurt, Bergen anlaşmalarını hatırlatmayı sürdürmüşüzdür. Sonra köylüler yörede Fransızlar’ın terkettiği Balıkesir Balya madenini ziyarete gidip dayak yemişler, Boğaz Köprüsü’ne eyleme gitmişler, nüfus sayımında kendilerini saydırmamışlar, bunun üzerine köylü başına 1.075.000.-Tl. para cezaları çıkmış, 10 gün içinde para cezalarını da ödememe kararı alarak para cezası % 50 zamlanmıştır, onu da ödememe kararı almışlar, dört bin kişi olarak cezaevine girmek eylemini hazırlamışlardır.
Arkadan nihayet, Danıştay son onama kararlarını vermiştir. Biz 17 Nisan 1998 tarihinde tebellüğ etmişizdir. Çevre Bakanlığı da 28 Nisan’da. Sayın Aykut davalı olarak onbeş günlük yasal süre içinde tashihi karar haklarını kullanmayacaklarını kamuoyuna açıklamıştır. Bu şu demektir. 11 Mayıs 1998 günü muhkem kaziye/ kesinleşmiş hüküm oluşacaktır. Tekrar 11 Haziran 1998 gününe kadar devlet akla, hukuka sığmayan bir tavır sergileyebilir.
Veya devlet, bakanlıklar Valilik aracılığı ile hemen kamuoyuna şu açıklamayı yapabilir:“Bergama’dan Dikili’ye doğru araziyi kaydırdılar. Yeni başvurularını yaptılar. Alman, Fransız, Kanadalı bilim adamları ile bu sefer pek yaman bir ÇED yaptılar, yaparlar, yapıyorlar. Zaten Çevre Bakanımız geçen gün Kanada’ya, evvelki gün Paris’e gitmişti, artık siyanüre tuz, şeker ve yoğurt atılmak suretiyle tehlike azaltılıyormuş yeniden izin verdik, veriyoruz” diyebilirler. Bizi yine dava açmaya sürükleyebilirler.
Veya “Maden ruhsatı devam ediyor. Devletimizin taahhütleri var. ÇUŞ geliyor. Toprağı alıp Kütahya’ ya götürüp Etibank’a satacağız. Sizinkiler yani Etibank o tarihte hangi işadamına, hangi basın tröstüne özelleştirme ile verilmiş olur bilemem, ama onlar siyanürü basarlar ağır metaller çıkarsa çıkar” derler.
Haydi biz yine Kütahya’nın Dulkadir Köyü’nde 112 nüfusun 56 kişiye düştüğünü, arseniği, bilim raporlarını ortaya koyar, davalar açar, kazanır, halkı harekete geçiririz. Yine kazanırız.
Son gelişmeyi biliyorsunuz. Ankara’da yapılıyor olsa gerek toplantılar sonucu firma 120 işçisini ücretsiz izinli kıldı. 120 işçiyi ve ailelerini bağırmaya çağırmaya sürükleyecek. Orman Bakanlığı çitleri sökmekten vazgeçti.
Burası hukukçuların oluşturduğu bir topluluk, yakışır mı bilmem ama şöyle seslenmek istiyorum devletimize ve “siyanürlü altın”cı firmalara: “Gelin burada kestiğiniz ağaçları geri dikin. Turizm Bakanı ile görüşün otel yapmaya, yatay turizm yapmaya çalışın. Veya gelin ekolojik pamuk ekin. Bizi de, doğamızı da, kuşları da zeytinlikleri de öldürmemiş olursunuz. Size katil de demezler...
Hoş olur...”
“Yook” derseniz... Ben karışmam artık. Biz karışmayız. Biz bilmeyiz. Köylüler bilir.... .
Tam benim alanıma girmese de, İzmir Çevre Hareketi Avukatlarından olmam dolayısıyla, Av.Noyan Özkan'ın takip ettiği Nükleer Santral dosyası için de şunu söylemek istiyorum:
10 yılı aşkın boşluktan sonra tekrar Türkiye’ye girmeye kalkan nükleer santral girişimine tanık olunmuştur.
İçel, Gülnar, Akkuyu'da çevre, kişi ve kuruluşların avukatları olarak, Başbakanlığa ve Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığı’na ve TEK’e başvurarak; insan sağlığına ve çevreye zararına dikkat çekerek; dışa bağımlı olmayan, temiz, alternatif, hidroelektrik ve güneş enerjisi gibi yenilenebilir enerji kaynakları önererek; dünyanın artık nükleer enerjiyi terk ettiği olgusunun altını çizerek; Çernobil nükleer kazasını aktararak; yöre halkının istemediğini kanıtlayarak, yörenin sebzecilik ve tarım ve seracılıkla uğraştığını ve kızılçam ormanı ve Göksu Deltası ve turizm potansiyelini ortaya koyarak, kanıtlayarak; Türkiye'de üretilen enerjinin % 30'unun dağıtımda yittiği, örneğin Almanya’daki gibi bunu % 6 ' ya düşürmeye yatırım yapılsa 10 Akkuyu Santralı’na eşit enerji üretileceği kanıtlanarak, tasarruf politikalarına yönelmek gerektiği belirtilerek; Çevre Yasası’na ve Çevre Yönetmeliği’ne aykırılık saptayarak, uluslararası sözleşmelerin de ihlalini ortaya koyarak, alt yapı tamamlama işlemleri ve müşavirlik işlemleri ile nükleer santralın yapımına ilişkin her tür işlemin karar ve faaliyetinin durdurulması ve bu amaçla bütçeden harcama yapılmaması, santraldan vazgeçilmesi yollu başvuruya karşı alınan olumsuz yanıtın iptali yolundaki Adana İdare Mahkemesi’nin 1995/317 Esas sayılı davasında yargı, görüşünü özetle şöyle ortaya koymuştur:
“TBMM kanun yapar, kalkınma planı yapar, nitekim yapmıştır. Türkiye'ye nükleer santral girecek demiştir. Ben karışamam, denetleyemem. Ancak yer seçimini denetlerim. Fakat o konuda da ÇED aşamasına gelinmemiştir,” demiştir. Karar Danıştay’ca onanmıştır. Tashihi karar aşamasındadır.
İnşaat ihalesine geçilince 2. iptal davası yine tarafımızdan açılmıştır. Yerel mahkeme, nükleer santralların, radyoaktif atık tesislerinin termik santral olmadığını, liste dışı kaldığını, ÇED verilerinin henüz tam olmadığını, inşaat aşamasına gelinmediğini gerekçe yaparak yine red kararı vermiştir. Halbuki Prof. Dr. Tolga Yarman'ın da belirttiği gibi, Akkuyu en azından yer seçimi olarak uygun değil iken mahkemelerce bile, bir biçimi ile ÇED raporuna gitmeden fiilen dayatma oluşuyor olmaktadır. Bu aleyhe karar da Danıştay’da temyiz edilmiştir. [Bu arada, bu konuda Mümtaz Soysal’ın nükleer aşkının da hatırlanması uygun olur kanısındayız. Ve en sonunda da Ecevit’in teslim olup 10 yıl sonra yine bakarız diyerek dosyayı kapattığını görüyoruz.]
Av. S.Ö”

19 Kasım 2007 Pazartesi

2007 Kasımında altın orman izninde muhkem kaziye

Av.Senih ÖZAY - Av.Eren İLHAN GÜNEY – Av.Cem NEMUTLU
1407 Sk. No:2 K:3 D:5 Alsancak İZMİR TÜRKİYE
Tel:+90.232.4210092-94-95-96 Faks:+90.232.4210115 GSM: 0542 329 84 78
senihozay@hotmail.com-erenguney@gmail.com- cnemutlu@hotmail.com



BASIN AÇIKLAMASI

Ben şimdi Basın’a bugün gelen 25.09.2007 günü verilmiş olan Danıştay onama kararını sunarken;

Hatırlatayım ki, 3549 sayılı Bergama altın madeni orman izninin uzatılması işlemi için İzmir 1. İdare Mahkemesi 2004/664 Esas 2004/1690 Karar sayılı ek ilamı ile muhteşem bir iptal kararı vermiş idi.

İşte bu yerel mahkeme kararı Danıştay 8. Dairesinin 27.6.2006 tarih ve 2005/1296 Esas 2006/2701 Kararı ile onanmıştır.

İşte bu ilama da yapılan itirazı, ki ekte görünüz, ‘’olumsuz etkileri kaldıracak önlemlerin alındığı öne sürülerek karar düzeltmesi‘’ istenmiş. Bu ilam bu işlemlere, arkaya dolanmalara taptaze “YETER ARTIK!” demiş oluyor… Bugünkü tarih itibariyle “YETER ARTIK!” onanmıştır.

Yani “Kesin Hüküm” oluşmuştur.

Biz şimdi Bergama siyanürlü altın madeni için bugün idareye başvurup 30 gün içinde madenin kapatılmasını savunacağız. Kapatmazlarsa 31. gün, aklın almayacağı kadar titiz, haklı ısrarlı olarak; sorumlulardan, bakan, vali, genel müdür, mühendis, ilgili memurlar hakkında kamuoyuna sert açıklamalar, suç duyuruları, teftişler, tazminat talepleri, AİHM ihlal talepleri yapmak durumunda olacağız….

Şu anda Bergama’da bunca mahkeme kararına rağmen bir rehabilitasyon düşünülmeyip, hatta üç kat kapasite artırımı iç kararı alınabiliyorsa ve Bergama’ya hiç hesapta olmayan, kendi iptal edilmiş ÇED (Çevre Etki Değerlendirme) kararına uymayan ve Havran’dan, Gümüşhane’den toprak getirerek, Efemçukuru’ndan ve Uşak’tan toprak getirmeyi planlayanların, Kaz Dağlarına da ‘’siz çok bağırıyor, çağırıyorsunuz; sizin toprağınızı sizin orada siyanürlemeyeceğiz, Bergama’ya işletmeye siyanürlemeye getireceğiz‘’ demeleri an meselesidir.

ARTIK KAMUOYUNUN, BASININ VE HALKIN; BERGAMA İNSANI’NIN KADINI’NIN, ÇOCUĞUNUN VE DOĞASININ YANINDA OLMASI ZAMANI GELMİŞTİR…

SENİH ÖZAY
AVUKAT



NOT: Önümüzdeki hafta sevgili gazeteci arkadaşlarımı büroma davet ederek AİHM’den alınan 315 ihlal sonrası 1470 kişilik 2. İhlal davasının sürüyor oluşu yanında, şimdi 3 kat kapasite artırmaya karşılık tehlikeyi sezen, karılarının göğüslerinin alınmaya başlandığını, ölümlerin arttığını gören, hiç de zenginleşmediklerini gören ve böylece artık kızmaya başlayan Bergama Köylülerinin verdiği vekaletname sayısının 2.600 olduğunu, Bergama gitti Koza firmasına teslim oldu, tükendiler denemeyeceğini, baskı ile azil sayısının da 6 olduğunu, neden vekaletname verdiğimi bilmiyorum diyen tek kişinin avukatlığından da benim istifa ettiğimi, artık yörede altın firmasına tepkinin öfkenin arttığını, belgeleriyle aktaracağım.

Öte yandan Bergama’da meslektaşım Fuat Ateşoğlu’nun da yöredeki ölüm sayısının artışı, kanser vakalarının artışı ve bayanlarda göğüs alınma sayısının artışı ve sağlık taraması yolunda hazırladığı tespit davasını aktaracağım….

Öte yandan Uşak Eşme’de alınan alın madeni kapatma Danıştay kararına karşı durmadan kafa patlatan firmanın İstanbul’da Üniversitelerde yöre toprağını zenginleştirerek (yani normal altınlı topraktan bol altınlı toprağa çevirdikten sonra Bergama’ya getirme çalışması yaptıklarını size aktaracağım…


Ve ve Anayasa Mahkemesi önünde Maden Yasası (Dosya no: 2004/70) ve Çevre Yasası’nın (Dosya no: 2005/16) iptal gündemi ile bulunuşunu ve oraya müdahil olmak için ve mahkemeye konuşmak bilgi vermek için, mahkemeye “4 yıl oldu çok uzadı acil karar diliyoruz” diyen başvuran sayısını, Bergama ve Uşak ve Kaz Dağları ve Körfez bölgesi insanlarının yoğun başvuru dilekçelerini sunacağım.

AİHM’den gelen ve son 3 yıldır Bergama altın dosyasındaki gelişmeleri soran bilgi isteyen ara kararlarını göstereceğim…

İçişleri Bakanlığı’nın altın firması avukatına, benim Birsel Lemke’nin otelinde kaldığım yolunda bilgi vermesi verdiğini sanması ve bu tip Alman ajanı numaralarının artık bayatlaması ve benim canımı sıkması üzerine İçişleri Bakanlığı hakkında ve Cumhurbaşkanlığı hakkında da bu tür bilgi verme hukukunun kötüye kullanılması konusunda Devlet Denetleme Kurulunu
-talebime rağmen- çalıştırmayışı ile ilgili de tazminat davasını açtığımı göstereceğim.

Çaktırmadan, daha evvel Danıştay’ca tamamen terk ettirilen Sivrihisar altın madenini tekrar hortlatarak açmaya izin vermeye kalkışılmasına karşı daha bu hafta Eskişehir İdare Mahkemesi’nde Çevre Bakanlığı aleyhinde dava açtığımın belgelerini aktarayım istiyorum.

AİHM kararlarının uygulanmasını denetleyen Avrupa Bakanlar Konseyinin bizden istediği “neler oluyor” yollu talebine verdiğim raporu göstereyim istiyorum.

Koza altın firmasının Köy muhtarlıklarına çektiği taze ‘’şu parseli ver gel anlaşalım, anlaşamazsak Enerji Bakanlığına istimlak ettirterek alacağım o yerleri‘’ konulu ihtarnamelerini göstereceğim.

Velhasıl bekleyin, davet edeceğim…
SELAMLAR…


1

18 Kasım 2007 Pazar

AİHM 1470 KİŞİLİK DOSYAYA SAVUNMA

Av.Senih ÖZAY 0.542.3298478
Av.Murat Fatih ÜLKÜ
Av.Eren ILHAN GÜNEY
Av.Cem NEMUTLU
1407sk. NO:2/5 Alsancak İzmir Tel:4210094-95-96 Faks:4210115
avsenih@hotmail.com-erenguney@hotmail.com- cnemutlu@hotmail.com_

To The European Court of Human Right

The Registry
European Council

F_67075
Strasbourg_Cedex

FRANCE


15 Octobre 2007/İzmir

2. SECTION
Applicatıon no : 33991/05 Aydoğan Akbaş and Others v. Turkey_


ÖZÜ :Biraz daha özenli, doğrudan İngilizce yazışmalı seyreden 2 . daireniz 26710/05 dosya üzerinden, 25.5.2005 tarihi sonrası T.C ‘ de olan oluşan Altın dosyası ile ilgili gelişmeler, açılan - açılmış davalar aşamaları ve mahkeme kararları ile değişen düzenlemeler ve fiili gelişmeler hakkında acil bilgi sunmayı uygun bulduk.


1.BU VESİLE İLE ;
1. Yardım toplama yasasına göre Bergama Hukuk dosyasına Türkiye halkından para toplayabilip hukuksal mücadeleyi yükseltmek yolundaki hukuki girişimimiz Türkiye iç hukukunda netice vermeyince muhterem Mahkemenize baş vurmuştuk. Bu dosyanın sizde olduğunu hatırlatırız. ( AİHM 3.D 1779/04)

2.Türkiye’de yaşayan öğretim görevlisi olduğu söylenen Necip HABLEMİTOĞLU’nun benim ve arkadaşlarım hakkında Doğa koruma yanlısı çıkışımızı Almanların bol altınları olduğundan bahisle Türkiye’de altın çıkmamasını istiyor olabilecekleri üzerinden Alman ajanı olduğumuzu kitaplaştırması ve bu konuda DGM ‘de 8 yıldan 15 yıla kadar yargılanmamız sırasında bu bey efendiye Internet’de attığımız zarif bir sözcük üzerine aleyhimize açılan tazminat davasında 6,5 milyar TL. tazminat ödemeye mahkum edilişimizin ve resmen ödeyişimizin ardından bu haksızlığı muhterem Mahkemenize taşımıştık. Bu dosyanın sizde olduğunu hatırlatırız. (AİHM 2.d 14355/05)

3. Danıştay da devam eden altın davamızda, Savcılık makamının verdiği mütaala’nın savunma – Avukatlık makamından gizlenmesi üzerine ( Daha önce
Türkiye Cumhuriyeti Yargıtayında da ikiz konumla davayı gördüğünüz ve 0 kanun değişikliğine yol açtığınız üzere) önünüze getirdiğimiz dosya da mevcuttur.(3.D 1779/04)

4. Bu davada davacı sayısı başlangıçta önünüzde 503 kişi olmasına rağmen 6 yıl içersinde ölenler, altın firması ve cephesinin baskısıyla oluşan, yoksul insanların dayanamaması- direnememesi üzerine oluşan yeni azillerle bu gün hükme gidildiği sırada 402 davacı olduğunu listeleri ile sunuyoruz.(tabii bu azil furyasına karşı halkın 1379 yeni vekalet temsilci atama- direniş artışı da bilinmelidir.)(Mahkeme 315 kişinin davasını sonuçlandırmayı uygun bulmuştur.)

5. Mahkemenize gönderdiğimiz başvurucuların zararlarını ve mağduriyetlerini gösteren açıklamalı yetki belgelerinden de anlaşılacağı gibi;
- Başvurucular Altın madenine çok yakın mesafede ikamet etmekte ve yaşamlarını sürdürmektedirler.
- Başvurucuların altın madenine çok yakın mesafede tarlaları, zeytinlikleri ve diğer tarım toprakları bulunmaktadır.
- Başvurucuların altın madenin etki alanı içinde bulunan topraklarda otlayan hayvanları bulunmaktadır. Bu hayvanlarda sağlık sorunları, yeni doğan hayvanlarda anatomi bozuklukları (Çift başlılık ve benzeri) gözlenmiştir.(Gazete kupurleri dosyaya sunulmuştur.)
- Başvurucular altın madeninin etki alanında bulunan su kaynaklarını kullanmaktadırlar ki bölge İzmir Ege üniversitesinin saptadığı gibi arsenik oranı normal ölçülerden 25 kat fazladır.(Rapor dosyanıza sunulmuştur.)
- Başvurucularda altın madeninin yarattığı olumsuz durum nedeniyle sağlık sorunları ve hastalıklar, reçeteler, doktorlar, ilaçlar başlamıştır. (Kanser ve ölüm vakaları tabip raporları ile dosyaya sunulmuştur.)
- Bergama olayında yargı kararlarının uygulanmaması ve arkaya dolanmalar başvurucuların bu nedenle yukarıdaki gibi yaşamlarının ve doğalarının tehlikeye girmesi nedeniyle hukuk devletine olan güvenleri çok sarsılmıştır.(Gazeteler sunulmuştur.)

6. DOSTANE ÇÖZÜM DÜŞÜNMEDİĞİMİZİN BİLİNMESİNİ İSTERİZ. ÇÜNKÜ DEFALARCA ARKAYA DOLANMAYLA HİÇ BİR HUKUKİ SONUÇ ALAMAMAKTAYIZ İSTANBULDA HUKUK PROFESÖRÜ ÜLKÜ AZRAK’IN T.C’de SİYASİLERİ VE BÜROKRATLARI HUKUK YOLUNA SOKMAK İÇİN HAPSEN TAZYİK YETMEYECEĞİ, MADDİ, MANEVİ TAZMİNAT ÖDEMELERİNDEN BAŞKA YÖNTEMİN ETKİLİ OLMADIĞI SAVINI ANIYOR SİZE DE SUNUYORUZ.

7-Sözleşmenin 50. ci maddesine göre;

1. Tazminat

(a) Maddi tazminat talebimiz vardır. Başvuru sahiplerinin katlanmak durumunda kaldığı zarar tahmin edilebilecek gibi değildir. Sağlık ilaç paralarından tutun, tarlalarındaki üretim düşmesinden tutun, hayvanlarının ölümünden tutun bu dava nedeniyle Sivil itaatsizlik üzere yapılan eylemlerdeki masrafları akıl almaz rakamları aşmıştır. Kolay değil 12-13-14-15 yıl….

(b) Manevi Tazminat talebimiz vardır. Başvuru sahiplerinin yukarıda sayılan maddi zararlarının yarattığı manevi zarar ile hukuk devleti inşasında bir türlü iyileşememe sancısı, elemi, baroların, meslek odalarının dahi iş birliği denemelerine rağmen sürekli hukuksal kayıp içinde olmaları, ve ihlalin sürüp gitmesi hiçbir hukuk pansumanı olmayışı ile hukuka inançlarının tamamen tükenmekte oluşu, manevi tazminatı kaçınılmaz kılmaktadır.

ÇOK ÖNEMLİ BİR HUSUSU ÖZELLİKLE BELİRTMEK GEREKİYOR; Taşkın 46117/99 kararınızda baş vurucu başına 10 bin euro tazminat talep edilmesine rağmen fert başına 3 bin euro tazminata karar vermiştiniz. Bu kararınızın hiç ama hiçbir etkisinin olmadığı görülmüştür. Mahkemenizin önceki kararında başvuru 10 köylü için verilen tazminat ve ardından 315 kişiye verilen tazminat T.C hükümeti tarafından süresince ödenmiş ama bu ödemeyle Hukumette adeta bir rahatlama meydana gelmiş ve Türk mahkemelerinin kararlarından sonra mahkemenizin de kararına aykırı biçimde altın madeni çalışması yönünde hatta yerli bir KOZA firması peydah olmuş ve yeni izinler verilmiştir. Maden halen çalışmaktadır, yani mahkemenizin verdiği tazminat Türk hükümetinde etki göstermemiş ve caydırıcılık yaratmamış, Yargı kararını uygulamama refleksi daha da artmıştır. Adeta “ Düşük tazminatı, fert başına 3 bin euro ödedim, kararı uygulamış oldum; madeni çalıştırırım, tazminat da pek büyük değilmiş “ felsefesi egemen olmuştur.
Hatta hatta kapasite 3 kat artırım faaliyeti başlamıştır.

2- a)Giderler talep edilmektedir. Başvuru sahipleri yukarıda iç hukuk da açtıkları 17 büyük dallı budaklı dava ve AİHM de açtıkları bu uğurdaki 4 ayrı davada yaptıkları ciddi seyahat giderlerini, yemek giderlerini, yatak giderlerini, posta giderlerini talep etmektedirler. Ne var ki 6 yıldır bu gider belgeleri kaybolmuş olmakla muhterem mahkemenin saptayabileceği adil bir gidere itirazımız olmayacaktır.
b) Ücretler – Avukatlık ücreti talep edilmektedir. Bu yolda yukarıda bir liste verilmiştir. 14 yıl aralıksız süren hukuk yolculuğu…..Bu liste Türkiye’deki hukuk mücadelesinin dama taşlarıdır. Böylesine ısrarlı, isabetli bir hukuk yolculuğu Türkiye de hiç olmamıştır, ilk defa olmaktadır. Bütün bu davaları yürüten avukat olarak, 34 yıllık bir avukat olarak, mesleğinin ve yaşamının son bölümüne gelmiş bir avukat olarak bunu anmaktan tekrarlamaktan çekinmiyorum.

8.İzmir 3. idare mahkemesinde 2004/1672 esas sayılı dosyasında görülen altın madenine verilen koruma alanı tesis, yol yapım atık barajı, sondaj sahası ve açık işletme izni verilmesine yönelik işlemlerin iptali konulu davada mahkemece maden faaliyetinin insan yaşamı, doğal çevreye zararlı ve sağlıklı bir çevrede yaşama anayasal hakkına aykırılık teşkil ettiği, daha önce mahkeme kararı ile tespitinin de ve kesinleşmesine rağmen yargı kararını uygulamada değiştirme amacı güden dava konusu işlemler mahkemenin 19/01/2005 sayılı kararı ile iptal edilmiştir..

9.Çevre ve Orman bakanlığı ve müdahil Normandy madencilik tarafından yapılan altın madeni hakkında yapılacak keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenecek raporun dosyaya sunulmasından sonra yeni bir karar verilinceye kadar y.d kararı veren 14/03/2005 gün ve E.2004/1677 sayılı kararın ortadan kaldırılması ve yürütmenin durdurulması kararı verilmesi itiraz olunan ve İzmir bölge idare mahkemesinin 2005/455 y.d itiraz numarası üzerinden görülen itiraz üzerine mahkemece 14/04/2005 tarihinde itiraz kabul edilip, yasal koşulların oluşmaması nedeniyle y.d istemi kamuoyunu şaşikına çevirtici biçimde reddedilmiştir.

10- İzmir 1.idare mahkemesinde 2004/1677 esası üzerinden görülen altın madeni işletmeciliği için düzenlenen çed raporunun onanarak, faaliyet izni verilmesi yönündeki 27/08/2004 gün ve 6524 sayılı işleminin iptali istemiyle açılan davada, uyuşmazlık konusu dava hakkında daha önce verilmiş yargı kararları, işletme yönteminden kaynaklanan ve yargı kararlarında söz edilen riskler ve olayın özelliği dikkate alınıp, yapılacak bilirkişi incelemesi ve keşif sonunda hazırlanacak raporun dosyaya sunulmasından sonra, yeniden incelenip karar verilmek üzere, dava konusu işlem hakkında teminatsız olarak yürütmenin durdurulmasına 14/03/2005 tarihinde ilgili mahkemece karar verilmiştir.

11- İzmir Valiliği ve Koza altın işletmeleri aş ve çalışanları tarafından İzmir bölge idare mahkemesine yapılan 2006/116 itiraz numaralı dosyası üzerinden görülen altın madenine ilişkin imar planının onaylanması yönünde İzmir valiliğince alınan 01/11/2004 tarihli işlemin iptali istemiyle açılan davada İzmir 4. idare mahkemesince verilen yürütmenin durdurulmasına ilişkin 06/01/2006 günlü E.2005/5 sayılı kararın kaldırılarak yürütmenin durdurulması isteminin reddine karar verilmesi yönündeki isteminin reddine karar verilmesi yönündeki itiraz neticesinde mahkemece itirazın kabulü ile yürütmenin durdurulmasına ilişkin kararın ortadan kaldırılmasına, 2577 sayılı kanununun 27.md yazılan koşulların gerçekleşmediği olayda y.d isteminin reddine karar verilmiştir.15/02/2006

12- Sağlık Bakanlığı tarafından yapılan altın madenine verilen deneme iznine ilişkin sağlık hizmetleri genel müdürlüğünün ve buna dayalı İzmir valiliği işleminin iptaline ilişkin davada Danıştay 8.dairesinin 24/06/2002 gün ve E.2001/3116 K.2002/3745 sayılı bozma kararına uyarak dava konusu işlemi iptal eden İzmir 3.idare mahkemesinin 27/05/2004 gün ve 2003/1151, k.2004/750 sayılı kararını temyizen inceleyerek onaylayan Danıştay’ın 8 .Dairesinin 02/02/2005 gün ve E.2004/4336 K.2005/389 sayılı kararının düzeltilmesi hakkında istemi hakkında Danıştay 8.dairesinin 03/04/2006 günlü E.2005/2715 K.2006/1289 sayılı kararı ile bakanlığın bu istemi red edilmiştir…

13- İzmir 4. idare mahkemesinin 21/04/2006 günlü 2006/636 sayılı kararı ile iptal edilen altın madeninin imar planlarına ilişkin işlem gereğinin yerine getirileceği İzmir valiliği bayındırlık iskan müdürlüğü tarafından 07/06/2006 tarihinde bildirilmiştir.

14- Çevre ve orman bakanlığı ve müdahil altın madeni şirketinin İzmir bölge idare mahkemesinin y.d 2005/455 itiraz numaralı dosyası üzerinde görülen altın madeni işletmeciliği için düzenlenen nihai çed raporunda belirtilen tedbirlere uyulması halinde söz konusu faaliyette bir sakınca olmadığına karar verildiğine ilişkin çevre ve orman bakanlığını çevresel etki ve değerlendirilmesi ve planlama genel müdürlüğünün 27/08/2004 günlü 6524 sayılı işlemi hakkında açılan iptal davası hakkında keşif ve bilirkişi incelemesi sonucunda hazırlanacak raporun mahkemeye sunulmasından sonra yeni bir karar alınıncaya kadar y.d ye karar veren İzmir 1. idare mahkemesinin 14/03/2005 gün ve E.2004/1677 sayılı kararının ortadan kaldırılması ve y.d karar verilmesi istemi, bölge idare mahkemesine incelenip 14/04/2005 tarihinde yapılan itiraz kabul edilmiş olup söz konusu kararın kaldırılmasına ancak koşulların oluşmamasından ötürü y.d talepleri red edilmiştir.

15- İzmir 1.idare mahkemesinin 2004/1677 esasında görülen altın madeni işletmeciliği için düzenlenen çed raporunun onanarak faaliyet izni verilmesi yolunda işlemin iptali istemiyle açılan davada bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiştir.22/03/20005
16- İzmir 1. idare mahkemesinin 2004/1677 esas sayılı dosyasından maden şirketi Normandy aş nin davalı idare yanında davaya katılmasına 14/03/2005 tarihinde karar verilmiştir.

17- İzmir 3. idare mahkemesi tarafından mahkemenin 27/05/2004 günlü ve e. 2003/931 k.2004/749 sayılı kararı ile altın madeninin işletilmesine ilişkin olan iptal davasının İzmir barosu ve Bergama köylüleri tarafından altın madeninin faaliyetinin sürdürülmesi içerikli bakanlar kurulu kararının iptali istemiyle Danıştayda açılan davalar ile bağlantılı olduğu gerekçesiyle istenen bağlantı kararı hakkında Danıştay 8. dairesinin 19/10/2004 günlü e.2004/4152,k.2004/3907 sayılı kararıyla bağlantı kararı için yasal imkan bulunmadığından bağlantı işlemi red edilmiştir.

18- Fevzi Erişti ve dava arkadaşları tarafından açılan dava konusunun; çed raporu uyarınca çevre bakanlığınca tesis edilen altın madenine işletme izni verilmesi yönünde çed olumlu görüşü işleminin iptaline ilişkin idare mahkemesi kararının Danıştayca onanıp kesinleşmesi üzerine bakanlar kurulunca verilen madenin işletilmesine devam edilmesi kararının mahkeme kararlarını engellediği ve bağlayıcılığı ortadan kaldırdığı, kuvvetler ilkesi ayrımını ağır bir biçimde zedelediği gerekçesiyle iptali istenmesi’ olan, Danıştay 6 . dairesinin 29/03/2006 günlü e.2002/2618, k.2006/1467 sayılı kararıyla diğer ikiz dava iptalle sonuçlanmasına göre bu davada esastan karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

19- Başbakanlık ve müdahil altın madencilik şirketi tarafınca İzmir 1. idare mahkemesinin 1/06/2001 günlü e.2000/896,k:2001/485 sayılı kararının usul ve yasaya aykırı olduğu yönünde gösterdikleri sebeple temyiz ederek bozulmasını istenmiş olup, temyiz talebini inceleyen Danıştay 6. dairesinin 29/03/2006 günlü ve e.2001/3919,k.2006/1468 sayılı kararı ile dava konusu işlemin iptali yönündeki İzmir 1. idare mahkemesi kararı onanmış olup, davacılardan Fevzi Erişti, Ahmet Karagöz, Mehmet Kurunaz Demir Ali Umaç, Mustafa Palaz, Mehmet İrgit yönünden ise yeniden bir karar verilmek üzere bozulmuştur.

20- Birsel Lemke tarafından altın madeni ile ilgili verilen ilgili izinlerin uzatılmasına ilişkin orman genel müdürlüğü işlemine dayanak teşkil eden başbakanlık genelgesinin iptali istemiyle dava açtıkları, madenin siyanür liçi yöntemiyle işletilmesinin yargı kararları ile iptal edilmesine rağmen, her şeyi yeniden başlatan yeni bir idari işlem tesis edilmesinin hukuka aykırı olması iddialarıyla iptal istemi, İzmir 1. idare mahkemesinin 29/12/2004 günlü e.2004/664, k.2004/1690 sayılı kararı ile iptal edilmiştir.

21- Danıştayın 6. daire ve 8 dairesi ortak heyet kararı ile mahkemenizin Taşkın kararı birlikte olunca insan- hukukçu insan sanıyor ki bu dehşet iki karara direniş olmaz, olamaz ve karar uygulanır ve yer seçimi yönünden Bergama’da siyanürlü altın eldesi girişimi sona erer, rehabilitasyon dönemi başlar…Halk hukuka inanmaya başlar, mutlu olur….

Nerdeeeee?

22.Önce İçişleri Bakanı’nın, İzmir Valisinin, Bergama Kaymakamının eşleri madene giderek mahkeme kararı yerine, madenin çalışması gereğini kamuoyuna açıklarlar. (Biz bunu eşlerine bir açıklama olarak gözlemişizdir.)

23.Amerikan Büyük elçisi Edelman isimli bir bey T.C Bakanlıklarını ve Valiliklerini baskı altına alarak işte söylediğimiz arkaya dolanmayı, hukuksuz izin verdirmeyi, başvuru sahiplerini delirtmeyi, avukatlarını şeker hastası yapmayı, baroları, odaları çökertmeyi başlatmayı becerebilmiştir.

24. Ankara Çevre Bakanlığında tarihin en hızlı ‘’Çed Durum belgesi ‘’ diye yeni uydurdukları bir kavram üzerinden Ankara bürokratlarının muhalif görüşlerine rağmen izin verdirtmişlerdir.

25. Ankara’nın bu izni çıktı diye yıllardır direnmekte olan İzmir İl Bayındırlık Müdürlüğü başlarındaki direnen uzmanın ( Levent Ekizi keşke tanık olarak dinleseniz ) emekliliği ile imar iznini verebilmiştir.

26. Ankara’nın bu izni çıktı diye İzmir Valiliği, hiç değilse sağlık iznini hele hele Avrupa özerk şartı gereği seçimle gelmiş İl Genel Meclisi önüne sunacağı yerde kendisi bizzat izin vererek fonksiyon gasbı ile madeni işletmeye açtırtabilmiştir.(Fakat şimdi akıl başa gelmiş ve son imar planı iptal ilamı İl genel meclisine sevk edilmiştir.)

27. Avukatları olarak bizim büromuza maden çalışanları baskına getirtilmiştir. Büyük güvenlik önlemi ile nasihat verebilmiş onları geri yollayabilmişizdir.

28. Çevre gününde bir muhalif köy toplantısını altın firmasının yumurta yağmuruna tutması engellenememiştir.

29. Bu yumurta yağmuru haberi için 17 adet gazeteci hakkında mesnetsiz hukuka aykırı suç duyuruları, tekzip, tazminat davaları sürdürülmektedir.

30. Altın Fiması Newmont’ un ticari sicil merkezi olan Denver’de yayımlanan Denver post gazetesinde Bergama madeni üzerine korkunç bir haber yayımlanabilmiştir. 12.12.2004

31. Şubat 2005 tarihinde madeni satın aldığı anlaşılan Koza firmasının yöneticisi Cafer Tekin İpek ‘ in İstanbul 10. As.C mahkemesinde 2004/845 esas ile manipulatif işlemler suçlaması işle yargılandığı bilgisini görüyoruz.

32. Taşkın dosyasında tarafınızdan ihlal ve tazminat kararı verilince 30.000 euro almış idik. Bu miktarın idari ajan sorumlulardan RUCU edilmesi yolundaki T.C Başbakanlık ve ilgili kurumlara başvuru dosyamızı da ekte sunuyoruz.(Fakat hiçbir tınma olmadığını gözlüyoruz.)

33. 9.4.2004 tarihli T.C Ege Üniversitesinin Kimya bölümünün yöreden elde ettiği sulardaki arsenik oranının 20 kat fazla bulan raporu dikkatle incelemeye sunuyoruz.

34. İzmir Milletvekili Hakkı Ülkünün T.C Başbakanın yanıtlaması yollu Bergama ile ile ilgili aihm kararlarının uygulanmayışının sorgu önergesini sunuyoruz. Hiç dikkate alınmadığı bilgisini de sunuyoruz.

35. T.C Enerji bakanının mahkeme kararına rağmen uymayacaklarına dair 17.6.2006 tarihli basın açıklamasını ibretle sunuyoruz.

36. Hukuk Profesörü Nükhet Turgut’ un kararınız ve Bergama dosyasını inceleyen ihal katmerini, ısrarını, geriye gidişi gösteren makalesini ekte sunuyoruz.

37. Dr.Necip Hablemitoğlu isimli bir memurun yazdığı kitapta sataşmaları ile ilgili kişilik hakları ve tazminat davaları üzerinde farklı enteresan yargı kararları ve basın haberleri alakası dolayısıyla ekte sunulmuştur.

38. Avukatları Senih Özay aleyhine İzmir Barosu nezdinde yapılan şikayetlerin disiplin soruşturmasına ye olmadığı yolundaki kararlar da ekte sunulmuştur.

39. 9.8.2004 tarihinde karşımıza yeni olarak çıkan Koza firmasının Ankarada T.C çevre Bakanlığına yaptığı çed durum belgesi başvurusu (Çed başvurusu bile değil ) 4 gün içinde yüksek bürokratlar toplantısında sayısız itiraz - karşı görüş, eksik saptama tutanaklarına rağmen hızla izne dönüşebilmişlik belgesini sunuyoruz.

40. Ünlü sinema sanatçısı Vanessa Redgrave ‘ ın ödülünü Newmont firamsının dünyadaki varlığına karşı savaşan ‘’ Alburnus maıor’’ isimli çevre örgütüne armağan edişi de hukukla alakalı görülmüş ve ekte sunulmuştur.

41- İzmir 4. idare mahkemesinin 2005/5 esasında görülen, altın madenine verilen imar izinlerini ve ilişkin imar planlarının iptali ve yürütmenin durdurulmasına yönelik davada; mahkemece yapılan keşif sonucunda düzenlenen bilirkişi raporunda ’altın madeninin yarattığı çevresel etkiler bakımından, altın madeni ile ilgili yapılacak imar planının altın madeni alanı ile sınırlı tutulamayacağı ve yapılacak planlamada üst ölçekli bir makro koruma planının esas alınması gerektiği bu anlamda dava konusu imar planlarının ve izinlerinin planlama ilkeleri, şehircilik esasları ve kamu yararına uygun olmadığı belirlenmiştir’. Mahkemece 06/01/2006 tarihinde dava konusuna ilişkin işlem hakkında mahkemece yürütmeyi durdurma kararı verilmişti.

Verilen bu y.d kararına İzmir valiliğince yapılan itiraz üzerine İzmir bölge idare mahkemesinin 2006/116 itiraz numaralı dosyasından verilen 15/02/2006 tarihli y.d kararı anlayamadığımız yorumlayamadığımız, bir bilim heyetine de tersi incelettirilmemeiş olan biçimi ile kaldırılmıştır….

Ama en son olarak mahkememsince, İzmir 4. idare mahkemesince, 21/04/2006 tarihli 2006/636 sayılı kararı ile dava konusu imar planlarının iptaline karar verilmiştir.

Bu kararın tebliği ve uygulanma talebi 30 gün bekleyiş fayda etmemiş ve maden kapatılmayarak, yargı kararı uygulanmayarak bu hukuksuzluğa tüy dikilmiştir


Özetlersek ;

Mahkeme; 1/5000 ölçekli imar planı ve 1/1000 ölçekli mevzi imar planını yürürlüğe
koyan İzmir Valiliğinin (İzmir İl İdare Kurulu kararına) onay veren 1.11.2004 günlü işlemini
İptal etti. Plan iptal kararının 20 .6.2006 gününe kadar uygulanması gerekiyordu..

Şirket, ‘’ 20.5.2005 günlü Valilik İl Özel İdare Müdürlüğünün 1.sınıf GSM Açılma Ruhsatına
ve tesislere ilişkin evvelce aldığı yapı ruhsatiyesi ve yapı kullanma izin belgesine dayanıyor. planların iptali bizi etkilemez ‘’ diyor…

Temel ilke; iptali istenen düzenleyici işlem (plan) ile onun sonucu olan işlemler duracak ve bu tasarruf ve işlemlerin tesislerinden önceki hukuki durum ( 27.10.2004 gününden bir gün önceki durum) yürürlüğe girecektir. 26.10.2004 tarihinde maden işletmesinin mahkeme kararına dayalı olarak mühürlü olduğunu ve hiçbir inşai ve sınai faaliyetin olmadığını belirtelim.

Ancak Danıştay 6.Dairenin son kararlarında kazanılmış hak ilkesine göre bir değerlendirme
yapıldığı görülüyor;

Bir bölgede yapılaşmaya olanak veren imar planı mahkemece iptal edildiği takdirde iptal tarihine kadar ilgilinin hilesi, hatası yada kusuru olmadan yapıya ruhsatına uygun olarak devam edilmesi durumunda mahkeme kararının verilmesini takiben davalı idarece inşaatın mühürlenmesi, yapının bu tarihe kadar tamamlanmış kısmının ise kazanılmış hakkın varlığı nedeniyle korunması gerekmektedir. (Danıştay 6.Daire; 17.6.2005, E.2003/6692 , K.2005/3650)

İlgili kim; Eurogold/Normandy/NEWMONT/Koza

Geçmişe dönersek;

26.3.1996…………..Valilik Bayındırlık Müdürlüğünden ilk yapı ruhsatiyesi alındı.
25.4.1997…………..Olaylardan ötürü vali 1 ay madeni kapattı
13.5.1997 ………….Meşhur Danıştay kararı çıktı.
27.11.1997…………Maden işletmesi(ve inşai faaliyetler) mühür ile durduruldu
3.2.1999……………Valilik oluru ile 96 ve 97 de verilen tüm inşaat ruhsatları iptal edildi
5.4.2000…………. Başbakanlık genelgesi ile inşai ve sınai faaliyet başladı
2.4.2002………… .Mhk.kararı uyarınca mühürlendi
3.4.2002……………Bakanlar Kurulu kararı ile yeniden başladı
18.6.2004………… Mhk. Kararı ile mühürlendi
27.10.2004…………Yeni imar planı onaylandı.
Araştırdığımız bilemediğimiz biçimde tarihte Yeni yapı ruhsatiyesi alınmış…
Araştırdığımız bilemediğimiz biçimde tarihte Yeni yapı kullanma izni belgesi verildi
20.5.2005………… Özel İdare GSM ruhsatı ile açıldı.
7.6.2006……………Valilik onayı ile son 4.idare mhk.kararı uyarınca
27.10.2004 günlü plan iptal edildi

Burada önemli olan husus, ilgili şirketin 27.11.1997 ile 18.6.2004 arasında
hiçbir inşai ve fiziki faaliyette bulunmaması gerekirken, sonradan Anayasaya ve yasalara
aykırılığı Danıştay İDDK ve AİHM tarafından tesbit edilen Başbakanlık Genelgesi ve Bakanlar Kurulu Kararlarına dayalı olarak faaliyetlerini sürdürmesidir. Böylece TTK 20/3 te yer alan; ‘’’’Her tacirin, ticaretine ait bütün faaliyetlerinde basiretli bir iş adamı gibi hareket etmesi lazımdır’’ ilkesine aykırı bir yaklaşımla bilerek ve isteyerek açılan tüm davalarda (AİHM dahil) davalı idareler (Başbakanlık, Çevre Bakanlığı, İzmir Valiliği yanında yer almış ve anılan illegal sınai inşai faaliyetlere imkan veren Başbakanlık Genelgesini, Bakanlar Kurulu kararını şiddetle savunmuştur. Bu bakımdan ilgili şirketin olayımızda, yargı kararlarının arkasına dolandığı, Suiniyetle davrandığı ve mahkeme kararlarına rağmen inşaat ve işletme faaliyetinde bulunduğu aşikardır.

Böylesine açık hukuk ihlalleri karşısında hükümetin yanında yer alan şirketin,
illegal tesisleri mühürlenip yıkıldığı ve sınai faaliyetleri durdurulduğu zaman devlet ve diğer hiçbir kişi ve kurumdan tazminat istemeye hakkı yoktur. Kaldı ki geçmişte İzmir Valisi
K.Nehrozoğlu tarafından iptal edilen plan ve mühürlenen tesis, özellikle 27.11.1997 ile 5.4.2000 arasında gizli olarak çalıştırılmış, inşaat , mühüre rağmen tamamlanmıştır.

Bunun dışında mevcut maden inşaatı ruhsatsız olup, yasadışıdır . Bu husus ekteki tutanaktan anlaşılmaktadır. İzmir Valiliği Bayındırlık müdürlüğünün Dikili Asliye Hukuk Mahkemesine gönderdiği 12/09/2003 günlü yazıda;

''İzmir 1.İdare Mahkemesinin ve Danıştay’ın kararları ile altın madeni çıkarılacak tesise ilişkin 1/5000 ölçekli nazım imar planı ve 1/1000 ölçekli Mevzi İmar Planı ilgili mahkemelerce verilen karar doğrultusunda 3/2/1999 gün ve 696 sayılı Valilik oluru ile iptal edilmiş olup buna istinaden Müdürlüğümüzce 26/3/1996 günlü 19,20,21 no lu ve 7/2/1997 günlü 16 no ile düzenlenen inşaat ruhsatlarının iptal edildiği anlaşılmıştır.’’

İlgili şirketin, sonradan iptal edilen Başbakanlık Genelgesi ve Bakanlar Kurulu kararınına
dayalı olarak yaklaşık 4 yıl süren illegal işletmesi sırasında çıkardığı cevher satışı ve elde
ettiği kar bile tartışmalıdır. Elbette son imar planı iptali kararına dayalı olarak işletme tesisleri
mühürlenecek ve 194 sayılı yasanın 32-42 maddeleri uygulanacaktır. Valilikçe yalnızca
İmar planı iptali ve dosyanın Özel İdare Müdürlüğüne havale edilmesi yeterli değildir,
30 günlük mahkeme kararının uygulanması sürecinde, sonradan verilen inşaat ruhsatlarının da
(aynen 26.3.1996 da yapıldığı gibi) derhal iptal edilmesi gerekmektedir.

1001 vd parsellerde ve ormana ait olan bir kısım araziyi kapsayan maden işleme tesisi
Amaçlı 1/5000 ölçekli NİP ve 1/1000 ölçekli MİP 3194 sayılı yasanın 8.maddesi uyarınca
İzmir İl İdare Kurulunun 27.10.2004 gün ve 2004-229 no lu kararı ile uygun bulundu.
Vali beyin 1.11.2004 günlü onayı ile yürürlüğe girdi…GSM ruhsatı alınması neden
7 ay gecikti?

( Bu arada; İzmir İl İdare Kurulunun 14.06.2006 gün ve 04/2006-14 sayılı kararı ile imara ilişkin 27.10.2004 gün ve 2004/229 sayılı ilk kararının mahkeme kararı doğrultusunda iptaline karar verilmiştir. (7.6.2006….Bay.İsk.5801 no lu onay)

Şimdi bakalım, GSM ruhsatı nasıl verildi? İptal edilen planların etkisi var mı?

Öncelikle 26.9.1995 günlü GSM Yönetmeliğine bakalım;

AÇILMA RUHSATI
MADDE 12 - Tesis izni verilmiş olan birinci sınıf gayri sıhhi müesseselerin açılıp çalıştırılabilmesi için kurulca yerinde inceleme yapılır; tesis izni şartlarının yerine gelip gelmediği incelenir ve Ek-4'deki formu düzenler ve görüşünü bildirir. Ruhsatlandırılması uygun ise, sağlık müdürünün teklifi, valiliğin uygun görüşü ve Ek-4 form ile birlikte Bakanlığa gönderilir.

TESİS RAPORU

A) TESİS YERİNİN BELİRLENMESİ
1- Tesisin açık adresi:2- Ada, pafta ve parsel numarası: (İmar planına sağlık koruma bandı işaretlenecek)

AÇILMA RAPORU
A) TESİS YERİNİN BELİRLENMESİ
1- Tesisin açık adresi:2- Ada, pafta ve parsel numarası:

10.8.2005 günlü İşyeri Açma ve Çalışma Ruhsatları Yönetmeliği

1993 sayılı Umumi Hıfzısıhha Kanunu 263-275 maddeleri 1.sınıf GSM’ler bu
Yönetmelik kapsamı dışındadır.


10.08.2005 günü İşyeri Açma ve Çalışma Ruhsatlarına İlişkin Yönetmelik

Yürürlüğe girdi…Dayanağı…1593 UHSK, 3572,…İşyeri Açma ve Çalışma Ruhsatları Kanunu, 5216 BŞBK, 5302 İl ÖİK….5393..Bel.K….
Md..12 ruhsat başvuru

Yer seçimi ve tesis kurma izni
Madde 18- Birinci sınıf gayrisıhhî müesseseleri inceleme kurulu, ilgilinin başvurusundan itibaren en geç yedi gün içinde tesisin kurulacağı yeri mahallinde inceleyerek, Örnek-3’teki yer seçimi raporu formunu düzenler ve görüşünü bildirir. Yer seçimi inceleme kurulunun raporu, ilgili birimin teklifi üzerine yetkili idarenin en üst amiri veya görevlendireceği yetkili tarafından üç gün içinde değerlendirilerek yer seçimi ve tesis kurma izni kararı verilir.
ÇED raporu düzenlenmesi gereken tesisler için düzenlenen ÇED olumlu belgesi ve raporu, yer seçimi ve tesis kurma raporu yerine geçer.
Yer seçimi ve tesis kurma izni, tesisin imara uygun olması şartıyla verildiği tarihten itibaren beş yıl süreyle geçerlidir. Bu süre sonunda açılma izni alınmadığı takdirde, ilgilinin başvurusu üzerine yer seçimi ve tesis kurma izni iki yıl daha uzatılır.

Yer seçimi ve tesis kurma izni ile ruhsat için gerekli belgeler
Madde 22- Birinci sınıf gayrisıhhî müesseseler için aşağıdaki belgeler istenir:
a) Yer seçimi ve tesis kurma için gerekli belgeler;
1) Başvuru formu,
2) Sanayi bölgeleri, organize sanayi bölgeleri ve endüstri bölgeleri içindekiler hariç işletmenin kurulacağı yeri gösteren plan örneği,
3) İlgili inceleme kurulu tarafından hazırlanacak yer seçimi ve tesis kurma raporu,

Uygulamaya ilişkin esaslar
Madde 45- Bu Yönetmelikte yer alan hükümlerin uygulanmasına ilişkin olarak yetkili idareler tarafından istenecek görüşler İçişleri Bakanlığınca verilir.

Ekli formlarda pafta ve parsel no larının verilmesi şarttır.

Şu anda TESİS, imara uygun değildir. Çünkü plan, mahkeme kararı uyarınca
Valilik tarafından iptal edilmiştir.
İzinlerin tümü iptal edilmelidir.

Hatta aşağıdaki tesbitler de devletçe araştırılmış saptanmış değildir;

İMAR DURUMU

O.A.M Cevher Zenginleştirme Tesisleri; Siyanür Stok Sahası\Deposu, 2 Adet Ana Liç Tankı\Beton Temelleri, 8 Adet Karbon - Liç Tankları\Tankların Beton Temelleri, Temiz Su Tankı\Beton Temeli, Polimer karıştırma Tankı\Beton Temeli, Tikiner Tankı\Beton Temeli, Kimyasal Depo tankları ve Beton Temelleri, Elektroliz Tankları\Beton Temelleri, Altın Odası (Elektroliz Üniteleri ve Altın Döküm Potası), Cevher Silosu ve Birincil Kırıcı (Çeneli kırıcı)\Beton temeli, Sekonder Kırıcı (Konik Kırıcı)\Beton temeli, Konveyör Bantlar ve Beton Ayakları, Cevher Eleme Ünitesi ve Beton Temeli, Elenmiş Cevher Stok Deposu ve Temeli (En Yüksek Silo), Cevher Öğütme Değirmenleri (2 Adet)\Beton Temelleri, Tesis Kontrol Odası, Tesis laboratuarı, Tesis Elektrik Trafosu, Tesisi Elektrik Odası, Siyanür Eritme, Karıştırma Ünitesi (Siyanür Depo Tankı, Siyanür Paketlerinin Açıldığı Kısım ve Beton Temelleri, Maden Güvenlik Kulübeleri ve Beton Temelleri (Maden Girişi Ana Ünite ve Maden çevresinde belli aralıklarla yer alan Kulübeler), Tesis Büro Binası, Tesis Büro Binasına ilaveten yapılan Ana Laboratuar, Tesis Atölye Binası, Tesisi Depo Binası, Maden Yemekhanesi, Maden İşletme Binaları, İşçi Soyunma Giyinme Binaları, İşyeri sağlık Birimi, Güvenlik ve Halkla İlişkiler Binası, Patlayıcı Deposu (Yeni Yönetmeliğe göre intibakı yapılacaktı? Meskun Mahallere uzaklıkları uymuyor), Yeraltı Ocağı Binaları, Yeraltı Ocağı Trafo Binası, Maden Ana Trafo Binası, Tesis Biyolojik Arıtma Tankları, Tesis Kimyasal arıtma Birimi, Açık İşletme yanında yapılan taşeron firmalara ait ofis, işçi sosyal binaları, atölye, Atık Barajı (Eski Baraj Projesi ve İlave Yapılan Genişlemelerin Tadilat Projesi ve İzmir Valiliğince düzenlenen İnşaat Ruhsatları ve Kullanma İzinleri) birimlerinden oluşmaktadır.

Şirketin İnşaat Ruhsatları ve Yapı Kullanım Belgeleri incelendiğinde; birçok tesis birimine inşaat ruhsatı alınmadığı, projelerde gösterilen binaların, projeye göre değil, istenilen şekilde tadilata uğratılarak yapıldığı gözlenmektedir.

Maden Patlayıcı deposu (30 ton kapasiteli – yarı gömülü), meskun mahale çok yakın olduğu, atık barajının kontağında yapıldığı görülmektedir. Ruhsat verilebilmesi için yönetmelik şartlarını sağlamamaktadır (Bayındırlık Bakanlığı Patlayıcı Depo Yapım Kriterleri).

DİĞER YANLIŞ UYGULAMALAR

Atık Deposu, Yer altı sularının bulunduğu bölge üzerine yapılmış, meskun mahali her yönüyle ihlal etmektedir. Valilikten alınmış bir ruhsatı, kullanım belgesi yoktur. Eski atık deposu yükseltilerek, genişletilmiş, hacmi büyümüştür. Tehlikeli atıkların kontrolü ve denetlenmesi yönetmeliği şartlarına uymamaktadır (Çevre ve Orman Bakanlığı, Tehlikeli Atıkların Kontrolü ve Denetlenmesi Yönetmeliği).

Atıkların depolandığı baraj alanının yaklaşık %50’sii Orman alanıdır. Diğer kısmı ise İşletmenin Köylülerden aldığı parselleri kapsıyor.

Açık İşletme çok fazla derinleşmiş, yeraltı su tablasının altına inmiştir. Yeraltı suları ilk önce maden açık işletmesine akmakta; kayaların asit drenajına maruz kalmakta ve pompalarla açık ocak ilerisine pompalanmaktadır. Kısaca yeraltı suları madene giriş – çıkış yapmakta, maden tarafından kirletilmektedir.

Atık Deposunda %50 sıvı, %50 katı içeren çamur bulunmaktadır. Çamurun, siyanür ve ağır metal analizi yapılmamakta, atık barajının su kısmından, basınçlı hava ile süzülerek alınan sular analize gönderilmektedir. Maden çalışmaları sona erince, sular buharlaşacak, atık deposunda çamur tabakası birikmiş olacaktır. Çamur içerisindeki toplam siyanür, arsenik, civa, antimon gibi ağır metal birikimleri hiçbir zaman analiz yapılmamıştır. Maden kapatılınca atık deposunda ne gibi zararlı ve tehlikeli kimyasallar birikeceği, çevre ve insan sağlığına etkileri hiç düşünülmemiştir. En azından kontrol amacıyla atık çamurunun çok kapsamlı analizi bağımsız bir kuruluş ve labratuvarca yapılmalıdır.

O.A.M İşletmesi üretime başlamadan önce maden çevresini olası tüm risklere, tehlikelere karşı sigortalayacağını, yakın köylerde yaşayan canlıları sağlık taramasından geçireceğini ve sonuç datalarını saklayacağını, yine sondalama usulü hayvanlardan kan alınacağını; işletmenin çalışması sırasında periyodik olarak köyde yaşayanları tekrar sağlık taramasından geçirip, sonuçlarını başlangıç değerleri ile karşılaştıracağını Çevre Bakanlığına Taahhüt etmişti. Bu Taahhütler yerine getirilmedi….

Maden Açık İşletmesinden kazılan altın cevheri dışı pasa/atıklar, Sağancı köyüne doğru işletmeci tarafından kiralanan\alınan arazilerin üzerine büyük tepeler oluşturarak dökülerek devam edilmektedir. Zeytin ağaçları kesilerek elde edilen alanlar, birinci derece tarım arazisi olan alanlar, dekapaj/dolgu alanları olarak kullanılmaktadır.

Maden Atık Deposu ilk projelendirildiğinde, yer altı sularını kontrol amacıyla açılmış 5 adet gözlem kuyusu bulunmaktaydı. Bu kuyuların amacı baraj alanından olası sızmaları tespit etmeki pompaj ile kirlenen yeraltı sularını tekrar baraja basmaktı. Bu kuyular maden genişletince; açık işletme içinde kaldılar. Yeni kuyular, DSİ, Madeni Kontrol Eden, İzleme Denetleme Komisyonu izni alınmadan açılmıştır.

Madende çalışanlar ve yakın köyde oturanların madenin üretime geçmesinden sonra geçirdikleri hastalıkları, ölümleri incelenmemiştir. Özellikle Ovacık Köyünde kimyasallarla çalışılan fabrikalarda görülen hastalıklar (Kandaki Alyuvarların azalması) meydana gelmiş; ameliyatla dalağını aldırmak mecburiyetinde kalan, şirket tarafından işten çıkartılan işçi mevcuttur.

İzmir Üniversiteleri ve çevreci Kuruluşlarca maden civarı, içme ve kullanma suyu kuyularından alınan su numunelerinden yüksek oranda arsenik saptanmıştır. Uyarılar dikkate alınmamış; İşletme ve Bergama sağlık Gurup Başkanlığınca alınmış numuneler (Şirketin elemanları tarafından alınan; şirket araçlarıyla laboratuvara gönderilen)



42. Öte yandan son kronolojiye bakarsak ;

18 Ağustos 2004.
Önceki imar planlarının iptali ve yıkım kararlarına ilişkin bendeki bilgiler söyle;
· “…İzmir 1.İdare Mahkemesi’nin 15.10.1997 tarih ve 1997/636-877 sayılı kararı ile Çevre Bakanlığı’nın, plan onanmasına dayanak oluşturan görüşü iptal edildiğinden bu görüşe dayalı olarak gerçekleştirilen siyanür liçi yöntemi ile altın madeni işletmesine ait tesislere ilişkin her ölçekteki plan ve plana dayalı olarak yapılan uygulamaların iptal edilmesi gerektiğinden siyanür liçi metodu ile altın madeni çıkarılacak tesise ilişkin 1/5000 ölçekli Nazım İmar Planı ve 1/1000 ölçekli mevzii imar planının onanması için İl İdare Kurulu tarafından verilen istişare görüşün hukuki değerinin kalmadığı 17.12.1998 gün ve 228 sayılı İl İdare Kurulu kararında belirtildiğinden söz konusu imar planları 03.02.1999 gün ve 696 Sayılı Valilik oluru ile iptal edilmiş…”,
Şirket tarafından ruhsatsız olarak yapılan 6 adet kaçak yapı, Bayındırlık ve İskan Müdürlüğünün Teknik Elemanlarınca; 26.12.1997 tarih ve Cilt:114, sahife;53 numaralı yapı tatil zaptı ile mühürlenerek durdurulmuş, İl İdare Kurulu’nun 15.04.1999 gün 04/1999-75 sayılı kararı ile yapıların yıkımına karar verilmişti. AMA YIKIM KARARI UYGULANMADI...

Madenin 18 Ağustos 2004 tarihinde mühürlenmesinin ardından yaşanan süreç de söyle;
Ağustos 2004
19 Ağustos İzmir valiliği Danıştay kararı uyarınca maden işletmesini fiilen durdurdu.
27 Ağustos Çevre Bakanlığı, sunulan yeni Çevresel Durum Değerlendirme Raporuna dayanarak, maden işletmesinin faaliyetine izin verdi.


Eylül 2004
17 Eylül;ABD Büyükelçisi Eric S.Edelman, “iptal edilmiş olan imar planlarını tekrar yürürlüğe koyması konusunda, İzmir Valiliği’ne tavsiye bulunulması” için Bayındırlık ve İskan Bakanı Sayın Zeki Ergezen’e mektup yazdı. Bu yazıyı alan, Bayındırlık ve İskan Bakanlığı, ABD Büyükelçisinin yazısını da ekleyerek İzmir Valiliği’nden “yapılan işlem hakkında dilekçe sahibine (ABD Büyükelçisi) bilgi verilmesini istedi.
29 Eylül; Normandy Madencilik A.Ş., İzmir Valiliği Bayındırlık ve İskan md.ne planlarını sundu ve onaylanmasını istedi.
30 Eylül; Bayındırlık ve İskan md tarafından ilgili kurum ve kuruluşlardan görüş istendi. DSİ II.Bölge Müdürlüğü tarafından aynı gün, diğer kurum ve kuruluşlar da 10 – 11 günlük süre içinde yanıt verdiler. İmar planları uygundur.

Ekim 2004
27 Ekim; İzmir İl İdare Kurulu imar planları uygun buldu.

Kasım 2004
1 Kasım; İzmir Valiliği imar planlarını onayladıi
2 Kasım; İmar planları Bergama Kaymakamlıı’nda askıya çıkartıldı, bir ay askıda kaldı(askıda hiç kimse görmedi).
10 Kasım; A.İ.H.M. Sefa Taşkın ve 9 Bergamalı köylülerin başvurusunu haklı buldu. Özel yaşama saygı ve adil yargı ihlaline ve kişi başına 3 biner Avro manevi tazminata karar verdi. İtirazlar reddedildi ve karar kesinleşti.
30 Kasım Çevre Bakanlığı’nın 27 Ağustos izninin iptali davası açıldı.

Ocak 2005
İmar planlarının iptali davaları açıldı.

Mart 2005
Çevre Bakanlığı’nın 27 Ağustos 2004 tarihli izninin iptali davasında İzmir 1.İdare Mahkemesi; mahallinde keşif yapılması ve dava konusu işlem hakkında yürütmeyi durdurma kararı verildi, Valilik tarafından Gayri Sıhhi Müessese Açılma Ruhsatı verilmesi işlemleri durduruldu.

Nisan 2005
İzmir Bölge idare Mahkemesi İzmir 1.İdare mahkemesi’nin yürütmeyi durdurma kararını kaldırdı.

Mayıs 2005,
Madene GSM Ruhsatı verildi ve yeni sahibi KOZA tarafından kurbanlar kesilerek maden çalışmaya başladı.

Haziran 2005
5 Haziran Dünya Çevre Günü nedeniyle Çamköy’e gitmek isteyen Bergama Köylülerinin dostları, piknik bahanesiyle toplanan Madenci Şirketin adamları tarafından taşlandı.

Ocak 2006-
İzmir 4.İdare mahkemesi, imar planları hakkında yürütmeyi durdurma kararı verdi
Şubat 2005
İzmir Bölge İdare Mahkemesi, 4.İdare Mahkemesinin imar planlarına ilişkin verdiği yürütmeyi durdurma kararını kaldırdı.

Nisan 2006
İzmir 4.İdare mahkemesi, imar planlarının iptaline karar verdi.

Haziran 2006
İzmir 4.İdare mahkemesi kararı uygulanmadı…



43.Bunlara rağmen;

Güya mahkeme kararı tamammış ama ‘’maden yönetmeliğinin 77. maddesi tehlikeli kimya madenciliğinde plan - mlan aranmaz’’ demiş…Bu yüzden zaten madenin kapatılmasının mümkünatı yokmuş…

Böylece dosya birbirine zincirleme bağlılıkla ihlal devam etmektedir.
Ve de davacılar tek tek perişan haldedirler. Dayanılacak hal kalmamıştır.


Senih ÖZAY/ Advocate

Fuat Ateşoğlu Advocate

44.Şimdi de 25.5.2005 tarihinden sonra karar verebilmiş alakalı yargı kararlarını ekte sunuyoruz. Kısa bilgi notları ile…

1.26.4.2007 Maden faaliyetleri izin yönetmeliğinde YD talebi var.. Dava karara bağlanmak üzere….

2.13.6.2005 Bergamalı köylülerin Çevre Bakanlığı aleyhine açtıkları Çed izni davasında İzmir 4. İdare Mahkemsinin 2001/71 sayılı ortada işlem yok gerekçeli red kararı onanmıştır.
3.29.3.2006 Bergamalı köylüler tarafından Başbakanlık aleyhine açılan gizli Bakanlar Kurulu kararı iptali yolundaki Danıştay 6. D. 2002/2618 esas ile iptal kararı verilmiştir.
4.27.6.2006 Birsel Lemkenin Orman genel müdürlüğü aleyhine açtığı 3.5.2002 günlü 5 parçalı iznin iptali yolundaki İzmir 3. idare Mahkemesinin 19.1.2005 gün ve 2004/1672 esas sayılı iptal hükmü danışatayın 8. dairesinin 2005/1630 esas kararıyla onanmıştır.
5.21.4.2006 köylülerin İzmir Valiliği aleyhine açtığı 1.11.2004 tarihli imar izin işleminin iptaline ilişkin İzmir 4. İdare Mahkemsinin iptal kararı karara bağlanmıştır.
6.29.3.2006 köylülerin Başbakanlık aleyhine açtığı İzmir 1. idare Mahkemesinin 1.6.2001 günlü 2000/896 esas sayılı Bakanlıkların izinler verebilmesi yollu görüşünün iptali kararı onanmıştır.
7.24.1.2007 Danıştay 6. Dairesinin 2001/3119 sayılı Bakanlıklara izin verebilirsiniz yollu Başbakanlık işleminin iptali kararının onaylanması kararının düzeltilmesi kararıdır.
8.3.4.2006 köylülerin Sağlık Bakanlığı aleyhine açtığı 22.10.2002 günlü işlemiyle dayalı İzmir Valiliği işlemini iptal eden İzmir 3. idare Mahkemesi 27.5.2004 ve 2003/1151 sayılı kararını onayan D.8.D. 2.2.2005 GÜN VE 2004/4336 esas sayılı onama kararını D.8.d. 2007/2115 esas sayılı karar düzeltme red kararı verilmiştir.
9.25.5.2006 su kirliliği kontrolü yönetmeliğinin koruma alanının 300 metreden 100 metreye düşürülmesi işleminin yürütmesi durdurulmuştur.
10.9.11.2006 İşyeri açma ve çalışma ruhsatlarına ait yönetmeliğinin kabülüne ilişkin Danıştay 8. D.sinin 2006/1248 sayılı Yürütmeyi durdurma kararına vaki itiraz D.İ.D.D.GENEL KURULUnca reddedilmiştir.
11.7.6.2006 Mühendis odalarının İzmir valiliği aleyhine açtığı 20.5.2005 tarih ve 2 sayılı GSM ruhsatını iptali davasında İzmir 3. idare mahkemsi 2006/223 esas ile aynı mahkemenin son çed izni dosyası olan 2005/794 esas dosyanın bilirkişi incelenmesi sonucunun beklenmesine karar verilmiştir.
12.20/9/2006 21.4.2006 köylülerin İzmir Valiliği aleyhine açtığı 1.11.2004 tarihli imar izin işleminin iptaline ilişkin İzmir 4. İdare Mahkemsinin iptal kararının yürütülmesinin durdurlması talebinin Danıştay 6. D. Since 2006/2915 esas ile reddedilmiştir.
13. 24.8.2005Senih Özay ve arkadaşlarının Çevre ve orman bakanlığı aleyhine açtığı 2004 çed yönetmeliğinin geçici 3. ve 6. maddelerinin iptali davasında Danıştay 6. dairesi 2005/4294 esas ile savunma istenmiş ve 31 ekim 2007 günü duruşma açmıştır.
14.17.6.2005 odaların Çevre ve orman bakanlığı aleyhine açtığı çed 27.8.2004 tarihli çed izninin iptali davasında 2. kez yürütmeyi durdurma istenemeyeceği gerekçesiyle İzmir 1. idare mahkemsinin 2004/1677 esas sayılı Yd. Red kararı vermiştir.
15.7.6.2006 İzmirli çevrecilerin İzmir Valiliği aleyhine açtıkları 2 sayılı GSM iptal davasında İzmir 3. idare mahkemesinde 2005/871 esas ile aynı mahkemesin 2005/794 dosya bilirkişi incelenmesinin beklenmesine karar verilmiştir.
16.26.6.2006 Artvin Barosunun enerji ve tabı kaynaklar bakanlığı aleyhine açtığı Artvin altın izninin çed kapsamı dışarısına çıkarıldığı işlemi aleyhine Erzurum 2. idare mahkemesi 2005/611 esas ile iptal kararı verilmiştir.
17.30.3.2007 Artvin izni için Erzurum 2. idare mahkemesinin 2005/611 sayılı kararı D.8. D. SİNİN 2006/5109 esas ile 2 ruhsat aleyhine ayrı ayrı dava açılması gerektiği gerekçesiyle bozulmuştur.
18.7.3.2007 köylülerin orman genel müdürlüğü aleyhine 10.5.2005 tarihli izni uzatan işleminin iptali davasında İzmir 3. idare mahkemesi 2007/317 esas ile ara kararı vermiştir.
19.10.8.2006 köylülerin İzmir valiliği aleyhine açtığı 20.5.2005 tarih ve 2 sayılı GSM izni aleyhine İzmir 3. idare mahkemesi 2006/224 esas ile aynı mahkemenin 2005/794 dosya bilirkişi incelenmesinin beklenmesine karar verilmiştir.
20.8.8.2005 Senih Özay ve arkadaşlarının Çevre ve orman bakanlığı aleyhine açtığı 2004 çed yönetmeliğinin geçici 3. ve 6. maddelerinin iptali davasında İzmir 3. idare mahkemesinin 2005/794 esas ile savunma istenmiş ve keşif yapılmıştır ilk kez afaki cok olumsuz bir rapor gelmiş,yd. Reddedilmiştir,27.11.2007 günü duruşma günü verilmiştir.
21.29.11.2006 İzmirli çevrecilerin İzmir valiliği aleyhine açtığı 20.5.2005 tarihli GSM İPTALİNE ilişkin İzmir 3. idare mahkemesinin 2005/871 esas ile, 2 sayılı işlemi 10 sayılı işlem iptal ettiğinden konusu kalmadığından karar verilmesine yer olmadığı kararı verilmiştir.
22.29.11.2006 köylülerce İzmir valiliği aleyhine açılan 20.5.2005 tarihli gsm İPTALİNE ilişkin İzmir 3. idare mahkemesinin 2005/863 esas ile, 2 sayılı işlemi 10 sayılı işlem iptal ettiğinden konusu kalmadığından karar verilmesine yer olmadığı kararı verilmiştir.
23. .29.11.2006 köylülerce İzmir valiliği aleyhine açılan 20.5.2005 tarihli gsm İPTALİNE ilişkin İzmir 3. idare mahkemesinin 2006/224 esas ile, 2 sayılı işlemi 10 sayılı işlem iptal ettiğinden konusu kalmadığından karar verilmesine yer olmadığı kararı verilmiştir.
24. Bursa 3. İdare Mahkemesi’nde 2006/2190 E.,2007/629 k. Sayılı davada
Balıkesir ili Havran ilçesi Küçükdere Köyü sınırları dahilinde Koza Altın İşletmeleri A.Ş. uhdesinde bulunan maden arama ruhsatının ;siyanür liçi yöntemiyle altın madeni işletmeciliğinin Anayasal yaşama hakkı ve sağlıklı bir çevrede yaşama hakkına aykırı olduğuve çevreye ,doğaya zarar verdiği ;siyanür liçi yöntemi ile altın madeni işletmeciliğinin getireceği ekonomik yarar ile insan yaşamı arasındaki dengenin her zaman insan yaşamından yana olduğu belirtilerek altın madeni işletmeciliğine izin veren işlemlerin iptali istenmektedir.Bursa 3. İdare Mahkemesinde açılan bu dava ve yd talebi reddedilmiştir.


25.-8.3.2007. Bursa 3. İdare Mahkemesi 2006/2446 E. Sayılı yürütmenin durdurulmasına ilişkin.Dava Balıkesir İli Havran ilçesi Küçükdere Köyü sınırları dahilinde Karalar Mevkiinde Tüprag Metal Maden Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi adına 6.8.1992 tarihinde düzenlenen IR:3627 nolu maden işletme ruhsatının temdit edilmesine ilişkin sözkonusu ruhsatın Maden Kanunun 5. maddesi uyarınca Koza ALTIN İşletmeleri A.Ş. ‘NE devrine uygun görülmesine ilişkin 29/11/2005 günlü onayın Balıkesir Valiliği Tarım İl Müdürlüğü’nün 15/9/2006 günlü ,3266 sayılı işleminin ve sözkonusu açık ocak maden işletmesi için Büyükdere Belediye Başkanlığınca Koza Altın İşletmeleri A.Ş. adına düzenlenen 25/9/2006 günlü ve 2006/1 nolu gayrisıhhi müessese işyeri açma ve çalışma ruhsatının iptali istemiyle açılmıştır.
Havran Asliye Hukuk Mahkemesi aracılığı ile yaptırılan 30/10/2006 günlü bilirkişi raporunda altın madeni çıkarmak üzere ruhsatı alınan arazinin etrafında birçok zeytinlik alanın bulunduğu ve işletmenin faaliyete geçmesi durumunda meydana gelebilecek zeytin ağaçlarının gelişmelerinde olumsuz etki yapması kanaatine varılmıştır.
Mahkeme,’ 2577 sayılı Yasanın 27. maddesine göre dava konusu İR:3627 nolu maden işletme ruhsatı süresinin 10 yıl uzatılmasına ilişkin 6/3/2003 günlü işlemle,sözkonusu ruhsatın 3213 sayılı maden kanunu 5. md.si uyarınca Koza Altın işletmeleri A.Ş. ‘ne devrine ilşikin 29/11/2005 günlü onaya yönelik yürütmenin durdurulması hakkındaki isteğin reddine;açıkça hukuka aykırı olan ve uygulanması halinde telafisi güç zararlara sebebiyet verebilecek nitelikte bulunan Balıkesir Valiliği Tarım İl Müdürlüğünün 15/9/2006 günlü,3266 sayılı işlemi ile, Büyükdere Belediye Başkanlığınca düzenlenen 25/9/2006 günlü ve 2006/1 nolu 2. sınuf gayrisıhhi müessese işyeri açma ve çalışma ruhsatının ise İYUK’un 4001 sayılı Kanunla değişik 27. maddesi uyarınca teminat aranmaksızın yürütmenin durdurulmasına’ karar verdi.

26. Bursa 3. İdare Mahkemesi 2007/648 E. 2007/918 karar Sayılı yürütmenin durdurulmasına ve iptaline ilişkin
Balıkesir İli Havran ilçesi Küçükdere Köyü sınırları dahilinde Karalar Mevkiinde , Büyükdere Belediye Başkanlığınca Koza Altın işletmeleri A.Ş adına düzenlenen altın+gümüş açık ocak maden işletmesi faaliyet konulu gayrisıhhi müessese işyeri açma ve çalışma ruhsatının ;konuyla ilgili kesinleşmiş yargı kararlarına aykırı olduğu ,ruhsat konusu faaliyetin gerçekleştirilmesinde uygulanacak siyanür liçi yönteminin doğal çevre ve insan sağlığı yönünden giderilmesi mümkün olmayan riskleri taşıdığının bilirkişi raporları ile ortaya konulduğu,1993 tarihinde Çevre Bakanlığı’ca yörede altın işletmeciliği faaliyetine izin verilmediği,Balıkesir İl Müdürlüklerince de uygun görülmediği belirtilen gibi nedenlerle hukuka uygunluk bulunmadığı iddiasıyla iptali ve yürütmenin durdurulması istenilmiştir.
Konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Bursa 2. İdare Mahkemesi 2007/120 E. Sayılı dosya ile birlikte bağlantı bulunması nedeniyle dosya Bursa B.İ.M.’NE gönderilmiştir.
Bursa 2. İdare Mahkemesi ‘nin 2007/120 E. İle Bursa 3. İdare Mahkemesi’nin 2006/2446 E. SAYILI dosyaları bağlantı sebebiyle birleştirilmiştir.VE Bursa 2. İdare Mahkemesinde açılan 2007/120 E. SAYILI davanın çözümünde Bursa 3. İdare Mahkemesinin yetkili kılınmasına karar verilmiştir.

27. Bursa 2. İdare Mahkemesi 2007/646 E. Sayılı dosya yürütmenin durdurulmasına ilişkin.
Balıkesir ili Havran İlçesi ,Küçükdere Köyü,Karalar mevkiinde uygulanacak altın/gümüş maden çıkarma faaliyeti ile ilgili olarak 5/2/2007tarih ve 26 sayılı Valilik oluru ile verilen ‘Çevresel Etki Değerlendirmesi gerekli değildir.’işleminin iptali ile yürütmenin durdurulması istemlidir.
Burada yeralan yürütmenin durdurulması istemi davalı idare yani Balıkesir Valiliği’nin savunması alındıktan sonra incelenmesine karar verilmiş.

28.Bursa 3. İdare Mahkemesi 2007/501 E. ,2007/920 K. Sayılı Balıkesir İli Havran ilçesi Küçükdere Köyü Karalar Mevkiinde Koza Altın İşletmeleri A.Ş. uhdesinde bulunan İR:3627 nolu işletme ruhsatı sahasındaki maden çıkarma faaliyetinin ÇED Yönetmeliğinin geçici 3. maddesi kapsamında değerlendirilmesine ilişkin 30/6/2006 günlü ve 5007-31443 sayılı işlemin ;ÇED Yönetmeliğine göre gerekli izinler alınmadan altın madenciliği faaliyetine başlama izni verildiği,siyanür liçi yöntemiyle altın madeni işletmecilğinin Anayasal yaşama hakkı ve sağlıklı bir çevrede yaşama hakkına aykırı olduğu ,Balıkesir Orman Bölge Müdürlüğü,İl Turizm Müdürlüğü ve Tarım Müdürlüğü görüşlerine dayanılarak 1993 yılında Çevre Bakanlığının izin vermemesi ile önlenen siyanür liçi yöntemi ile altın madeni işletmeciliğinin dava konusu işlemlerle yeniden hayata geçirilmeye çalışıldığı,ÇED Yönetmeliğinin yürürlüğe girdiği tarihten sonra dava konusu maden alanı ile ilgili olarak Çevre Bakanlığınca çevre açısından uygun olmadığı kararı verildiğinden,anılan Yönetmelik kapsamında gerekli izinlerin alınmasının Anayasa hükümleri karşısında bir zorunluluk olduğu ,dava konusu işlemin Anayasaya aykırı olduğu iddiasıyla iptali istenilmiş.
Balıkesir İli Havran ilçesi Küçükdere Köyü Karalar Mevkiinde Koza Altın İşletmeleri A.Ş. uhdesinde bulunan İR:3627 nolu işletme ruhsatı sahasındaki maden çıkarma faaliyetinin ÇED Yönetmeliğinin geçici 3. maddesi kapsamında
değerlendirilmesine ilişkin 30/6/2006 günlü ve 5007-31443 sayılı işlem, Mahkememizin 11/5/2007 günlü,E:2006/2191, K:2007/631 sayılı kararı ile iptal edildiğinden ,aynı işlemin iptali istemine yönelik bu davada ayrıca bir karar verilmesine mahal bulunmamaktadır.

29. Bursa 3. İdare Mahkemesi 2006/2191 E..,2007/631 K. Sayılı Balıkesir İli Havran ilçesi Küçükdere Köyü Karalar Mevkiinde Koza Altın İşletmeleri A.Ş. uhdesinde bulunan İR:3627 nolu işletme ruhsatı sahasındaki maden çıkarma faaliyetinin ÇED Yönetmeliğinin geçici 3. maddesi kapsamında değerlendirilmesine ilişkin 30/6/2006 günlü ve 5007-31443 sayılı işlemin ;ÇED Yönetmeliğine göre gerekli izinler alınmadan altın madenciliği faaliyetine başlama izni verildiği,siyanür liçi yöntemiyle altın madeni işletmecilğinin Anayasal yaşama hakkı ve sağlıklı bir çevrede yaşama hakkına aykırı olduğu ,Balıkesir Orman Bölge Müdürlüğü,İl Turizm Müdürlüğü ve Tarım Müdürlüğü görüşlerine dayanılarak 1993 yılında Çevre Bakanlığının izin vermemesi ile önlenen siyanür liçi yöntemi ile altın madeni işletmeciliğinin dava konusu işlemlerle yeniden hayata geçirilmeye çalışıldığı, ÇED Yönetmeliğinin yürürlüğe girdiği tarihten sonra dava konusu maden alanı ile ilgili olarak Çevre Bakanlığınca çevre açısından uygun olmadığı kararı verildiğinden,anılan Yönetmelik kapsamında gerekli izinlerin alınmasının Anayasa hükümleri karşısında bir zorunluluk olduğu ,dava konusu işlemin Anayasaya aykırı olduğu iddiasıyla iptali istenilmiş.
Koza Altın İşletmeleri A.Ş. uhdesinde bulunan İR:3627 nolu maden işletme ruhsatı sahasındaki maden çıkarma faaliyetinin ÇED. Yönetmeliğinin geçici 3. md.si kapsamında değerlendirilmesine ilişkin dava konusu işlmede mevzuata uyarlık bulunmadığı sonucuna ulaşılarak dava konusu işlem iptal edilmiştir. Aynı esaslı dava yd ye karar verilmiştir.


30.Bursa 3.İdare Mahkemesi 2007/540 esasla görülen dava;
Davalı Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, davacı Birsel Lemke ve Murat Narin.
Maden arama ve işletme ruhsatlarının iptali ve yd istemiyle açılan davada; yd isteminin reddine karar verildi. Davalı idarenin iptale karşı itirazları yerinde görülmedi.

31.Bursa 3. İdare Mahkemesi 2007/208 esas ve 2007/808 karar sayısıyla görülen davada, davacı Birsel Lemke ve Murat Narin olmakla birlikte davalı Çevre ve orman Bakanlığı idi.
Maden çıkarma faaliyetinin ÇEd yönetmeliği geçici 3.maddesi
kapsamında değerlendirilmesine ilişkin 5007-31443 sayılı işlemin iptali istemiyle açılan davada dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

32.Onlar Bursa 3. İdare Mahkemesi 2006/2446 E. GSM yürütmenin durdurulması kabul.

33.Onlar Bursa 2. İdare Mahkemesi 2007/120 E. Ve bu dava ile Bursa 3. İ.M. 2006/2446 E. birleşti.

34.Senih İrfan Toprak Bursa 2. İdare Mahkemesi 2007/646 E. sayılı dosya için 1.500,00 YTL. Keşif ücreti ödendi.
Bursa 2. İdare Mahkemesi 2007/1133 esas ,2007/1535 karar sayılı dosya için 10/09/2007 tarihinde verilen karara göre yetki yönünden reddine ve Çanakkale İdare Mahkemesinin yetkili olduğuna karar verilmiş.

35.Koza A.Ş. Bursa 2. İdare Mahkemesi 2007/770 E. sayılı dosya aleyhine 30.04.2007 yürütmenin durdurulmasını istedi.

36.Deniz İlkay Akif paşa valiliği 1. İdare mahkemesi 2007/673,

37. Birsel 2 nolu Gsm 3. İdare Mahkemesi 2007/986 E.-Balıkesir

38. Danıştay 8. daire 2007/2388 E.,2007/3936 K. Sayılı 02 sayılı gsm açma ruhsatının iptali istemiyle açılan davada Danıştay 3. idare mahkemesinin 2005/871 E.,2006/1608 kararının bozulmasına karar vermiş.

39.Bursa 1. idare mahkemesi 2007/891E. yürütmenin durdurulması istemi var.

40.Bursa 2. idare mahkemesi 2007/751 esas sayılı dosyada vekilleri Av. Ahmet Özkoca ve Av. Özlem Yazgan tarafından katılma talebinde bulunulmuş.

41Balıkesir 2. idare mahkemesi 2007/601E. sayılı dava dilekçesine Balıkesir Valiliği cevap vermiş.
42.Danıştay 8. daire 2007/2385 E.,2007/3933 K. Sayılı 02 nolu gsm açma ruhsatının iptali için açılan davada Danıştay 3. idare mahkemesinin 2005/863E.,2006/1607 kararının bozulmasına karar vermiş.

43.Bursa 2. idare Mahkemesi 2007/1508 esas ve 2007/1532 karar sayılı kararında (Davacı Deniz İlkay Ahipaşaoğlu) davanın yetki yönünden reddine ve dosyanın yetkili Balıkesir İdare Mahkemesine gönderilmesine 10/9/2007 tarihinde karar verilmiş.

44.5.12.2005 izmirli çevrecilerin enerji ve tabi kaynaklar bakanlığının 20.4.1999 günlü altın izni iptali davasında İzmir 4. idare mahkemesinin 3.12.2004 gün ve 2003/380 iptal kararı danıştay 8. D.since 2005/1480 esas ile bilirkişilerden profesör doktor şevki filiz kamuoyuna bilimsel görüşlerini belli bir adam olduğundan bilirkişi raporu esas alınamaz hüküm bozulmalıdır kararı verdiler.

45.Velhasıl T.C ‘ de ihlal süreklidir… Hiç ama hiç hukuka uymak çekinmek saymak saygılı olmak becerilememekte yalnız kalınmakta daha fazla hukuksal harekete ihtiyaç vardır.


Öte yandan; böyle yazışmalar olaylar da olmaktadır…..

1.

Av.Senih ÖZAY
Av.Murat Fatih ÜLKÜ
Av.Eren ILHAN GÜNEY
Av.Cem NEMUTLU
1407sk. NO:2/5 Alsancak İzmir Tel:4210094-95-96 Faks:4210115
avsenih@hotmail.com-erenguney@hotmail.com- cnemutlu@hotmail.com_ mfulku@hotmail.com

Sayın Enerji Bakanı,

Dün Yeni şafak Gazetesinde yaptığınız açıklamanın gerçeği göstermediği, basın yolu ile seçim öncesi ve biraz da halkı heyecanlandırarak arkaya dolanarak garip bir eyleminize, söyleminize rastladık.

6500 ton altınımız yeraltında yatıyor ‘’ demek ve de ilaveten ‘’ 500 tonunun çıkarıldığını ‘’ da havalara girerek aktarmanız çok tehlikeli hatta suç çizgisinde bir açıklama olmuştur.

Beni tanırmısınız bilmem.. 15 yılı aşkındır Bergamalıların Havranlıların Sivrihisarlıların, Eşmelilerin siyanürlü altına karşı avukatlıklarını yapıp durmaktayım.

Alman ajanı bu avukat, bizim altınlarımızı çıkartırmıyor diye yırtınıp duranlara rağmen avukatlığı, yorulmama, şekere vs hastalıklarıma rağmen sürdürmekteyim…

SİZİ BAKIN NASIL ÇÜRÜTÜYORUM……

Bir kere bu 6500 ton altın var lafı bir palavradır. İlkin bir profesör şimdi müteveffa olan hoca kafadan öngörmüştür.

Öte yandan ekte Genel Müdürünüzden tutun sizden yana, şirketlerden yana bilimcilere kadar, yani sizin cephe rezervleri ekte belirtmektedirler… Diyorlar ki ‘’ ÇIKARILAN Bergama 24 ton altın ve geride kalanlar da Gümüşhanede 12 ton var çıkarılacak ve Artvinde 30 ton ve Havranda 7.5 ton ve Sivrihisarda 6 ton ve Efemçukurunda 20 ton Uşak Eşmede 98 ton ki toplam kaç eder 197.5 ton var demektir.
Şimdi ne oluyor 500 ton altın çıkarılmış denmesine olmasına imkan yok.. Koza firması açıklamıyor ama Gümrük ve Maliye Bakanlığı dilekçelerimize gizli diye cevap vermiyor ama görüldüğü gibi 24 ton haydi diyelim 2 katı…

500 ton altın çıktı lafının ne kadar doğru olmadığı anlaşılır..,

Öte yandan da 6500 ton lafının ise tamamen doğru olmadığı hemen anlaşılır. Çünkü Çed raporları elde mevcut… Görüldüğü üzere 200 ton altın çıkarılmak isteniyor, umud ediliyor hayal ediliyor ki 6500 ton bölü 200: bu kadar da uçmak olmamalıdır.

Zaten ülkelere faydası da olmuyor ki.. olsa olsa ÇUŞ ‘ lara belki…
Gelelim Bergamaya……………….

Kıbrıstaki altın madeni için uluslar arası rehabilitasyon kongresinde 4 gün kaldık, geldik…. Sayın Bakan…

Bergamayı Lefke ile eşit görüyorum yani… Siz Lefkedeki terkedilmiş altın madenini biliyormusunuz? gördünüz mü ? duydunuz mu ?

‘’Ula hukuka mahkeme ilamlarına rağmen altınlı toprağı bitirdiniz …….’’
‘’Ordan buradan altınlı toprak getirmeceye geçit yok artık yeter be ….’’

‘’Bari rehabilitasyona geçek…. Ölenler olacak, her yer bok ‘’

BM ve AB ve Dünyada iyi sivil hareketler var; uluslarası efendi, insani, adam gibi örgütler ve bilimciler gelin buraya bakın buraya …. rehabilitasyonu tartışalım…

Demeler başaldı Bergama’da bunu biliyormusunuz ?

Hem de acil…….

Bildiğiniz gibi Sefa Taşkın ve arkadaşları dosyası ile Ali Öçkan ve arkadaşları dosyası birleşmiş olarak önünüzdedir ve bu dosya Türkiye’de siyanürlü altın işletmeciliğine karşı Bergama’da yer seçimi yönünden karşı çıkış, sivil itaatsizlik ile dolu hukuk yolunda bilim insanlarının raporlarıyla T.C. İdare Mahkemelerinin ve Yüksek Danıştay’ın kararlarıyla engel ortaya çıkarılmasına rağmen;
Hükümet ve şirketler koalisyonunca;

Mahkeme kararları uygulanmayıp Bakanlar Kurulundan gizli kararnameler dahi çıkartılıp arkaya dolanma ile madenin işletmeye açılabilmesi gözlenince A.İ.H.S.nin 2.,6.8,13. mad. İhlali gerekçesiyle A.İ.H.M.’ NE BAŞVURUP İHLAL KARARI almışsak da bir türlü uygulatamamışızdır.

3000 Euro köylü başına almışlarsa da bunu bakanlardan rucu edilmesi tarafımızdan talep edilmiş ve mahkemeye taşınmıştır.

Sayın Bakan .
Bu hukuksuzluğu artık durdurun… Yüce Divanlarda yargılamaların önüne geçilmiş olur.

Fakat size son söz olarak bir şey söyleyeyim.. Hukuksuzluğu savunan, savunmuş, sürdürmüş olan bir tek siz, sizin hukumetiniz değil sizden evvelki hukumetler de hepsi, hepsi istisnasız hepşi de hukuksuzdu..Arkaya dolanmacı idi..

Çok uluslu şirketlerle yan yanaydı.. Hatta merhum Ecevit bile 6500 tonu duyunca koltuğundan fırlayıp hemen çıkaralım demişti….

Ama olsun siz veya tüm hukumetler.. yıkılmanız tüm müvekkillerimce beklenmektedir.

Bergamalı, Uşaklı tüm köylülerin avukatı

Senih Özay


2. Av.Senih ÖZAY-Av.Murat Fatih ÜLKÜ- Av.Eren İLHAN GÜNEY – Av.Cem NEMUTLU-
1407 Sk. No:2 K:3 D:5 Alsancak İZMİR TÜRKİYE
Tel:+90.232.4210092-94-95-96 (Pbx) Faks:+90.232.4210115
senihozay@hotmail.com; avsenih@gmail.com



DANIŞTAY 6. DAİRESİ BAŞKANLIĞI’NA
ANKARA

DOSYA NO:2005/4294

ÖZÜ:Yaşlılığım, kalbim, şekerim nedeniyle Ankara’ya duruşmaya gelemeyeceğim için mazeretimin kabülünü dilerken, duruşmaya gelse idim, heyetinize aktaracakalarımı aşağıda sunuyorum;


0- Ne süre krizi ne husumet sorunu yoktur. Esprimiz bile vardır.

1-Bergana Altın madeni hikayesini , bilim insanlarının yarılması hikayesini ,medyanın zaman zaman bizden kaçış hikayesini, köylülerin sivil itaatsizlik sürecini ve YARGI ORGANININ İNSANIN VE DOĞANIN VE ANAYASAL YAŞAMA HAKKININ, ANAYASAL SAĞLIKLI ÇEVRE HAKKININ YANINDA YER ALARAK, TARİHİ BİR GÖREV YAPTIĞINI,YUNANİSTAN DANIŞTAYININ ETKİLENEREK KARAR ÜRETTİĞİNİ, AİHM.’NİN ,DANIŞTAY KARARINI AŞAMADIĞINI HATIRLAYINIZ, HATIRLATIRIM.

2-Bakanlık ile Altın firmaları arkadaşlığının her işlemine karşı yürütmenin durdurulması ve iptal kararı aldığımızı ,kararlara uyuyormuş gibi yapıldığını ve PROFESÖR DOKTOR ÜLKÜ AZRAK’IN deyimiyle hep arkaya dolanılıp faaliyeti kotaran işlemler yaratıldığını da tekrar hatırlayınız.

3-Beğenmediğimiz Anayasadan başlayarak hakların genişlemesi beklenirken HUKUKSAL DARALMANIN BECERİLDİĞİNİ VE ÇEVRE HUKUKUNA HAS ÇED YÖNETMELİKLERİNİN GEÇİCİ HÜKÜMLERLE SEYRETTİĞİNİ PROFESÖR DOKTOR NÜKHET TURGUT’UN BİLİMSEL MAKALELERİNİ SUNARAK, UZATMADAN GEÇİYORUM.

4-Bergamada siyanür yöntemiyle altın eldesi için yer seçimi yönünden ÇED Raporu için yargı kararı elde edilince BAKANLAR KURULU gizli kararı alındığı, onun dahi iptali sağlanınca işte dava konusu yönetmeliklere dayanILdığını görüyoruz; ‘’ yeni bir çed yönetmeliği istiyor ‘’ ‘’ Kim ? ‘’ ‘’ Danıştay ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ‘’ diye Profesörlerden mütalaa alınarak yol ve yön ararlarken akıl verilerek çevresel durum değerlendirme diye bir kavram hukukumuza, yönetmeliklere takılmış gözüküyor ve mesela dava konusu Çevresel Etki Değerlendirme yönetmeliğinin geçici 3. maddesi ‘daha önce onaylanmış izin vs varsa bu yönetmelik hükümlerini uygulamayacağım’diyen müktesepçi hüküm gelmekle, zarar da verilse onun özel hakkı var denmek adına hukuku, çevre hukukunu, yaşama hakkını daraltmış olmuştur.
Hatta bunun sonuçları Uşak, Eskişehir, Artvin, Havran, Erzincan, Kazdağları gibi dosyalarla sürüp gitmektedir.Kadınların göğüsleri alına alına, kanser ola ola…

5-Maden Yasasının ve Çevre yasasının ANAYASA MAHKEMESİ ÖNÜNE götürüldüğünü birinin 2004/ 70 esas diğerinin 2005/ 16 esas olduğunu, 4 yıldır görüşülemediğini, karara bağlanamadığını, aktarmalıyım. Öyle enteresan ki, T.C enerji bakanlığı arama izini verecek, izni alan adam, kadın, şirket rezervin 0/0 ’10 nunu çıkarıncaya kadar çed süreci yok…. Daha fazla isterse o zaman çed süreci var… Son günlerde enerji ve çevre bakanlarının beyanlarını okuyunuz….
Ekte de Anayasa mahkemesine müdahil olma, konu hakkında mahkemeye açıklama yapma talepli başvurularımızı incelemenize sunuyorum.


6-Geçici 6. maddede yine paralel biçimde ‘’ güya daha önce Çed süreciyle başarıyla tamamlamış ,minicik bir eksiği kalmış, o minicik eksiği Danıştay, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi bulmuş, işte o minicik eksiği Durum Değerlendirme Raporu adı altında tamamlasın’’ hükmünü getirmiş gözükmektedir.

Profesör Doktor Nükhet Turgut’un da belirttiği gibi etkili bir planlama yapmadan ciddi bir Çed sistemi olmadan çevreyi ve insanı ön planda tutmadan mevzuatı daraltmak hukuku bağlamak demektir.

Burada ÇED DURUM BELGESİ dediğimiz belgeyi yaratırken devletin uzmanları bakınız ekte neler diyebilmişler?
Çevre Mühendisi Aylin Arat …
Ormancı şahin Şener
DSİ sait tahmisçioğlu
Sağlıkçı Mustafa Çolakoğlu
Bu muhalefetlere rağmen bakan bey kardeşimiz 13-14 gün içinde 15 yıllık hukukumuzu çiğneyebilip izni verebilmiş.


7.Bakanlık savunmasına bakınız; Çed meğer ÇED işlemlerini tamamlamadan faaliyete geçmiş bir dosya imiş ki böyle olunca tamirat hukuku imiş… halbuki çed işlemi tamamlanmadan değil tamamlandığı halde bilimciler, mahkemelerce iptal edilmiş bir Çed işlemi olduğunu anlayamıyorlar mı yoksa atlatma hukuku mu deneniyor anlayabilmiş değiliz.

Öte yandan bakanlık diyor ki biz ‘’ mevzuat uyarınca yer seçimi olan projeler hakkında bu yönetmelik 6. maddeyi uygularız. ‘’ Allah aşkına çed tedaviden daha önlemek için ve de çevre üzerinde olumsuz etkiler yapabilecek faaliyetleri gerçekleştirmeden önce gereken önlemleri almak değimlidir?. Hatta dahası var yapma bu faaliyeti, planlama bile yapma , mümkün değil burada demek için değilmidir? Nasıl yer seçimi olan projede çed uygulamak … Önce çed yapacaksın tüm bilim disiplinleri ile…. Sonra yer seçim uygunsa uygun denecek…

8.Bakanlık ÇED raporuna karşılık çed durum belgesinin hafif yüzeysel arkaya dolanmacı şirket kurtarıcı aldatıcı halka doğaya düşmen bir kavram olduğunu nasıl anlamaz analayamıyoruz… Ekte bürokratların görüşlerini okusanız hemen anlarsınız zaten…

Zaten yer seçimi yanlış diyen olmaz burada diyen bilim insanına da bu memlekette rastlanmamış olduğunu n da altını çizerim.

9.İşte deneme üretimi sırasında Uşak Eşme altın madeni yanında 1800 köylü zehirlenip hastaneyi boylamadı mı ?

10. Havrandan bitmiş bergamaya altınlı toprak getirmiyorlar mı ? getiriyorlar. Dava açtık ve Bursa İdare mahkememsinden davayı kazanmadık mı ? kapatırtmadık mı? Ama gene açtılar Nasıl ? Guya 25 hektarı aşan bir ocaktan izinsiz her yere toprak taşınırmış diyen yönetmelik hükmü varmış…

İyi ki Danıştay bile Metrekareye göre zarar vericilik olur- olmaz diye bir şey olur m u diye o yönetmelik hükmünü iptal etmişti…

Ama sonra ne oldu ? 2. Yürütmeyi durdurma kararını aldık ve valilik kapatma kararı aldı.
İŞTE BU KAPTMA KARARINI BURSADAKİ ÖBÜR İDARE MAHKEMESİ DURDURDU VE MUZAFFER EDAYLA ŞİMDİ TOPRAK GELMEYE TEKRAR BAŞLADI…

ŞMDİ DE BALIKESİR DE ÇANAKKALEDE İDARE MAHKEMESİ AÇILDI DİYE DOSYALAR PAZARA ,MEZARA KALIYOR….

BUNLAR REVA MI ?

11.Bergamada hukuka rağmen rağmen altınlı toprak bitmedi mi? Bitti.. kapandı mı Maden hayır.. Rehabilitasyona kalkıyorlar mı hayır.. Çünkü çok pahalı çok…
Ne yapıyorlar?… Gümüşhaneden Havrandan altınlı toprak getiriyorlar ve de kaz dağlarından da getirirlerse şaşmayız. Çünkü geçen hafta Bergama siyanürlü altın işletmesi kapasitesini 3 katına çıkarma halk toplantısı yaptılar. Gittik. Muhalefet koyduk.. izin verecekler ve dava açacağız. Bize- insanımıza- doğamıza- hukukumuza yazık değil mi ?

Sonuç : Dosyaya yeteri kadar bilgi ve belge girmiş olmakla AİHS 2 ve 6 ve 8 ve 13. maddeleri VE Anayasamızızn 17 ve 56 maddeleri ve Çevre yasasaına aykırı olan dava konusu yönetmeliğin 6. ve 3. maddelerinin iptaline karar verilmesini istemimiz doğrultusunda karar verilmesini talep ederiz.

Senih ÖZAY Avukat

3. Av.Senih ÖZAY 0.542.3298478
Av.Murat Fatih ÜLKÜ
Av.Eren ILHAN GÜNEY
Av.Cem NEMUTLU
1407sk. NO:2/5 Alsancak İzmir Tel:4210094-95-96 Faks:4210115
avsenih@hotmail.com-erenguney@hotmail.com- cnemutlu@hotmail.com_





Avrupa Parlamentosu
BAKANLAR KOMİTESİNE
Konseye
Komisyona
Genel Sekretere


COUR EUROPEENNE
DES
DROITS DE L’ HOMME

CONSEIL DE L’ EUROPE /STRASBOURG

Deuxıeme sectıon

Applicatıon no : 46117/99

Sefa Taşkın dosyasının ardından ;


Applicatıon no : 46771/99

Ali Öçkan vd TÜRKİYE

dosyası ile ilgili kesinleşen bu dosyadan da T.C Hukumetince uygulanmayış karşısında ;

BAKANLAR KOMİTESİNİN ÖNÜNE BU DOSYANIN DA GÖTÜRÜLEREK, Bruksel zirvesinde AP 15.12.2004 tarihli karar da değerlendirilerek, BİRLEŞTİRİLEREK T.C DEVLETİNİN MAHKEME KARARINA UYMASI, MEVZUAT VE UYGULAMA DEĞİŞİKLİKLERİNE GİTMESİ VE Sözleşmenin 46. maddesine göre incelemeler yapması tavsiye karnesi hazırlaması tepki ve yaptırım belirlemesi için başvurmak durumunda kalmaktayızdır.

BU VESİLE İLE ;

Yıllardır süren siyanürlü Bergama/Türkiye/Dünya dosyamızı toparlamak istiyorum;

Bergama Ovacıktaki madeninde altınlı toprak kalmayışı ve fakat Gümüşhaneden, Havrandan ve Dikiliden toprak getirip işletmeye devam etme yolunda altın firması ile idarenin ittifakı ortaya çıkınca herkesin sıtkısı sıyrılmış ve isyan edesi gelmiştir.

Üstelik Havrandan toprak taşımaya karşı da Bursa İdare mahkemesinden yürütmeyi durdurma kararı aldık, hatta Bölge idare mahkemesi de onların itirazlarını reddetti.

Ama bu ilamı da 30 gün içinde uygulamadılar. Savcılığa şikayet yaptık.

Arkadan yine arkaya dolanma çıktı geldi…Valilik bu sefer ‘’ 25 hektar altındaki bir maden arazisi söz konusu olduğundan 1. sınıf gayrısıhhi müessese değil ve izin gereksiz ‘’ denilerek maden açılmış ve danslar eşliğinde faaliyet başlatılmıştır.
HALBUKİ DANIŞTAY GENEL KURULU 9.11.2006 GÜNÜ ‘’ BÜYÜKLÜK ESASINA GÖRE YAPILAN SINIFLANDIRMA’ NIN HUKUKA AYKIRI OLDUĞU, VE İLERİDE TELAFİSİ GÜÇ ZARARLAR DOĞURABİLECEĞİ SONUCUNA ULAŞILMAKTADIR.’’ DENİLEREK YÜRÜTMENİN DURDURULMASI KARARI VERMİŞ OLMASINA RAĞMEN VALİ BEY BUNU DA ISKALAMIŞTIR. 2. KEZ Yargıtay baş savcılığına şikayet yaptık

Tabii ki artık uzun elyaflı pamuğu, sanayi, domatesinin yüzde kırkını karşılayış, zeytinler ve en kaliteli granit, altına feda edilemeyecek SU olgusu, hukuka arkaya dolanmaya son meselesi artık gündeme gelmiştir. İnşallah gündem geri kaçmaz..
Bu sefer odalar, barolar, dernekler kadınlar çocuklar hukuken ayağa kalkarlar…..

Heyecanımızı belirtmek için bu bilgi notunu da sunmak istedim.

1. Altın iri taneli iken Elekle ihtiyar şapkalı amcalar... Su kenarlarında... (ABD FİLMLERİ)
2. İsveçliler siyanürle altın çıkarmayı buldular... (ANSİKLOPEDİ SAYFASI)
3. Güney Afrika’da yoğunluklu iş götürülürken zengin olanlar zengin olurken Güney Afrika ırk, rejim sıkıntısı ve orada çok yerin kilometrelerce altına girmek gereği ve pahalılık nedeniyle T.C göze kestirilmiş idi.
4. Her yerde altın var.. ancak hukuk, çevre hakkı kuvvetli olunca faaliyet yok...( Paris yakınlarında 1 küçük, İspanyada 1 küçük, 1 İsveçte bir küçük altın madeni varlığı hem eski ve hem laboratuvar boyutludur.)
5. Ankaraya geldiler kravatlılardan çok izin aldılar.. (Bakan Faralyalı konuşabilir. O verdi..)
6. Bunlar Eurogold idi, Tüprag idi, Cominco idi, Dardanel, Anglo tur idi...
7. Tabii önce Bergama ve Sivrihisar halkı sevindi.. Zengin olacağız ve çocuklarımıza iş çıkacak diye.. (Burasını eski belediye başkanı Sefa Taşkın anlatabilir.)
8. Önce mücadele Havran Küçükdere’de başladı... (Orasını Birsel Lemke iyi bilir..)
Ve zamanın Çevre Bakanı Doğancan Akyürek korkunç bu mücadeleye teslim oldu ve Tüprag’ın iznini reddetti... Ona o ara etki peşinde koşan milletvekili halen emekli Av. Melih Pabuççuoğlu idi.
9.Bergama bundan etkilendi ve hukuksal gürültü başladı...
10.Prof.Orhan Uslu ve arkadaşlarının ilk ÇED raporu ortaya çıktı...ele geçti…
11.Davalar açılmaya başlandı.
12 İlk tesbit davası açıldı. 1 yıl boyunca yöre flora ve faunası izlemeye alındı. Bilirkişilerce.. ( Prof Dr. Ümit Erdem konuşabilir.)
Haricen halk sağlığı Prof Dr. Fethi Doğan halkı aydınlattı.
Haricen Yer altı suları Profesörü Şevki Filiz halkı aydınlattı.
Haricen Kimya Profesörü Emür Henden halkı aydınlattı...
(burada saplama ile daha sonra Uşak, Eşmede de şantiye kuran yabancı altın firması için köy kahvesinde sohbet yapan bir Uşaklı avukat ve bir gazeteci, ve Kimya Doçenti Hüseyin Yıldıran, gözaltına alındılar ve 1,5 yıl hapse çarptırıldılar. Ve zor zahmet Yargıtayda aklandılar. O Doçentimiz konuşturulabilinir )
13. Alman vakıflarının hiçbiri ile ilişki kurulmamıştır. Sadece FIAN isimli bir dernekle ve başkanı Petra Sauerland ile Türk Dr.eşi Mesut ile beraber tanışılmıştır. Avukat Senih Özay İzmir Güzelbahçe’de mangal ve rakı ikram ederken bu konuda bilgi vermiş ve katkı istemiştir. Casusluk bu kadarcıktır.
14.Firma da Bergama Asliye Hukuk mahkemesinde tesbit davası açtı ve zarar olabilir ama tedbir de alınabilir diyen bir rapor aaldılar. ( Ot gibi küçük bitkilerin Doçenti olan Dr. Oktay Çelen rapşoru yazdıydı.. Konuşulabilinilir.)
15.Bergama’da Çamköy civarında siyanürle altın elde edilmesi için çevre bakanlığınca verilen ÇED izni aleyhine İzmir 1. İdare Mahkemesinde dava açtığımızı biliyor musunuz?

16.İzmir 1. İdare Mahkemesinin ODTÜ’lü ziraat, çevre ve maden hocalarına bilirkişi incelemesi yaptırttığını, bu raporun deprem riski, yer altı sularının belirsizliği, halkın istemeyişi gibi olumsuzluklara rağmen yine de EUROGOLD firmasının çevreci imajını bozdurtmayacağı, İzmir Valiliği’nde kurulan izleme ve denetleme kurulunun denetleme yapacağı, yabancı sermayenin ürkütülmemesi gerektiği psikolojik noktalarından hareketle izin verilmesi gerektiği yollu mütalaanın ardında mahkemenin Esin Tan isimli bayan yargıç üye marifetiyle, iki erkek yargıç üyenin kararıyla yer seçimi yönünden iznin geçerli olduğuna karar vermişlerdir.

17.Danıştay’ın 6. dairesi mahkeme hükmünü söz konusu işletmenin faaliyetinin anayasanın 17. maddesindeki yaşama hakkının, 56. maddesindeki sağlıklı bir çevrede yaşama hakkının ihlalini, yöntemin kamu yararına olmadığını, insana zarar verdiğini gerekçelendirerek hükmü bozmuştur.

18.Yerel mahkemede ilama uyularak hüküm kesinleşmiştir.

Ve Av.Senih ÖZAY Anayasa madde 138 /4 ve TCK 146. Maddeye göre mahkeme ilamlarına direnişe İdam cezası gereğini ancak idama karşı olduklarını şaşkın olduklarını söyler durur. (Gazeteler )

19. Bu süreçte Uludağda Sivil itaatsizlik kollokyumu olur. Oktay Konyar ve Senih Özay katılırlar ve çok şey öğrenirler... Hukuka uygun kanunlara aykırı ya da kanunların sınırındaki eylemlere sivil itaatsizlik denilir.... Oktay Konyar ve Bergama köylüleri bu konuda ustalaşmışlardır. (Oktay Konyar dinlenebilinir. Ve de o hocalardan sivil itaatsizlik kitabının yazarı Prof Dr. Hayrettin Ökçesiz konuşabilir. )

20.Mahkeme kararının uygulanması beklenirken Firmaya ‚’ gitme kal Türkiye’de çok şey değişir, kervan yolda düzülür, basın senin yanına gelebilir, avukatları kalp, şeker hastası olabilir v.s ‘’ der bir büyük.. Ve onlar gitmez kalırlar.

21. HALBUKİ ARTIK YÖREDE O KOORDİNATLARDA ALTIN MADENİ İÇİN YER SEÇİMİ UYGUN DEĞİLDİR.

22.Böyle bir durumda bir hukuk devletinde anayasanın 138.maddesi, 2577 sayılı yasa madde 28 gereği mahkeme kararına uyularak firmanın o ana kadar yaptığı 3 milyon dolarlık masraf tartışılarak, rehabilitasyon giderlerinin takas imkanı tartışılarak konu kapanacakken;

23.Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, Başbakan Bülent Ecevit’e yazı yazarak TÜBİTAK’a görev veriniz ve inceleme yapsınlar hele, Danıştayın endişeleri aşılmış mı der.. Bunu ilkin Yazar Mustafa Balbay ele geçirir ve yayınlar.(Keşke o konuşsa.)

24.Tübitak’ın 10 öğretim üyesi yörede yarım gün dolaşarak, çuvalla evraklar alarak, kısmen Amerika seyahati yaparak, ‘’yabancı sermaye ürkütülmemelidir, zaten “bir hava ölçüm cihazı, bir siyanür ölçüm cihazı devreye sokulmuştur, bir set yapılmıştır” diyerek olumlu mütalaa vermişler. Bunun üzerine Bülent Ecevit’in başkanlığında Müsteşar yardımcısı Füsun Köroğlu imzasıyla bir genelge yayınlanmış, diğer bakanlıkların izinler vermesi bildirilmiştir. Aleyhine açtığımız davada İzmir İdare mahkemesi hukukun arkasında dolanılamayacağını, yöre halkını 20 ile 50 yıl endişe içinde yaşatmaya kimsenin hakkı olmadığını gerekçelendirerek esaslı bir iptal kararı vermiştir

25.Bu iptal kararı üzerine Danıştay’ın 6. dairesi adli tatil yüzünden nöbetçi mahkemede başbakanlığın icrai bir bakanlık olmadığını, koordinatör bakanlık olduğunu gerekçelendirerek yürütmeyi durdurma kararını kaldırabilmiştir..

26.İşte bunun üzerine işletme garip bir şekilde altın işletme faaliyete başlamıştır.

27. Başbakanlığın talimatını gören Sağlık Bakanlığı 1 yıllık deneme üretimi izni verir. Aleyhine İzmir İdare Mahkemesi insana ve doğaya yakın duran hoş bir yürütmeyi durdurma kararı verir. Hatta itiraz üzerine Bölge İdare Mahkemesi de itirazı reddeder.

28.Başbakanlığın iznini gören Orman Bakanlığı Orman tahsis izinini verir. Aleyhine İzmir İdare Mahkemesi hoş bir yürütmeyi durudurma kararı verir. Hatta itiraz üzerine Bölge İdare Mahkemesi de itirazı reddeder.

29. Başbakanlığın iznini gören Çevre Bakanlığı benim işim varlığım, gereğim yok ben yokum der. (Aleyhine açtığımız dava İzmir İdare Mahkemesi ortada işlem yok ki diyerek bizi geri çevirir. Danıştaya götürürüz. Danıştay da 4 yıl kadar düşündükten sonra bu kararı onayladı.)

30.Bu 4 işlem aleyhine de dava açılır, kazanılır.

31.Bu arada Gümüşhane Mescitli altın şantiyesi
Artvin kafkasör
Gaziemir Efemçukuru
Adana Saimbeyli
Tunceli
Karşıyaka Arapdağı
Uşak Eşme
Salihli Sardes (Belediye Başkanı Zafer Keskiner konuşabilir.)

Yörelerde paneller ve tartışmalar yapabildi. Ora Şantiyeleri ve hukuk ve halkın muhalefeti sözkonusudur...


32.Türkiyede mahkeme kararlarına direniş geleneğini bilen Köylülerin Avukatı 651 Müvekkilinden 69 ‚ unu harç kaygısı ile ayırarak dönemin başbakanı Mesut Yılmaz ve İmren Aykut ve Cumhur Ersümer ve Yaşar Topçu ve Erol çakır ve Halil İbrahim Özsoy hakkında birer milyar liralık tazminat davasını Ankara 5. Asliye Hukuk hakimliğinde (1998/13 E 1999/749 K) açmışsa da davası reddolunca Yargıtay 4. HD’ ne başvurmuştur. Yüksek mahkeme önce (2001/3884E – 2001/8478 K ) o süreçte İmren Aykutun hukuka sarıldığı saptaması ile onu tazminat sorumluluğundan sıyırarak diğerlerinin mahkum edileceğini karar bağlamıştır. Daha sonra Tashihi karar aşamasında da (2002/828 E _ 2002/3144 K ) Erol Çakırın Vali olarak mahkeme kararını uygulanması için çalıştığının saptanması ile onu da sorumluluktan çıkarmıştır. Böylece diğer davalıların tazminat sorumluluğu tamamlanmış ve icra dairesi aracılığı ile başbakan ve bakanların kişisel ceplerinden tahsilat yapılabilmiştir.( Adliyenin resmi verilebilinir.)

33.T.C.iç hukukunda mahkeme kararı uygulatılamayınca AİHM’ne dava taşınmış ve burada AİHS ve 8. maddelerin ihlali kararı elde edilmiştir. Ve de bi ton para…

34. Bir hukuk devletinde artık direnilmeyip, hukuka uyulup çözüm beklenirken yine üçüncü bir arkaya dolanma gözlenmiştir.

35. 09.08.2004’te NEWMONT firması Çevre Bakanlığına yeni izin başvurusu yapar. Bakanlık 11.08.2004’te format verelim size der. 16.08.2004’te bakanlık 15 nüsha format verir. 26.08.2004’te Ankara’da devletin ilgili değişik uzmanları toplanır. FRG-SRK şirketinin hazırladığı bu ek rapor çevre mühendisleri birimi tarafından atıklar yönünden, ağaçlandırma birimi tarafından önceki rapor değerlendirilmedi diyerek, devlet su işleri tarafından 12 kuyu açılmadı diyerek, sağlık bakanlığı tarafından uzaklık gösterilmedi diyerek, teknik rapor hazırlanmadı diyerek, doğa koruma müdürlüğü tarafından sonra rapor vereceğiz diyerek, orman bakanlığı tarafından yer altı suyu belirsizdir, tarım raporu yoktur, 9Eylül Üniversitesinden rapor istenmelidir diyerek, meteoroloji eksiklikler bulduğunu söylemesine rağmen 27.08.2004 günü bütün bu şerhlere rağmen hukukta yeri olmayan ÇED durum belgesi adı altında bir izin verilmiştir.

36. İşte bu izin aleyhine İzmir 1. İdare mahkemesine dava açılmış, ne hikmetse o bilirkişi incelemesine karar verdiği, ücretini dahi yatırttığı halde bilirkişi incelemesine geçilmemiştir. Anlaşılmaz bağlantılarla 3. İdare mahkemesinde 2005/794 esasla dosyamız oluşmuştur. Bu dosyadan bilirkişi incelemesine daha yeni geçilebilmiştir. Bizim bu bilirkişi için ‘’ İstanbul’da hem de üçünün çevre bilimi öğretim üyesi olması gereksizdir ‘’ yolundaki itirazlarımız ciddiye alınmamış ve Prof. Dr. Orhan Yenigün, Prof. Dr. Miray Bekbölet, Doç. Dr. Ayşen Erdinçer’den kurulu heyete görev verilmiştir. Biz bu heyette 3 tane çevre hocasının bulunmasının lüzumsuz olduğunu, insana dönük bir halk sağlığı öğretim üyesinin gerekli olduğu, zehirlenen doğa toprak yönünden bir toprak hocasının gerekli olduğu yönünde yaptığımız tüm itirazlarımız reddedilmiştir.

37. Öte yandan bu iznin ardından ABD büyükelçisinin baskısının da reddedilmediği biçimiyle imar planı izni verilmişse de bunun hakkında da mahkemece iptal kararı verilmişti. Ve elimizde bizim bu 2 iznimiz yani çed izini ve imar izni var denilerek gayrı sıhhi müessese izni alınmış bu izin aleyhine de iptal kararı alındığı için en son, çok taze, 10 numaralı enteresan bir maden yönetmeliği çıktı, o yönetmelik çed izni bile aramıyor diyor denilerek izin verilmişse de b un un dahi aleyhine belki 72. dava olarak İzmir 1. İdare mahkemesinde 2006/1442 esas sayılı davayı açmışızdır. Ve fakat mahkeme bu davayı tartışmayıp çed iznine bakan, İstanbul’dan bilirkişi raporu beklenen davaya bağlamıştır.

38. Yine yanı başında orman izinleri iptal edildiği için yeni bir izin daha verdikleri ortaya çıkmış. Bu orman izinleri aleyhine de İzmir 3. İdare mahkemesinde 2000/ 1862 esasta açılan dava hala sürmektedir.

Yani 72 yargıç olmaz dediii
72 kere idareler ve firma ittifakı arkaya dolandı…
Artık belki belediye başkanları da gazeteciler de yanımıza gelirler de kazanırız belki..

39.İşte bu muhteşem karardan sonra Firmalar ve devlet bürokrasisi çılgına döndü...
Milliyet gazetesinde Bay Bila’ nın garip altın ve Gümüşhane yazıları (Doğan Holding patronu Gümüşhanelidir. İkisinden biri konuşabilseler.)

Milletvekili Erol beylerin siyanürlü suda yüzüşü, ( Suda oynarken resimleri sunulabilinir.)(Sulu havuzun deşarj bölümüne yüzmeye davet edilebilinerek farka dikkat çekerek…)
Başbakan yardımcısı Hüsamettin Özkan beyin Danıştay Nöbetçi daire ziyaretleri... Bunun basındaki yankıları yani Danıştay binası inşaatı için ziyaretin neden Danıştay Başkanına değil de Nöbetçi Başkana yapıldığı gibi... GAZETE KÜPÜRLERİ…)

40.Bizim tarafta da hareket var...

Sivil itaatsizlikler
Ankara baro başkanı (Sadık Erdoğan )
İstanbul baro başkanı (Yücel Sayman )
İzmir baro başkanının beraberce Bergama köy ziyaretleri...VAR… OLUR

Paris Londra Dünya baro başkanlarının Bergamayı ziyaret proğramı gündeme alınmıştır.

41.Danıştay nöbetçi mahkemesi ‘’ başbakanlık işlemi yargı denetimine tabi değildir. ‘’ diye bir karar verince, Bunu altın madeni işletilebilir olarak algılayan devlet ve firma altın üretimine başladı... Şaşılacak bir şey...Ve aşk başladı.... ( İleride Ecevitin kendisine 200 ton çıkacağı 35 milyar dolar geleceği söylenince yanındakilere ‚’ şunu çabuk çabuk çıkaramazmısınız ? ’’deyişi AKTARILMALIDIR..)

42.Bu kararı beğenmedik. Böyle şey olmaz dedik. Başbakanlığın işlemi nasıl yargı denetimine tabi olmazmış dedik ve Danıştay genel kuruluna başvurduk.

43.Genel Kurul Bütün bu konular Danıştay 6. Dairesi’nin görevidir ‘’ dedi.... Dosya 6. Daire önüne geldi. Uzadı biraz ama burada da iptal kararı yazıldı. ( Daktilo görüntüsü verilebilinir.)

44.Arka arkaya Sağlık Bakanlığı izni ve Orman Bakanlığı izni de yargı tarafından durdurulunca Firma ve Devlet ittifakı bu işe kızdı ve çılgınca GİZLİ BAKANLAR KURULU PRENSİP KARARI ALARAK FİRMAYA ‘’DEVAM ‘’ DEDİLER.
AMA CUMHUR BAŞKANININ İMZALAMADIĞI Resmi gazetede yayımlanmayan prensip kararı başlıklı bu yok hükmündeki karar, Türkiye Çimento fabrikalarının Fransızlara satışında verilen Danıştay kararını, Muğlada çevreye korkunç zarar veren termik santralların faaliyetini durdurtan Danıştay kararını UYGULAYAMAYACAĞIZ DİYEBİLEN 2 BAKANLAR KURULU ÖRNEĞİNİN ARDINDAN BU Bergama için 3. Bakanlar kurulu gizli kararı artık Türkiye’nin hukuk devleti niteliğini tamamen yok etmişti. ( ARANIYOR DİYE GAZETEYE İLAN VERMİŞİM… ADNAN EKİNCİ KONUŞABİLİR.)

45. İzmir Barosu ve köylüler bu kararname aleyhine Danıştayda dava açmışlardır.

46.Bakanlar Kurulu üyeleri hakkında suç duyurusu yapmışlardır. Sonuç alamamışlardır.

47. AİHM 10/11/2004 tarihli Taşkın 46117/99 ve Ali Öçkan 28.3.2006 Tarih ve 46771 /99 Karar ile VE OY BİRLİĞİ İLE MAHKEME, aşağıdaki kararları almıştır.
1. Sözleşmenin 8. maddesinin ihlal edilmiş olduğuna,
2. Sözleşmenin 6 § 1 maddesinin ihlal edilmiş olduğuna,
4. Sözleşmenin 2. ve 13. maddelerine yönelik başvuruların ayrıca incelenmesine gerek olmadığına.
5. a) manevi tazminat için davalı Devletin, her başvuru sahibi için ayrı ayrı olmak üzere, Sözleşmenin konvansiyon 44 § 2 maddesi gereğince kararın kesinleştiği günden itibaren 3 aylık süre içinde, ödeme tarihinde uygulanan Türk Lirası döviz kurlarına göre, her davacıya 3 000 EURO (Üç bin Euro) ve bu miktar ile ilgili gerekli vergi tutarını ödemesine,
b) Bu sürenin bitiminden ödeme tarihine kadar bu miktarın bu dönem boyunca uygulanan Avrupa Merkez Bankasının marjinal kredi faizlerinin oranına eşit olarak % 3 artırılması ile elde edilen miktara çıkarılmasına1;
6. Fazlaya ilişkin taleplerin reddine, karar verilmiştir.

48. Bu arada ; Alman Casusluğu ile suçlanmamız (m) üzerine Ankara DGM ‘ de 2002 /144 esas ile Beraat edişimiz de bu doğrultudadır. Çok ilginçtir. Sayın Hablemitoğlu isimli bey enteresan şekilde 2. Uğur Mumcu mevkiine oturtulmuştur.

49.Türkiye’de yaşayan öğretim görevlisi olduğu söylenen Necip HABLEMİTOĞLU’nun benim arkadaşlarım hakkında Doğa koruma yanlısı çıkışımızı Almanların bol altınları olduğundan bahisle Türkiye’de altın çıkmamasını istiyor olabilecekleri üzerinden Alman ajanı olduğumuzu kitaplaştırması ve bu konuda DGM ‘de 8 yıldan 15 yıla kadar yargılanmamız sırasında bu bey efendiye Internet’de attığınız zarif bir sözcük üzerine aleyhimize açılan tazminat davasında 6,5 milyar TL. tazminat ödemeye mahkum edilişimizin ardından bu haksızlığı da AİHM önüne taşımıştık.

50.Hatta bunun dışında; yardım toplama yasasına göre Bergama Hukuk dosyasına Türkiye halkından para toplayabilip hukuksal mücadeleyi yükseltmek yolundaki hukuki girişimimiz Türkiye iç hukukunda netice vermeyince AİHM ‘ne baş vurmuştuk.


51.Danıştay da devam eden altın davamızda, Savcılık makamının verdiği mütaala’nın savunma – Avukatlık makamından gizlenmesi üzerine ( Daha önce Türkiye Cumhuriyeti Yargıtayında da ikiz konumla davayı AİHM gördüğü e kanun değişikliğine yol açildığı üzere) AİHM önüne getirdiğimiz dosya da mevcuttur.

52. Yörede yine çarpıcı gelişmeler oluyordu. Önce İçişleri Bakanı’nın, İzmir Valisinin, Bergama Kaymakamının eşleri madene giderek mahkeme kararı yerine, madenin çalışması gereğini kamuoyuna açıklarlar. (Biz bunu eşlerine bir açıklama olarak gözlemişizdir.)

53.Amerikan Büyük elçisi Edelman isimli bir bey T.C Bakanlıklarını ve Valiliklerini baskı altına alarak işte söylediğimiz arkaya dolanmayı, hukuksuz izin verdirmeyi, başvuru sahiplerini delirtmeyi, avukatlarını şeker hastası yapmayı, baroları, odaları çökertmeyi başlatmayı becerebilmiştir.

54. Ankara Çevre Bakanlığında tarihin en hızlı ‘’Çed Durum belgesi ‘’ diye yeni uydurdukları bir kavram üzerinden Ankara bürokratlarının muhalif görüşlerine rağmen izin verdirtmişlerdir.

55. Ankara’nın bu izni çıktı diye yıllardır direnmekte olan İzmir İl Bayındırlık Müdürlüğü başlarındaki direnen uzmanın ( Levent Ekizi keşke tanık olarak dinleseniz ) emekliliği ile imar iznini verebilmiştir.

56. Ankara’nın bu izni çıktı diye İzmir Valiliği, hiç değilse sağlık iznini hele hele Avrupa özerk şartı gereği seçimle gelmiş İl Genel Meclisi önüne sunacağı yerde kendisi bizzat izin vererek fonksiyon gasbı ile madeni işletmeye açtırtabilmiştir.(Fakat şimdi akıl başa gelmiş ve son imar planı iptal ilamı İl genel meclisine sevk edilmiştir.)

57. Avukatları olarak bizim büromuza maden çalışanları baskına getirtilmiştir. Büyük güvenlik önlemi ile nasihat verebilmiş onları geri yollayabilmişizdir.

58 Çevre gününde bir muhalif köy toplantısını altın firmasının yumurta yağmuruna tutması engellenememiştir.

59. Bu yumurta yağmuru haberi için 17 adet gazeteci hakkında mesnetsiz hukuka aykırı suç duyuruları, tekzip, tazminat davaları sürdürülmektedir.

60. Altın Fiması Newmont’ un ticari sicil merkezi olan Denver’de yayımlanan Denver post gazetesinde Bergama madeni üzerine korkunç bir haber yayımlanabilmiştir. 12.12.2004

61. Şubat 2005 tarihinde madeni satın aldığı anlaşılan Koza firmasının yöneticisi Cafer Tekin İpek ‘ in İstanbul 10. As.C mahkemesinde 2004/845 esas ile manipulatif işlemler suçlaması işle yargılandığı bilgisini görüyoruz.

62. Taşkın dosyasında tarafınızdan ihlal ve tazminat kararı verilince 30.000 euro almış idik. Bu miktarın idari ajan sorumlulardan RUCU edilmesi yolundaki T.C Başbakanlık ve ilgili kurumlara başvuru dosyamızı da ekte sunuyoruz.(Fakat hiçbir tınma olmadığını gözlüyoruz.)

63. 9.4.2004 tarihli T.C Ege Üniversitesinin Kimya bölümünün yöreden elde ettiği sulardaki arsenik oranının 20 kat fazla bulan raporu dikkatle incelemeye sunuyoruz.

64. İzmir Milletvekili Hakkı Ülkünün T.C Başbakanın yanıtlaması yollu Bergama ile ile ilgili aihm kararlarının uygulanmayışının sorgu önergesini sunuyoruz. Hiç dikkate alınmadığı bilgisini de sunuyoruz.

65. T.C Enerji bakanının mahkeme kararına rağmen uymayacaklarına dair 17.6.2006 tarihli basın açıklamasını ibretle sunuyoruz.

66. Hukuk Profesörü Nükhet Turgut’ un kararınız ve Bergama dosyasını inceleyen ihal katmerini, ısrarını, geriye gidişi gösteren makalesini ekte sunuyoruz.

67. Dr.Necip Hablemitoğlu isimli bir memurun yazdığı kitapta sataşmaları ile ilgili kişilik hakları ve tazminat davaları üzerinde farklı enteresan yargı kararları ve basın haberleri alakası dolayısıyla ekte sunulmuştur.

68. Avukatları Senih Özay aleyhine İzmir Barosu nezdinde yapılan şikayetlerin disiplin soruşturmasına ye olmadığı yolundaki kararlar da ekte sunulmuştur.

69. 9.8.2004 tarihinde karşımıza yeni olarak çıkan Koza firmasının Ankarada T.C çevre Bakanlığına yaptığı çed durum belgesi başvurusu (Çed başvurusu bile değil ) 4 gün içinde yüksek bürokratlar toplantısında sayısız itiraz - karşı görüş, eksik saptama tutanaklarına rağmen hızla izne dönüşebilmişlik belgesini sunuyoruz.

70. Ünlü sinema sanatçısı Vanessa Redgrave ‘ ın ödülünü Newmont firamsının dünyadaki varlığına karşı savaşan ‘’ Alburnus maıor’’ isimli çevre örgütüne armağan edişi de hukukla alakalı görülmüş ve ekte sunulmuştur.

Sonuç : Bergama Ovacıktaki madende altınlı toprak kalmayışı ve fakat Gümüşhaneden, Havrandan ve Dikiliden toprak getirip işletmeye devam etme yolunda altın firması ile idarenin ittifakı ortaya çıkınca herkesin sıtkısı sıyrılmış ve isyan edesi gelmiştir.

Üstelik Havrandan toprak taşımaya karşı da Bursa İdare mahkemesinden yürütmeyi durdurma kararı aldık, hatta Bölge idare mahkemesi de onların itirazlarını reddetti.

Ama bu ilamı da 30 gün içinde uygulamadılar. Savcılığa şikayet yaptık.

Arkadan yine arkaya dolanma çıktı geldi…Valilik bu sefer ‘’ 25 hektar altındaki bir maden arazisi söz konusu olduğundan 1. sınıf gayrısıhhi müessese değil ve izin gereksiz ‘’ denilerek maden açılmış ve danslar eşliğinde faaliyet başlatılmıştır.
HALBUKİ DANIŞTAY GENEL KURULU 9.11.2006 GÜNÜ ‘’ BÜYÜKLÜK ESASINA GÖRE YAPILAN SINIFLANDIRMA’ NIN HUKUKA AYKIRI OLDUĞU, VE İLERİDE TELAFİSİ GÜÇ ZARARLAR DOĞURABİLECEĞİ SONUCUNA ULAŞILMAKTADIR.’’ DENİLEREK YÜRÜTMENİN DURDURULMASI KARARI VERMİŞ OLMASINA RAĞMEN VALİ BEY BUNU DA ISKALAMIŞTIR. 2. KEZ Yargıtay baş savcılığına şikayet yaptık

Tabii ki artık uzun elyaflı pamuğu, sanayi, domatesinin yüzde kırkını karşılayış, zeytinler ve en kaliteli granit, altına feda edilemeyecek SU olgusu, hukuka arkaya dolanmaya son meselesi artık gündeme gelmiştir. İnşallah gündem geri kaçmaz..
Bu sefer odalar, barolar, dernekler kadınlar çocuklar hukuken ayağa kalkarlar…..

Yani hem T.C Danıştayının kararının, hem AİHM 2 kararının arkasına dolanma devam etmektedir.
Bakanlar Komitesi el koymalıdır. İnceleme başlatmalıdır. Sonuçlandırmalıdır.

Senih ÖZAY Avukat


4.Akademisyen dostlarımızdan oladuğum bir değerlendirmeyi sunmayı uygun buldum ;

Bir taslak metin hazırladım. Öncelikle tartışmamız gereken, doğrudan başvuru hakkı. Bunu iyi gerekçelendirmek zorundayız yalnız. Mahkeme'yi ikna etmek gerekiyor. Talepler konusunda ise Taşkın kararındaki unsurlara atıfla yetinebiliriz. Zaten bizim için önemli olan Kışladağ Madeninin, Ovacık Madeni çerçevesine alınması. Ama AİHM'in Taşkın kararındaki boyutun ötesine geçilmesini düşünüyorsak bunu tartışalım.

"İdari pratik" meselesi çok ağır bir mesele. AİHM buna pek yakın durmayacaktır, zira sonuçları çok ağır olur.

Tartıştığımızı hatırlıyorum, "Türkiye Avrupa Konseyi'nden hukuk devleti niteliğini yitirmesi nedeniyle çıkartılmalı" şeklinde bir cümle sanırım bize düşmez. Başka bir şey aklıma geldi: Swift'in bir öyküsü var, İrlandalı çocukları pişirip yiyelim diyor, nüfus artışına karşı! Korkunç bir ironi, nasıl pişirileceğini falan da anlatıyor… Başbakana, söylediklerinden ikna olduğumuzu, Danıştay'ın hükümetin icraatlarını engellediğini, daha önce de Demirel'in söylediği gibi hükümetin davul mahkemelerin de tokmak haline geldiğini –ne yazık geç anlamışız bu kerameti!- bundan böyle mahkemelere gerek kalmadığını, kapatılabileceğini, ama bir zahmet Anayasa'dan da hukuk devleti sözcüklerini çıkarıvermelerini söyleyen, talep eden bir dilekçe yazabiliriz! Bundan sonra bize bir şey söylerlerse, görüşlerimizi yazılı olarak Başbakanlığa bildirdiğimizi söyleyerek kendimizi savunuruz.

AİHS Madde 1
İnsan Haklarına saygı yükümlülüğü

Yüksek Sözleşmeci Taraflar, kendi yetki alanları içinde bulunan herkese bu Sözleşme’nin birinci bölümünde açıklanan hak ve özgürlükleri tanırlar.


Bu madde birtakım sorumluluklar ortaya koyuyor:

1) hukuk dışılığı durdurma sorumluluğu (süre giden ihlallerde)
2) onarma sorumluluğu (restitutio in integrum -eski hale iade) (uluslararası hukuka aykırılığın sonuçlarını ortadan kaldırma). Devlet, hukuk dışı eylemin tüm sonuçlarını silmeli, ve sanki ihlal gerçekleşmemiş gibi onarmalıdır.
3) hukuk dışılığı tekrarlamama sorumluluğu.

Burada bir kere Türkiye Devleti, uluslararası hukuktan doğan sorumluluklarını yerine getirmemektedir. Öte yandan AİHS, sıradan bir uluslararası sözleşme değil, iç hukuk düzenini de yakından ve doğrudan etkileyen, Anayasaya göre üstünlüğü yapılan değişikliklerle perçinlenen bir hukuki metindir.

Devam ediyorum…

AİHS
Madde 13
Etkili başvuru hakkı

Bu Sözleşme’de tanınmış olan hak ve özgürlükleri ihlal edilen herkes, ihlal fiili resmi görev yapan kimseler tarafından bu sıfatlarına dayanılarak yapılmış da olsa, ulusal bir makama etkili bir başvuru yapabilme hakkına sahiptir.

Madde 35
Kabul edilebilirlik koşulları

1. Uluslararası Hukukun genel olarak kabul edilen prensiplerine göre, ancak iç hukuk yollarının tüketilmesinden sonra ve kesin karardan itibaren altı aylık süre içinde Mahkeme’ye başvurulabilir.
2. Mahkeme, 34. madde uyarınca sunulan herhangi bir kişisel başvuruyu aşağıdaki hallerde kabul etmez:
a) Başvuru imzasız ise veya;
b) Başvuru Mahkeme tarafından daha önce incelenmiş veya uluslararası diğer bir soruşturma veya çözüm merciine sunulmuş başka bir başvurunun konusuyla esas itibariyle aynı ise ve yeni olaylar içermiyorsa.
3. Mahkeme, 34. madde uyarınca sunulan herhangi bir kişisel başvuruyu işbu Sözleşme ve Protokolları hükümleri dışında kalmış, açıkça dayanaktan yoksun veya başvuru hakkının suistimali mahiyetinde telakki ettiği takdirde, kabul edilemez bulur.
4. Mahkeme işbu maddeye göre kabul edilemez bulduğu her başvuruyu reddeder. Yargılamanın her aşamasında bu karar verilebilir.

Bence, AİHM iç hukuk yollarını tüketmeden doğrudan başvuru yapmamızı kabul edecektir. Yine başvuruyu yapmadan İdareye (Uşak Valiliğine) kesinleşmiş yargı kararlarını göstererek (1997 tarihli Danıştay kararı, Başbakanlık işlemlerini iptal eden Danıştay kararları, AİHM'in iki kararı) başvuruda bulunmayı öneriyorum. Bu hem süre ile ilgili bir pürüzü de baştan ortadan kaldıracaktır. Bundan sonra da AİHM'e pilot bir başvuru yapılabilir; Mahkeme kabuledilebilirlik kararı verdikten sonra geniş katılımlı asıl başvuruyu yaparız… Sanırım Öçkan vd. başvurusu da böyle yapılmıştı. Sanırım Taşkın vd. başvurusu bir pilot başvuru şeklinde oldu.

Uşak il sınırlarında faaliyet gösteren Kışladağ Altın Madeni, Bergama-Ovacık Altın Madeni ile aynı üretim yöntemi ile (siyanür liçi) işletilmektedir. Kışladağ Altın Madeni 11.07.2006 tarihinde Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı tarafından "resmi" olarak açılmıştır. Bergama-Ovacık Altın Madenine ilişkin kesinleşmiş yargı kararları şöyledir:

1) 15.10.1997 tarihli Danıştay kararı. Bu karar 1.4.1998 tarihinde onanarak kesinleşmiştir. Bu karara ilişkin geniş değerlendirme Taşkın vd. v. Türkiye kararında yapılmıştır (Bkz. § 26).
2) 5.4.2000 tarihinde Başbakanlık Müsteşarlığının işlemi 29.3.2006 tarihli Danıştay kararı ile iptal edilmiştir. Bu işlem, Danıştay kararının hilafına (veya arkasından dolanarak) Bakanlıklara altın madeninin işletilmesi yönünde işlem yapılmasını emrediyordu. Bu talimatlar uyarınca işlem tesis eden Sağlık Bakanlığı'nın işlemi Danıştay 8. Dairesi'nin 2.2.2005 tarihli kararıyla iptal edilmiştir. [Orman Bakanlığı'na karşı 3 dava açılmış. İzmir Barosu'nun açtığı davayı İzmir 4. İdare Mahkemesi 16.2.2001 tarihinde reddetmiş. Devamı benim klasörümde yok, belki de Baro davayı izlemeyi bıraktı. 18 köylünün açtığı dava reddedilmiş. Lemke'nin açtığı davada İzmir 1. İdare Mahkemesi iptal kararı vermiş, Danıştay 8. Daire kararı bozmuş, iptal kararı veren mahkeme 29.12.2004 tarihli kararı ile direnmiş. Bu dosyanın devamı da bende görünmüyor. Eğer bu davada da iptal kararı çıkarsa Orman Bakanlığı'nın işlemi de iptal edilmiş olacak…]
3) 29.3.2002 tarihinde bu sefer Bakanlar Kurulu bir "prensip kararı" vermiştir. Bu karara karşı Baro'nun açtığı dava 22.03.2006 tarihinde Danıştay tarafından iptal edilmiştir. (İşlem iptal edildikten sonra, 17 köylünün aynı işleme karşı açtığı dava da konusuz kalmıştır.) Yine bu işleme dayanarak işlem tesis eden Orman Bakanlığı'nın işlemi hakkında verilen iptal kararı da 27.06.2006 tarihinde Danıştay tarafından onanarak iptal edilmiştir.
4) Bu arada, AİHM 21.10.2004 ve 28.03.2006 tarihlerinde verdiği kararlarla Türkiye'yi mahkum etmiştir.
5) Bunların dışında, Bergama-Ovacık Altın Madeni İşletmesine verilen izinlerin iptali ile ilgili onlarca dava açılmış ve neredeyse tamamı kazanılmıştır.

Ortaya çıkan sonuç şaşırtıcı ve rahatsız edicidir. Şaşırtıcıdır, çünkü Türkiye Cumhuriyeti'nin Anayasası'nda hukuk devleti niteliği rejimin temeli sayılmaktadır. Şaşırtıcıdır, Türkiye Cumhuriyeti Avrupa Konseyi'nin üyesi, AİHS'in tarafıdır. Rahatsız edici olması da yine hukuk devleti ilkesinden giderek uzaklaşmakla ilgilidir. Öyle ki Türk İdaresi hızlıca idari yargı kararlarını uygulamamayı alışkanlık haline getirmektedir. Oysa yargı kararlarının yerine getirilmemesi İdare bakımından en ağır suçu, Anayasayı ihlal suçunu oluşturmaktadır. Bu ihlal biçimsel yönü ile sınırlı kalmamakta, hukuk devleti ilkesinden uzaklaşmak gibi telafi edilmesi son derece güç, hatta imkansız bir boyuta evrilmektedir.

Bir başka boyutta, Bergama-Ovacık Altın Madenine karşı yürüyen hukuksal süreçte, yukarıdaki beş maddede ortaya konan KESİN yargı kararlarının uygulanmaması biçiminde bir "idari pratik" ortaya çıkmıştır. Bunun genel ve yerleşik bir idari pratik haline gelip gelmediği bir tartışma konusudur. Ancak siyanür liçi yöntemi ile altın üretimi konusunda Türk İdaresinin ortaya koyduğu tutum, aynı yöntemi kullanan başka maden işletmelerine karşı başvurulacak hukuki ve yargısal yolları adeta baştan geçersiz kılmakta, sonucu baştan belli bir durum arzetmektedir. Gerçekten de, geldiğimiz noktada, şu konuda bir tereddüte yer kalmamıştır: İdare kesinleşmiş yargı kararlarını uygulama ve siyanür liçi ile altın üretimi faaliyetine son verme konusunda kendine yapılan başvuruları ya yanıtsız bırakmakta, ya reddetmekte; defalarca yinelediğimiz gibi, yargı kararlarını uygulamaktan da çeşitli yollarla kaçınmaktadır.

Dolayısıyla AİHS m. 13 anlamında etkili bir başvuru hakkı kalmamıştır. Bu noktada AİHM'e doğrudan doğruya başvurma hakkımızın olduğunu düşünüyoruz.

Bunun dışında 21.10.2004 tarihli Taşkın vd. v. Türkiye kararında yer alan hususların, bu olayda da aynen ortaya çıktığı düşüncesini taşıyoruz.

Bir de şu notu eklemek gerekiyor:

Hornsby v. Yunanistan Kararı
§41… Devletin en yüksek idari yargı organı önünde bir iptal davası açmakla, davacı yalnızca anlaşmazlık konusu işlemin sona erdirilmesini değil, fakat aynı zamanda ve özellikle bu işlemin tüm etkilerinin de ortadan kaldırılmasını de amaçlamaktadır. Etkili bir yargısal koruma ve yasallığın inşa edilmesi İdareye herhangi bir yargı mercii tarafından açıklanan kararlara uyma yükümlülüğü altına sokmaktadır. Mahkeme, bu bakımdan İdarenin hukuk devletinin unsurlarından birini oluşturduğunu ve bunun kendini yargının iyi yönetimi ile tanımladığını hatırlatır. Eğer İdare yargı kararlarını uygulamayı reddeder, ihmal eder veya geciktirirse, yargılama sürecinde 6. madde ile tanınan güvenceler tüm varlık nedenini kaybedecektir.

Taşkın Kararında bu paragrafa atıf yapıyor (§ 124).
Öçkan Kararında bu paragrafa atıf yapıyor. ( § 48).

Dolayısıyla iptal davası bir işlemi tüm etkileri ile birlikte "ortadan kaldıran", "silen" niteliğinden ötürü, yerine getirilme dışında seçenekler sunmamaktadır. Bir başka ifadeyle, İdare, başka yöntemlere başvurarak iptal kararını yerine getirmekten kaçınamazlar. Bunun gibi, tazminat da, iptal kararının yerine getirilmemesinin seçeneği değildir. Kısaca, iptal kararının yerine getirilmesi sadece doğan zararın tazmin edilmesi ile sağlanamaz, mutlaka olumsuz hukuki sonuçların silinmesi ve davacıyı tatmin edici bir çözümün bulunması gerekir. [Akıllıoğlu, T. İnsan Hakları ve Yönetim Hukuku içinde].

Dolayısıyla Türkiye, mahkum olduğu tazminatı ödemekle, AİHS'ne uygun davranmış olmuyor; sadece Sözleşme'den kaynaklanan tazminat ödeme yükümünü yerine getirmiş oluyor. Dolayısıyla burada sürekli bir hak ihlali durumu vardır. İptal kararının yerine getirilmemesinden kaynaklanan mağduriyet devam etmektedir.



************************************************************************

Aşağıdaki bölüm dilenirse geliştirilebilir, ama bence çok da gerek bulunmuyor.

İhlal edilen İdare Hukuku İlkeleri:

1) Yasallık (légalité)

2) Yasal amaca uygunluk (conformité au but légal)

3) Nesnellik ve yansızlık (objectivité et impartialité)

4) Hukuka güven ve kazanılmış hakların korunması

5) Açıklık

6) İdareye başvuru

7) Dinlenilme hakkı

8) Makul sürede işlem yapma ödevi

9) İdari işlemlerin geri alınması

10) İdari yargıda makul süre

11) Etkili başvuru ‘’

6. BAKIN B AKIN BİR VALİYİ ŞİKAYETİZDEN DE SONUÇ ALAMIYORUZ…

Bergamaya Havrandan toprak taşımaya kalkıştıran izin veren ve izni hakkında Bursa İdare mahkemesince Yürütmeyi durdurma kararı verildiği halde 30 gün içinde ilama uymayarak suç işleyen Balıkesir Valisi,

İLAMA UYMADI….


Aleyhine suç duyurusunda bulunduk.

Akabinde de ;
Danıştay İDDKurulunca, İşyeri açma ve çalışma ruhsatlarına ilişkin yönetmeliğin 19. maddesi yani 2 sınıf ve üçüncü sınıf gayrısıhhi müesseseler için yer seçimi ve tesis kurma izni aranmaz hükmü ve Ek-2 sayılı listenin a-3/5 maddesinde 25 hektar altı anlalar 1. sınıf gayrısıhhi müesseseler sayılmaz hükmü hakkındaki yürütmeyi durdurma kararı verildiği halde, valinin hukuksuzluğu adet haline getirerek Koza Altın firmasına izin vermek suretiyle suç işleyen Balıkesir Valisi hakkında bu eylemi nedeniyle TCK 184, 257, 309 maddelerine göre cezai sorumluluğunun bulunması karşısında hakkında soruşturmanın yapılması ve kamu davasının açılması isteminde bulunmak zorunluluğu hasıl olmuştur.


TCY’ndaki Anayasa’yı ihlal (md. 309, eski TCY md. 146), görevi kötüye kullanma ve görevi savsama (md. 257, eski TCY md. 230 ve 240), keyfi işlem suçları işlendi.

2-Bergama Madeni süreci pek çok ‘ ilk ’ i yaşattı. Örneğin, Danıştay 6.Dairesi’nin 1997 tarihli kararı, alanında ilk sayılabilecek “ yaşama hakkını, çevre sağlığını ve canlı yaşamını üstün tutan” örnek bir karar. Bergama Köylüleri, on beş yılı aşan, şiddet yanlısı olmayan, kendilerine özgü yöntemlerle yürüttükleri mücadele ile ‘ilk’ olmayı hak ettiler.
3-AİHM muhteşem bir ihlal kararı verdi.Hatta zamanın başbakanı Mesut Yılmaz ve arkadaşları Bergamalı köylülere ceplerinden tazminat ödediler.

4-Son karar da alanında, 'ilk’ olarak değerlendirilebilecek örnek bir karar. Mahkeme kararında, imar planları düzenlenirken, planların yapılma amacı olan işletmenin işletme alanında ve işletme sınırları dışında doğuracağı çevresel etkilerin de hesaba katılması gerektiğinin üzerinde duruluyor. Karara göre; “…üst ölçekli makro bir plana dayanmayan ve birinci sınıf gayrisıhhi müessese olan işletmenin, çevresel etkilerinin fiziksel olarak işletme alanı ve mülkiyet ile sınırlı tutularak yapılan bir planda düzenlenmesi mümkün değildir, bu nedenle dava konusu nazım imar planı ve mevzi imar planında planlama ilkeleri, şehircilik esasları ve kamu yararına uygunluk bulunmamaktadır..” 5-Mahkeme kararı ile maden işletmesi sahasındaki yapılar, imar planlarının tesis edildiği tarihten önceki hukuki duruma dönmüştür yani yapıların tamamı ruhsatsız hale gelmiştir. Bu nedenle işletme sahası içindeki yapılar için, İmar Yasası’nın 32. 42. Maddesine göre mühürlenmesi ve yıkım kararı verilmesi gerekiyordu..
6-Verilen karar ile yapı ruhsatları ile yapı kullanma izinleri de hükümsüz hale gelmiştir. 5237 Sayılı Yeni Türk Ceza Yasası’nın Çevreye Karşı Suçlar Bölümünde, “İmar kirliliğine neden olma” başlığı altında 184. maddesine göre; “…Yapı kullanma izni alınmamış binalarda herhangi bir sınai faaliyetin icrasına müsaade eden kişi iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır…” Ayrıştırma işlemi yapıldığından, Bergama –Ovacık Altın Madeni, aynı zamanda bir kimya tesisdir. Bu mahkeme kararından sonra 30. gün madenin kapatılmaması ve verilmesi yasada yazılı suçun oluşmasına yol açmıştır..
7-Kendisini “hukuk devleti” olarak tanımlayan bir yönetimde, yönetimin işlem ve eylemlerinin hukuksal denetimini yapan yargı kararlarına uyulmamasının hiçbir bahanesi olamaz. Bu durumda anılan mahkeme kararlarını istikrarlı ve sistematik olarak uygulanamaz hale getiren tüm kamu yöneticileri ve üst düzey bürokratları, Anayasanın 138.maddesini ihlal etmek suretiyle T.C.K. 309.maddede düzenlenen ‘’…anayasanın öngördüğü düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye teşebbüs’’ suçunu ve T.C.K.257. madde de düzenlenen ‘’görevi kötüye kullanma suçunu’’ işlemektedirler. Ayrıca Anayasanın 137 ve Devlet Memurları Kanununun 11.maddesine göre; ‘’Konusu suç teşkil eden emir, hiçbir suretle yerine getirilmez, yerine getiren kimse sorumluluktan kurtulmaz.’’

8-Anayasa’nın 138. maddesinin son fıkrasına göre; “…Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez…”. İdari Yargılama Usulü Yasası’nın 28. maddesine göre de ; “…Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare ve vergi mahkemelerinin esasa ve yürütmenin durdurulmasına ilişkin kararlarının icaplarına göre idare, gecikmeksizin işlem tesis etmeye veya eylemde bulunmaya mecburdur. Bu süre hiçbir şekilde kararın idareye tebliğinden başlayarak otuz günü geçemez…”
9-İlgili Valinin Bursa Valiliği görevi sırasında da yargı kararlarını uygulamaması konusu şikayet konusu olmuş soruşturma izninin verilmemesine ilişkin karar Danıştay 1.Dairesinin 2005/1377 E,2006/83 K.sayılı kararıyla soruşturma izninin verilmemesi işlemi kaldırılmıştır.( Mahkeme kararlarını uygulamayan üst düzey bürokratlar hakkında cezai soruşturma yapılmasını öngören Danıştay 1.Dairesinin 24.01.2006 gün ve E.2005/1377, K.2006/83 no lu kararı emsaldir ve cesurdur ve Türkiyeye yarayacak bir karardır.)
10-Hüküm çerçevesinde en geç otuz gün içinde Bergama-Ovacık Altın Madeni’ndeki faaliyete son verilmeli ve yasal prosedür gereği yıkım kararı verilmeli idi. Bu suretle elde etmiş olduğumuz ilamın gereğinin İzmir Valiliğince yerine getirilmesi maksadıyla valiliğe yaptığımız başvurunun/tebliğin ardından kapatma işleminin yerine getirilmesinin son tarihi olmasına rağmen valilikçe bu yönlü olumlu bir idari icrai işlem gerçekleştirilmemiştir ve Valinin Bursa Valiliği görevi sırasında ki eylemi olan yargı kararlarını yerine getirilmemesinin alışkanlığa dönüştüğü açık olup ilgililer hakkında açıklanan sebeplerden soruşturmanın yapılmasını ve sanıkların cezalandırılmasını isterken;

Bergamaya Havran’dan toprak taşımaya kalkıştıran izin veren ve izni hakkında Bursa İdare mahkemesince Yürütmeyi durdurma kararı verildiği halde 30 gün içinde ilama uymayarak suç işleyen Balıkesir Valisi İLE KARŞILAŞTIK.

HALBUKİ YASA MAHKEME KARARINI DERHAL UYGULAMAK’ tan söz etmektedir. En fazla 1 ayda ilamın icabına göre faaliyeti durdurma sorumluluğunu valiye vermektedir. İşte bu gerek yerine getirilmemiştir.


Öte yandan Danıştay İDDKurulunca, İşyeri açma ve çalışma ruhsatlarına ilişkin yönetmeliğin 19. maddesi yani 2 sınıf ve üçüncü sınıf gayrısıhhi müesseseler için yer seçimi ve tesis kurma izni aranmaz hükmü ve Ek-2 sayılı listenin a-3/5 maddesinde 25 hektar altı anlalar 1. sınıf gayrısıhhi müesseseler sayılmaz hükmü hakkındaki yürütmeyi durdurma kararı verildiği halde, valinin hukuksuzluğu adet haline getirerek Koza Altın firmasına izin vermek suretiyle suç işleyen Balıkesir Valisi hakkında bu eylemi nedeniyle TCK 184, 257, 309 maddelerine göre cezai sorumluluğunun bulunması karşısında hakkında soruşturmanın yapılması ve kamu davasının açılması istemi zorunlu olmuştur.


Teftiş kurulları da harekete geçmelidir.

SONUÇ VE İSTEM....... Yapı kullanma izni bulunmayan binalarda bir sınai faaliyetin icrasına müsaade eden ve yargı kararlarını süresinde yerine getirmeyen Balıkesir Valisi hakkında bu eylemi nedeniyle TCK 184, 257, 309 maddelerine göre cezai sorumluluğunun bulunması karşısında hakkında soruşturmanın yapılması ve kamu davasının hakkında bu eyleminden kaynaklanan, Anayasa 138/4 md. Göre TCK 309 md gereği Anayasa ihlali suçu ve yanında TCK 184 göre imar izinsizlik suçu TCK 257 md göre görevi kötüye kullanma suçu biçiminde oluşan cezai sorumluluğunun bulunduğu bahisle; hakkında soruşturmanın yapılması ve kamu davasının açılması suretiyle cezalandırılmaları isteminin ardında

2 gün geçmeden;

Danıştay İDDKurulunca, İşyeri açma ve çalışma ruhsatlarına ilişkin yönetmeliğin 19. maddesi yani 2 sınıf ve üçüncü sınıf gayrısıhhi müesseseler için yer seçimi ve tesis kurma izni aranmaz hükmü ve Ek-2 sayılı listenin a-3/5 maddesinde 25 hektar altı anlalar 1. sınıf gayrısıhhi müesseseler sayılmaz hükmü hakkındaki yürütmeyi durdurma kararı verildiği halde, valinin hukuksuzluğu adet haline getirerek Koza Altın firmasına izin vermek suretiyle suç işleyen Balıkesir Valisi hakkında bu eylemi nedeniyle de TCK 184, 257, 309 maddelerine göre cezai sorumluluğunun bulunması karşısında hakkında soruşturmanın yapılması ve kamu davasının açılması istemidir.
Avukat Senih ÖZAY dedik başvurduk fakat Bakanlık izin vermedi….

7. AİHM ihlal ile birlikte tazminata hükmedince biz tazminatı alınca sorumlulardan rucu talep ettik… Vız geldi… Cevap bile vermediler… Dava açtık devam ediyor.. İncelemelisiniz..

Av.Senih ÖZAY Av.Murat Fatih ÜLKÜ
Av.Eren ILHAN GÜNEY Av.Cem NEMUTLU
1407sk. NO:2/5 Alsancak İzmir Tel:4210094-95-96 Faks:4210115



T.C Başbakanlık-Ankara

T.C Maliye Bakanlığı- Ankara

T.C Dışişleri Bakanlığı ‘na/
ANKARA


Özü: Bergamalı 10 davacı köylünün T.C yargı organlarından elde ettikleri Mahkeme kararlarını uygulatamadıkları sonrası AİHM ‘ de açtıkları B 46117/99 Esas sayılı davada;

3000 er Euro’dan 30.000 Euro’yu T.C Hükümeti adına T.C Dışişleri Bakanlığı Avrupa Konseyi ve İnsan Hakları Genel Md Yardımcılığı tarafından Hazine adına tarafımıza ödendiğini ekte sunmakla;


İşte bu ödenen bedelin geriye doğru, AİHM ‘ ye başvurduğumuz 1998 yılından bu yana T.C Hükümetlerinin Başbakanları ve bakanlarına, Çevre ve Orman ve İmar ve sağlık Bakanlık müsteşar ve yardımcıları ilgili genel md. ve yardımcıları ve daire müdürü ve imzası bulunan uzmanlarına Rucuen ödetilmesi için ve bu yolda tarafımıza idari icrai yanıt verilmesi için başvuruyoruz.

Bu Hukumetler ve bakanlar Kurulu üyeleri şunlardır. Diğer bürokratlar tarafınızdan belirlenmelidir.



56.HÜKÜMET ÜYELERİ BAŞBAKAN MUSTAFA BÜLENT ECEVİT İSTANBUL - 1925, Fahrettin, Nazlı - Robert Kolej - İngilizce - Gazetecilik - Gazeteci - XI, I inci Dönem Ankara, II, III, IV, V, XIX uncu Dönem Zonguldak Milletvekili - Temsilciler Meclisi Üyesi - Cumhuriyet Halk Partisi Eski Genel Başkanı, Demokratik Sol Parti Genel Başkanı - Çalışma Eski Bakanı ve Eski Başbakan- Evli. BAŞBAKAN YARDIMCISI DEVLET BAKANI HASAN HÜSAMETTİN ÖZKAN DEVELİ - 1950, Yusuf, Sırma - Galatasaray İktisat ve İşletmecilik Yüksek Okulu - İngilizce - İşletmecilik - XIX uncu Dönem İstanbul Milletvekili - Evli, 2 Çocuk. BAŞBAKAN YARDIMCISI DEVLET BAKANI HİKMET ULUĞBAY ISPARTA - 1939, Neşet, Şahu-Ankara Üni. Siyasal Bilgiler Fakültesi, University of Southern California Master-İngilizce- Ekonomi - Maliye Bakanlığı Tokyo Büyükelçiliği ve NATO Nezdinde Daimi Temsilciliği, Maliye ve Ekonomi Müşaviri, OECD Nezdinde Daimi Temsilci Yrd., Washington Büyükelçiliği Ekonomi ve Ticaret Başmüşaviri, Hazine Genel Müdürü, Bilkent Üni.Öğretim Görevlisi - Evli, 2 Çocuk. DEVLET BAKANI MUSTAFA YILMAZ OĞUZELİ - 1949, Ahmet - KTÜ İnşaat Fak. - İngilizce - İnşaat Yük. Müh. - Serbest İnşaat Müh. - XVIII ve XIX uncu Dönem Gaziantep Milletvekili - Evli, 2 Çocuk. DEVLET BAKANI ŞÜKRÜ SİNA GÜREL İZMİR - 1950, Şerafettin, Emine Firuzan - Ankara Üni. Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler BI., Aynı Fakülte'de Doktora - İngilizce, Fransızca - Uluslararası İlişkiler Prof.Dr. - Ankara Üni. Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Ana Bilim Dalı Başkanı, ODTÜ, Bilkent, 9 Eylül Üniversiteleri Öğretim Üyesi - Evli, 2 Çocuk. DEVLET BAKANI AYDIN TÜMEN İZMİR - 1963, Ömer, Gülsüm - Hacettepe Üni. Fen Fakültesi İstatistik BI.- Orta İngilizce - Özel Sektör'de Personel Yönetimi ve İnsan Kaynakları Yöneticisi - Evli, 1 Çocuk. DEVLET BAKANI FİKRET ÜNLÜ ERMENEK - 1943, Ali, Feride - Gazi Eğitim Beden Eğitimi BI. - Orta İngilizce - Eğitimci - Öğretmen, Konya Milli Eğitim Müdür Yardımcısı, Beden Terbiyesi Genel Müdürü, Başbakan Başdanışmanı - Evli, 2 Çocuk. DEVLET BAKANI HASAN GEMİCİ ÇAYCUMA - 1953, Abdurrahman, Zülfiye - İstanbul Teknik Üni. İnşaat Fakültesi - Orta Fransızca - İnşaat Mühendisliği - İller Bankası Su Kanalizasyon Dairesi Bşk.lığı Mühendisi, Serbest Mühendis,Müteahhit - Evli, 2 Çocuk. ADALET BAKANI SELÇUK ÖZTEK İZMİT-1951, 1974 yılında İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesini,1977 yılında Lozan Üniversitesi Hukuk Fakültesini bitirdikten sonra Hukuk Doktoru ünvanını iktisap etti. 1988 yılında Doçent, 1994 yılında Profösör oldu. -Fransızca, İngilizce, İtalyanca.- Medeni Usul ve İcra İflas Hukuku Anabilim Dalında Öğretim Üyesi. -Evli, 2 Çocuk. MİLLİ SAVUNMA BAKANI HİKMET SAMİ TÜRK OF - 1935, Süleyman, Ayşe Sultane - İstanbul Üni. Hukuk Fakültesi, Köln Üni. Doktora - Almanca, İngilizce, Fransızca, İtalyanca - Ticaret Hukuku Prof.Dr. Ankara Üni. Hukuk Fakültesi Ticaret Hukuku Anabilim Dalı Öğretim Üyesi, Ankara Üniversitesi Senatosu Üyesi - Evli, 2 Çocuk. İÇİŞLERİ BAKANI CAHİT BAYAR SİVAS- 1935, Ankara Üni. Siyasal Bilgiler Fakültesi - Fransızca -Kaymakam, İçişleri Bakanlığı Mahalli İdareler Genel Müdürlüğü Şube Müdürü, Mülkiye Müfettişi, Diyarbakır Valisi, Malatya Valisi, Erzurum Valisi, İçişleri Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı, İçişleri Bakanlığı Mahalli İdareler Genel Müdürü, Ankara Valisi, İstanbul Valisi, Kıbrıs Büyükelçisi - Evli, 2 Çocuk. DIŞİŞLERİ BAKANI İSMAİL CEM İSTANBUL - 1940, İhsan - Lozan Üniversitesi Hukuk Fak. Instut d"Etudes Politique de Paris Master - İngilizce, Fransızca - Siyaset Sosyolojisi - Yazar, TGS İstanbul Şb. Bşk., TRT Genel Müdürü, EBU Yön. Kur. Üyesi, European Institute for the Media Danışma Kurulu Üyesi - XVIII ve XIX uncu Dönem İstanbul Milletvekili - Evli, 2 Çocuk. MALİYE BAKANI ZEKERİYA TEMİZEL TOKAT - 1948, Bilal, Rahime - Ankara Üni. Siyasal Bilgiler Fakültesi, Strasbourg Louis Pasteur Üni. Master - Fransızca, Almanca, Maliye - Maliye Bakanlığı İstanbul Defterdarı, Gelirler Genel Müdürü, Tekel Danışma Kurulu Başkanı, Basın İlan Kurumu Yönetim Kurulu Üyesi - Evli, 2 Çocuk. MİLLİ EĞİTİM BAKANI METİN BOSTANCIOĞLU BAFRA - 1942, Yusuf Ziya, Atiye - Ankara Üni. Hukuk Fakültesi - Orta İngilizce - Hukuk - Serbest Avukat, Hukuk Danışmanı, Hacettepe Üni. Teknoloji Enstitüsü ve Gazi Üni. İşletme Fakültesi Öğretim Görevlisi - Evli, 2 Çocuk. BAYINDIRLIK VE İSKAN BAKANI ALİ ILIKSOY PAZARCIK - 1954, Duran, Elif - İstanbul Üni. Hukuk Fakültesi - Orta Almanca - Hukuk - Hâkim, Serbest Avukat - Evli, 3 Çocuk. SAĞLIK BAKANI MUSTAFA GÜVEN KARAHAN ÇATALZEYTİN - 1943, Cafer, Gülsüme - İstanbul Üni. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi, Hacettepe Üni. Tıp Fakültesi İhtisas - Orta İngilizce- Üroloji Uzmanı - Bandırma Devlet Hastanesi Üroloji Uzmanı ve Başhekim Yardımcısı - Evli, 2 Çocuk. ULAŞTIRMA BAKANI HASAN BASRİ AKTAN ERZİNCAN, Kemaliye - 1952. İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi,Katma Değer Vergisi üzerine Almanya' da mesleki ihtisa.- Almanca - Maliye Bakanlığı Hesap Uzmanı, Hesap Uzmanları Kurulu Başkanlığı, Gelirler Genel Müdürü -Evli,2 çocuk. TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MAHMUT ERDİR ESKİŞEHİR - 1934, Halil İbrahim, Kadriye - Ankara Üni. Ziraat Fakültesi, Ohio State Üni. Zirai Marketing İhtisası - İngilizce, Orta Almanca - Ziraat Yüksek Mühendisliği - TZDK Planlama Müdürü, Türk Traktör Fabrikası Yön.Kur. Üyesi, Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu Teknik Baş Denetçisi - Evli, 1 Çocuk. ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI İBRAHİM NAMİ ÇAĞAN AMASYA - 1947, Ahmet, Mualla - Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi, Amsterdam Üniversitesi Avrupa Enstitüsü, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Doktora - İngilizce, Almanca - Mali Hukuk Prof.Dr., Öğretim Üyesi-BYYO, ODTÜ, Kara Harp Okulu, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Öğretim Üyesi ve Dekan Yardımcısı -XIX, XX nci Dönem İstanbul Milletvekili- çalışma ve Sosyal Güvenlik Eski Bakanı, Maliye Bakanı-Evli, 2 Çocuk. SANAYİ VE TİCARET BAKANI METİN ŞAHİN KIRIKKALE - 1942, Yusuf Nizamettin, Fatimet - Ankara Üni. Ziraat Fakültesi - İngilizce - Ziraat Yük. Müh., Doçent Dr. Ankara Üni. Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi, Tarım Bakanlığı Müsteşar Yrd., ANTBİRLİK Genel Müdürü, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı - Evli, 2 Çocuk. ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI AHMET ZİYA AKTAŞ KEMALİYE - 1940, M.Hüsamettin, Hatice - ODTÜ İnşaat Mühendisliği BI., Aynı Bölümde Master, ABD Pennsylvania Lehigh Üni. Doktora - İngilizce, Almanca - Bilgisayar Müh., Prof.Dr. - ABD Purdue Üni. Ziyaretçi Profesörü, ODTÜ Bilgisayar Müh. BI. Öğretim Üyesi ve Bölüm Başkanı, STRABİS Bilgi Sistemleri A.Ş. Genel Müdürü, Devlet İstatistik Enstitüsü Başkan Yardımcısı - Evli, 2 Çocuk. KÜLTÜR BAKANI MUSTAFA İSTEMİHAN TALAY TARSUS - 1945, İbrahim Rifat, Emine - Ankara Üni.Siyasal Bilgiler Fakültesi, SBF Siyaset ve Yönetim Bilimi Master İngilizce - Mülki İdare, Kamu Yönetimi - Kaymakam, Belediyeler Fon ve Krediler Genel Müdürü - XVIII ve XIX uncu Dönem İçel Milletvekili - Evli, 2 Çocuk. TURİZM BAKANI AHMET TAN İSTANBUL - 1949, Mehmet, Zeynep - Ankara Üni. Siyasal Bilgiler Fakültesi Maliye ve İktisat BI., London City Üni. Media Studies, SBF Siyaset ve Yönetim Bilimi Yüksek Lisans - İngilizce - Gazeteci, Yazar, Siyasal Bilim Doktoru - Cumhuriyet Gazetesi Parlamento Muhabiri, Londra ve Ankara Temsilcisi, Haber Müdürü, Sabah Gazetesi Yazarı, Gazi. Ankara Üni. İletişim Fakültesi Öğretim Görevlisi - Evli. ÇEVRE BAKANI FEVZİ AYTEKİN TEKİRDAĞ - 1946, Aziz Ferit, Emine - Devlet Mühendislik ve Mimarlık Akademisi Işık Mühendislik Yüksek Okulu - İnşaat Mühendisliği - Serbest İnşaat Mühendis Müteahhit, Futbol İI Temsilcisi -XX nci Dönem Tekirdağ Milletvekili-Çevre Bakanı - Evli, 2 Çocuk. ORMAN BAKANI ARİF SEZER CEYHAN - 1948, Arif, Zekiye - Adana İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi - İktisat, İşletme - Öğretmen, Çiftçi, Sanayici, TARMAKBİR Türk Tarım Makinaları Birliği Başkanı - Evli, 2 Çocuk. ğğğğğğğğğğğğğğğğ




BAŞBAKAN MUSTAFA BÜLENT ECEVİT İSTANBUL - 1925, Fahrettin, Nazlı - Robert Kolej - İngilizce - Gazetecilik - Gazeteci - XI, I inci Dönem Ankara, II, III, IV, V, XIX uncu Dönem Zonguldak Milletvekili - Temsilciler Meclisi Üyesi - Cumhuriyet Halk Partisi Eski Genel Başkanı, Demokratik Sol Parti Genel Başkanı - Çalışma Eski Bakanı ve Eski Başbakan- Evli. BAŞBAKAN MUSTAFA BÜLENT ECEVİT İSTANBUL - 1925, Fahrettin, Nazlı - Robert Kolej - İngilizce - Gazetecilik - Gazeteci - XI, I inci Dönem Ankara, II, III, IV, V, XIX uncu Dönem Zonguldak Milletvekili - Temsilciler Meclisi Üyesi - Cumhuriyet Halk Partisi Eski Genel Başkanı, Demokratik Sol Parti Genel Başkanı - Çalışma Eski Bakanı ve Eski Başbakan- Evli. ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI BAŞBAKAN YARD. MUSTAFA CUMHUR ERSÜMER ÇANAKKALE - 1952, Adem Haluk, Şerife Şükran - İstanbul Üni. Hukuk Fakültesi - Orta İngilizce - Hukuk - Serbest Avukat, Radyo Televizyon Üst Kurul Üyesi - XVIII inci Dönem Çanakkale Milletvekili - Evli, 2 Çocuk. DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI H.HÜSAMETTİN ÖZKAN DEVELİ - 1950, Yusuf, Sırma - Galatasaray İktisat ve İşletmecilik Yüksek Okulu - İngilizce - İşletmecilik - XIX uncu Dönem İstanbul Milletvekili - Evli, 2 Çocuk. DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI DEVLET BAHÇELİ OSMANİYE-1948, Salih-Saniye-Ankara İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi Dış Ticaret Bl., Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İktisat Doktorası-İngilizce-İktisat Doktoru - Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı-Bekar DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI AHMET MESUT YILMAZ İSTANBUL - 1947, Hasan, Güzide - Ankara Üni. Siyasal Bilgiler Fakültesi - Almanca, İngilizce - Ekonomi ve Maliye - Özel Sektör Yöneticisi, Sanayici - Anavatan Partisi Kurucu Üyesi - XVII, XVIII, XIX uncu Dönem Rize Milletvekili - Anavatan Partisi Genel Başkanı Devlet, Kültür ve Turizm, Dışişleri Eski Bakanı, Başbakan - Evli, 2 Çocuk. DEVLET BAKANI FARUK BAL ARGITHANI - 1950, Ramazan, Zeynep - İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi - İngilizce - Hakim - Adalet Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürü, Personel Genel Müdürü, Ankara Hakimi - TBMM İçişleri Komisyonu Başkanı - Evli, 3 Çocuk. DEVLET BAKANI MUSTAFA YILMAZ OĞUZELİ - 1949, Ahmet - KTÜ İnşaat Fak. - İngilizce - İnşaat Yük. Müh. - Serbest İnşaat Müh. - XVIII ve XIX uncu Dönem Gaziantep Milletvekili - Evli, 2 Çocuk. DEVLET BAKANI SADİ SOMUNCUOĞLU AKSARAY - 1940, İhsan, Elmas - Ankara İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi, Türkiye Orta Doğu Amme İdaresi Enstitüsü - İktisatçı- Yazar, Türk Ocakları Genel ßaşkanı - XVI ncı Dönem Niğde, XX nci Dönem Aksaray Milletvekili - Eski Devlet Bakanı - Evli, 3 Çocuk. DEVLET BAKANI RECEP ÖNAL ORHANGAZİ-1942, Salih, Saadet-A.Ü. Siyasal Bilgiler Fakültesi Maliye ve İktisat Bl.-Almanca-Bankacılık, Kamu Yöneticisi - Alman Merkez Bankası, Alman Banka Murakabe Dairesi ve Ortak Pazar"da Staj, Hacettepe Üniv. İ.İ.B.F. Öğretim Görevlisi, Maliye Bakanlığı Bankalar Yeminli Murakıbı, Sermaye Piyasası Kurulu Genel Sekreteri, Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı Müsteşarlık Müşaviri, Sümerbank Bankacılık A.Ş. Yön.Kur.Bşk., Başbakanlık Sermaye Piyasası Kurulu Başkanvekili-Devlet Bakanı-Evli, 2 Çocuk. DEVLET BAKANI YÜKSEL YALOVA KARPUZLU - 1955, Kamil, Emir - İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi, İstanbul Belediye Konservatuvarı, Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Master ve Doktora - Fransızca, İngilizce - Siyaset Bilimi Dr.,Anayasa Hukuku - Serbest Avukat - XIX, XX nci Dönem Aydın MiIletvekili - Evli,1 Çocuk. DEVLET BAKANI M.ALİ İRTEMÇELİK İSTANBUL-1950, H.Hamit-Ü.Perihan-Galatasaray Lisesi,Boğaziçi Üniversitesi İdari Bilimler-Fransızca, İngilizce - Diplomat, Büyükelçi-Dışişleri Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı, Haşimi Ürdün Krallığı "İstiklal", Bulgaristan Cumhuriyeti "Stara Planina" Nişanları sahibi-Evli, 3 Çocuk. DEVLET BAKANI Dr. KEMAL DERVİŞ İSTANBUL - 1949 - Ekonomi Bölümü,London School of Economics and Political Science,İngiltere-Ekonomi Bölümü, Princeton Üniversitesi,ABD - İngilizce,Fransızca,Almanca DEVLET BAKANI RAMAZAN MİRZAOĞLU KAMAN-1945, Gazi-Mariye-Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi, Ankara Üniversitesi Master, KTÜ Doktora-İngilizce-Prof.Dr., Öğretim Üyesi-Selçuk Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi ve Dekanı-Evli, 3 Çocuk. DEVLET BAKANI ERDOĞAN TOPRAK ADANA - 1959, Hasan, Kazel - Anadolu Üniversitesi Sosyal Bilimler Fakültesi - Orta İngilizce - Yönetici - Serbest Ticaret, TÜGİAD Üyesi, İTO Dayanıklı Tüketim Grubu Yönetim Kurulu Üyesi, BEGİAT Kurucu Yönetim Kurulu Üyesi, Bahçelievler Spor Kulübü 3 Dönem Başkanı, Bakırköyspor Kulübü As Başkanı - XX nci Dönem İstanbul Milletvekili - Türkiye-Hindistan Parlamentolararası Dostluk Grubu Başkanı - Evli, 3 Çocuk. DEVLET BAKANI ŞÜKRÜ SİNA GÜREL İZMİR - 1950, Şerafettin, Emine Firuzan - Ankara Üni. Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler BI., Aynı Fakülte'de Doktora - İngilizce, Fransızca - Uluslararası İlişkiler Prof.Dr. - Ankara Üni. Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Ana Bilim Dalı Başkanı, ODTÜ, Bilkent, 9 Eylül Üniversiteleri Öğretim Üyesi - Evli, 2 Çocuk. DEVLET BAKANI FİKRET ÜNLÜ ERMENEK - 1943, Ali, Feride - Gazi Eğitim Beden Eğitimi BI. - Orta İngilizce - Eğitimci - Öğretmen, Konya Milli Eğitim Müdür Yardımcısı, Beden Terbiyesi Genel Müdürü, Başbakan Başdanışmanı - Evli, 2 Çocuk. DEVLET BAKANI REŞAT DOĞRU ERBAA - 1955, İbrahim, Ayşe - İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi, Ankara SSK Dışkapı Hastanesi Genel Cerrahi İhtisası - İngilizce - Uzman Tıp Doktoru - Almus Sağlık Ocağı Tabibi, Kayseri Tıp Fakültesi Anestezi Asistanı, SSK Ankara Hastanesi, Yozgat Devlet Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı ve Başhekimi, Tokat Devlet Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı - Evli, 2 Çocuk. DEVLET BAKANI RAMAZAN MİRZAOĞLU KAMAN-1945, Gazi-Mariye-Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi, Ankara Üniversitesi Master, KTÜ Doktora-İngilizce-Prof.Dr., Öğretim Üyesi-Selçuk Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi ve Dekanı-Evli, 3 Çocuk. DEVLET BAKANI E.SAFDER GAYDALI GAYDA - 1952, Abidin İnan, Fatma Reşide - Ankara İktisadi Ticari İlimler Yüksek Okulu Ekonomi ve Mali İşletmecilik Bölümü-İngilizce - Ekonomist - Çiftçi, Serbest Ticaret - XIX, XX nci Dönem Bitlis Milletvekili - Evli, 3 Çocuk. DEVLET BAKANI RÜŞTÜ KAZIM YÜCELEN ANAMUR - 1948, Ali, Melehat - İstanbul Üni.İktisat Fakültesi Az Fransızca, İngilizce - İşletme, Maliye - Serbest Ticaret XVII, XVIII, XIX uncu Dönem İçel Milletvekili - Sanayi ve Ticaret Eski Bakanı - Evli, 3 Çocuk. DEVLET BAKANI MEHMET KOCABATMAZ TAVAS-1946, Ali, Havane-Ankara Üniv. Veteriner Fakültesi, Fırat Üniv. Veteriner Fakültesi Fizyoloji ABD Doktora-İngilizce, Orta Fransızca-Fizyoloji Prof. Dr., Öğretim Üyesi-Fırat ve Selçuk Üniv. Veteriner Fakülteleri Dekan Yardımcısı, Fakülte Kurulu ve Yönetim Kurulu Üyesi, Fizyoloji Ana Bilim Dalı Başkanı, Sağlık Bilimleri Enstitüsü Müdürü, Mesleki Eğitim Fakültesi Dekanı, Selçuk Üniv. Atatürk İlkeleri ve İnkıl^ap Tarihi Araştırma ve Uygulama Merkezi Genel Kurulu Üyesi-Evli, 2 Çocuk. DEVLET BAKANI HASAN GEMİCİ ÇAYCUMA - 1953, Abdurrahman, Zülfiye - İstanbul Teknik Üni. İnşaat Fakültesi - Orta Fransızca - İnşaat Mühendisliği - İller Bankası Su Kanalizasyon Dairesi Bşk.lığı Mühendisi, Serbest Mühendis,Müteahhit - Evli, 2 Çocuk. DEVLET BAKANI ŞUAYİP ÜŞENMEZ YOZGAT-1943, Seyit-Ümmügülsüm-Ankara Yüksek Öğretmen Okulu, Ankara Üniv.Fen Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bl., Aynı Bölümde Doktora-İngilizce-Jeoloji Yüksek Mühendisi, Prof.Dr.- TPAO Proje Danışmanı, MTA Proje Koordinatörü, TSE aden Grubu Başkan Yardımcısı, İnşaat Mühendisliği Bölümü ve Geoteknik Ana Bilim Dalı Başkanı, Dekan Yardımcısı, Devlet Bakanlığı Müşaviri, TTK Yönetim Kurulu Üyesi, TÜSTAŞ Denetleme Kurulu Üyesi, Gazi Üniv. Mühendislik Mimarlık Fakültesi Öğretim Üyesi-Evli, 2 Çocuk. DEVLET BAKANI MELDA BAYER SİVAS - 1950, İzzet, İffet - Ankara İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi İşletme Bölümü - İngilizce - Özel Sektör Yöneticisi - OYAK Ordu Pazarları Başkanlığı Mal Alım Koordinatörü - TBMM Başkanlık Divanı Katip Üyesi - Evli, 2 Çocuk. DEVLET BAKANI ABDULHALUK MEHMET ÇAY İSKİLİP-1945, İsmail, Nuriye-İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü-Fransızca, Farsça-Prof. Dr., Öğretim Üyesi-Hacettepe Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Enstitüsü Öğretim Üyesi, Türk Kültürü Araştırma Enstitüsü Üyesi, Türk Tarih Kurumu Asli Üyesi, TÜDEV Türk Devlet ve Toplulukları Dostluk Kardeşlik ve İşbirliği Vakfı Kurucu Üyesi ve Yönetim Kurulu Başkanı-Evli, 2 Çocuk. DEVLET BAKANI TUNCA TOSKAY İSTANBUL-1939, Vahit, Bedriye-İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi,Aynı Fakültede Doktora-Almanca, İngilizce-İktisatçı, Prof.Dr.-TRT Genel Müdürü, Asya Pasifik Yayın Birliği Başkan Yardımcısı, Başbakan Başmüşaviri ve Özel Çevre Koruma Kurumu Başkanı-XIX uncu Dönem İstanbul Milletvekili-Evli, 1 Çocuk. DEVLET BAKANI M.ZEKİ SEZER ESKİŞEHİR - 1957, Ali, Habibe - Ankara Devlet Mühendislik Mimarlık Akademisi Mühendislik Fakültesi Kimya Bölümü - Kimya Mühendisi - Devlet Bakanı - Evli, 2 Çocuk. DEVLET BAKANI DR. YILMAZ KARAKOYUNLU İSTANBUL - 1936, M.Fikret, Melek - Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi, ABD University of Georgia Master, İstanbul Üniversitesi Doktora - İngilizce - Siyasi Tarih Dr. - İktisatçı, Yazar - XX nci Dönem İstanbul Milletvekili - Evli, 2 Çocuk. DEVLET BAKANI MEHMET KEÇECİLER KONYA - 1944, Mehmet Emin - Konya Yük. İslam Ens., Ankara SBF, Paris Uluslararası Amme İdaresi Ens., Üni. Paris II. Master - Fransızca, Az Arapça, Farsça - Kamu Yön., İdare - Kaymakam, Konya Belediye Bşk., - Anavatan Partisi Kurucu Üyesi - XVIII ve XIX uncu Dönem Konya Milletvekili - Devlet Bakanı - Evli, 4 Çocuk. DEVLET BAKANI MASUM TÜRKER MARDİN-1951, Ahmet, Ayhan-İst.Üniv.İşletme Fakültesi- İngilizce, Arapça- Gazeteci, Yeminli Mali Müşavir-Türkiye Mali Müşavirler ve Yeminli Mali Müşavirler Odalar Birliği Genel Başkan Yrd., Uluslararası Muhasebeciler Federasyonu (IFAC) Eğitim Komitesi Üyesi, Türkiye Muhasebe Uzmanları Derneği Başkanı, Gazete Sahipleri Derneği Başkanı, Gazi Üniv. Bolu İdari Bilimler Fakültesi Öğretim Görevlisi, Güneş Gazetesi Murahhas Üyesi, Yeni Yüzyıl Yazarı, Nokta Dergisi Genel Yayın Yönetmeni-Evli, 2 Çocuk. ADALET BAKANI PROF. DR. AYSEL ÇELİKEL ADALET BAKANI HİKMET SAMİ TÜRK OF - 1935, Süleyman, Ayşe Sultane - İstanbul Üni. Hukuk Fakültesi, Köln Üni. Doktora - Almanca, İngilizce, Fransızca, İtalyanca - Ticaret Hukuku Prof.Dr. Ankara Üni. Hukuk Fakültesi Ticaret Hukuku Anabilim Dalı Öğretim Üyesi, Ankara Üniversitesi Senatosu Üyesi - Evli, 2 Çocuk. MİLLİ SAVUNMA BAKANI SABAHATTİN ÇAKMAKOĞLU İNCESU-1930, Mehmet Kemal-Bedriye-Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi, A.Ü.Hukuk Fakültesi, Milli Güvenlik Akademisi-Mülki İdare Amiri, Vali-Kaymakam, Ankara Vali Yardımcısı, Gümüşhane, Isparta, Edirne, Gaziantep, İçel Valisi, Emniyet Genel Müdürü, Başbakanlık ve İçişleri Bakanlığı Müsteşarı, Cumhurbaşkanı Başdanışmanı-İçişleri Eski Bakanı - Evli, 2 Çocuk. İÇİŞLERİ BAKANI MUZAFFER ECEMİŞ İÇİŞLERİ BAKANI SADETTİN TANTAN SAPANCA-1941, Şükrü-Nazire-Polis Enstitüsü, Eskişehir İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi, Bursa İş İdaresi Enstitüsü Master-İngilizce-Emniyet Müdürü, Fatih Belediye Başkanı, İstanbul Güreş İhtisas Kulübü ve Güreş Federasyonu Başkanı - Evli, 6 Çocuk. İÇİŞLERİ BAKANI RÜŞTÜ KAZIM YÜCELEN ANAMUR - 1948, Ali, Melehat - İstanbul Üni.İktisat Fakültesi Az Fransızca, İngilizce - İşletme, Maliye - Serbest Ticaret XVII, XVIII, XIX uncu Dönem İçel Milletvekili - Sanayi ve Ticaret Eski Bakanı - Evli, 3 Çocuk. DIŞİŞLERİ BAKANI İSMAİL CEM İSTANBUL - 1940, İhsan - Lozan Üniversitesi Hukuk Fak. Instut d"Etudes Politique de Paris Master - İngilizce, Fransızca - Siyaset Sosyolojisi - Yazar, TGS İstanbul Şb. Bşk., TRT Genel Müdürü, EBU Yön. Kur. Üyesi, European Institute for the Media Danışma Kurulu Üyesi - XVIII ve XIX uncu Dönem İstanbul Milletvekili - Evli, 2 Çocuk. MALİYE BAKANI SÜMER ORAL İZMİR - 1938, Ahmet Nazif - İstanbul Üni. İktisat Fakültesi - Fransızca - Maliye - Maliye Bakanlığı Bütçe ve Mali Kontrol Genel Müdürü - 5, XVII (Ara Seçim), XVIII ve XIX uncu Dönem Manisa Milletvekili - Sosyal Güvenlik, Maliye ve Gümrük Bakanı - Evli, 2 Çocuk. MİLLİ EĞİTİM BAKANI METİN BOSTANCIOĞLU BAFRA - 1942, Yusuf Ziya, Atiye - Ankara Üni. Hukuk Fakültesi - Orta İngilizce - Hukuk - Serbest Avukat, Hukuk Danışmanı, Hacettepe Üni. Teknoloji Enstitüsü ve Gazi Üni. İşletme Fakültesi Öğretim Görevlisi - Evli, 2 Çocuk. MİLLİ EĞİTİM BAKANI NECDET TEKİN KIRKLARELİ - 1947, Rifat, Tenzile - Ege Üniversitesi Fen Fakültesi Matematik Bölümü, Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İşletme Bölümü İstatistik Doktorası - İngilizce - Sayısal Yöntemler Prof.Dr, Öğretim Üyesi - Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi - XX nci Dönem Kırklareli Milletvekili - Evli, 2 Çocuk BAYINDIRLIK VE İSKAN BAKANI KORAY AYDIN TRABZON-1955, Halil İbrahim, Sebahat-Karadeniz Teknik Üniversitesi Makina Mühendisliği Fakültesi-Makina Mühendisi -XIX uncu Dönem Trabzon Milletvekili-Evli, 3 Çocuk. BAYINDIRLIK VE İSKAN BAKANI ABDÜLKADİR AKCAN BOLVADİN - 1952, Bekir Sami, Ayşe Dudu - Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi, Almanya Hannover Veteriner Yüksekokulu Hayvan Yetiştiriciliği ve Kalıtım Araştırmaları Enstitüsü Doktora - Almanca - Veteriner Hekim, Profesör Dr., Öğretim Üyesi - A.Ü. Veteriner Fakültesi Çiftlik Müdürü ve Yönetim Kurulu Üyesi, F.Ü.Veteriner Fakültesi Dekanı, F.Ü.Yönetim Kurulu, Senatosu Üyesi, Afyon Kocatepe Üniversitesi Veteriner Fakültesi Kurucu Dekanı ve Öğretim Üyesi - Evli, 2 Çocuk. SAĞLIK BAKANI OSMAN DURMUŞ ÇANKIRI-1947, Mehmet, Elif-Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi -İngilizce, Fransızca-Doçent Doktor, Öğretim Üyesi-Anatomi ve Genel Cerrahi Uzmanı, Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi-Evli, 3 Çocuk. ULAŞTIRMA BAKANI ENİS ÖKSÜZ TARSUS-1946, Salim-Dudu-İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi-İngilizce, Fransızca-Prof.Dr., Öğretim Üyesi-İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Öğretim Üyesi-Evli, 2 Çocuk. ULAŞTIRMA BAKANI PROF.DR. NACİ KINACIOĞLU ULAŞTIRMA BAKANI Dr. OKTAY VURAL DİYARBAKIR-1956, Hasan, Harbiye-İstanbul Üniv.Hukuk Fakültesi, Ege Üniv.İktisat Fakültesi Maliye Bl.Yüksek Lisans, Dokuz Eylül Üniv. Sosyal Bilimler Enst. İktisat Doktora-İngilizce-BOTAŞ Boru Hatları ile Petrol Taşıma A.Ş.Yön.Kur.Bşk. ve Gn.Md., C.Bşk.lığı Devlet Denetleme Kurulu Üyesi, Türkiye Gübre Sanayi A.Ş. Yön.Kur.Bşk. ve Gn.Md., Demokraside Birlik Vakfı Üyesi-NATO Parlamenter Asamblesi Üyesi, TBMM Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Kom. Eski Bşk Evli, 2 Çocuk. TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI HÜSNÜ YUSUF GÖKALP GÜRÜN-1946, Aziz Zühtü, İmmihan-Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesi,The Ohio State Üniversitesi Master, Aynı Üniversitede Doktora-İngilizce-Profesör Dr., Öğretim Üyesi-Atatürk Üniversitesi Ziraat, Eğitim Fakülteleri Yönetim Kurulları Üyesi, Senato Üyesi, Fen Bilimleri Enstitüsü Müdür Yardımcısı, Pamukkale Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Dekanı, Yönetim Kurulu ve Senato Üyesi, Gıda Mühendisliği Bölüm Başkanı-Evli, 3 Çocuk. ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI NEJAT ARSEVEN ANKARA - 1950, M.İhsan, Adalet - Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi - İngilizce - Hakim, Hukuk Müşaviri ve Danışman, Serbest Avukat - XX nci Dönem Ankara Milletvekili - Türkiye Büyük Millet Meclisi Eski Başkanvekili - Evli, 1 Çocuk. ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI YAŞAR OKUYAN İSTANBUL - 1949, Sultan, Sabire - İstanbul Gazetecilik Yüksek Okulu - Orta İngilizce - Gazetecilik - Gazeteci, Yazar, İmbat Şirketler Topluluğu Yönetim Kurulu Başkanı, Anavatan Partisi Genel Başkan Başdanışmanı -XX nci Dönem Yalova Milletvekili- Evli, 3 Çocuk. SANAYİ VE TİCARET BAKANI AHMET KENAN TANRIKULU İSTANBUL-1958, Osman Necati, Melahat-Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi, ABD Western Illinois Üniv.Ekonomi Master-İngilizce-Ekonomist-Turizm Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı - Evli, 2 Çocuk. ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI ZEKİ ÇAKAN ZONGULDAK - 1950, Ali, Cemile - İstanbul Yıldız Teknik Üniversitesi Elektrik Mühendisliği Bölümü - İngilizce - Elektrik Mühendisi - Zonguldak Belediyesi İşletmeler Müdürü, Devlet Bakanlığı Danışmanı, Köy Hizmetleri Genel Müdürü, Tarım Bakanlığı Müşaviri, Türk Motor Sanayi ve Ray Sigorta Yönetim Kurulu Üyesi, Zonguldak Belediye Başkanı - XX nci Dönem Bartın Milletvekili - TBMM Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Eski Başkanı - Evli, 2 Çocuk. KÜLTÜR BAKANI M.İSTEMİHAN TALAY TARSUS - 1945, İbrahim Rifat, Emine - Ankara Üni.Siyasal Bilgiler Fakültesi, SBF Siyaset ve Yönetim Bilimi Master İngilizce - Mülki İdare, Kamu Yönetimi - Kaymakam, Belediyeler Fon ve Krediler Genel Müdürü - XVIII ve XIX uncu Dönem İçel Milletvekili - Evli, 2 Çocuk. TURİZM BAKANI MUSTAFA RÜŞTÜ TAŞAR GAZİANTEP - 1951, Ali Kemal, Neriman - Ankara İTİA İşletme Muhasebe Bölümü - İngilizce - İşletme ve İdarecilik - Başbakanlık Devlet Planlama Teşkilatı Daire Başkanı, Anavatan Partisi Kurucu Üyesi - XVII nci Dönem Gaziantep, XVIII inci Dönem Ankara Milletvekili - Devlet Eski Bakanı, Çevre Bakanı - Evli, 2 Çocuk. TURİZM BAKANI ERKAN MUMCU YALVAÇ - 1963, Süleyman, Cemile - İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi-İngilizce - Hukukçu - Serbest Ticaret - XX nci Dönem Isparta Milletvekili-Evli, 2 Çocuk. ÇEVRE BAKANI FEVZİ AYTEKİN TEKİRDAĞ - 1946, Aziz Ferit, Emine - Devlet Mühendislik ve Mimarlık Akademisi Işık Mühendislik Yüksek Okulu - İnşaat Mühendisliği - Serbest İnşaat Mühendis Müteahhit, Futbol İI Temsilcisi -XX nci Dönem Tekirdağ Milletvekili-Çevre Bakanı - Evli, 2 Çocuk. ORMAN BAKANI İBRAHİM NAMİ ÇAĞAN AMASYA - 1947, Ahmet, Mualla - Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi, Amsterdam Üniversitesi Avrupa Enstitüsü, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Doktora - İngilizce, Almanca - Mali Hukuk Prof.Dr., Öğretim Üyesi-BYYO, ODTÜ, Kara Harp Okulu, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Öğretim Üyesi ve Dekan Yardımcısı -XIX, XX nci Dönem İstanbul Milletvekili- çalışma ve Sosyal Güvenlik Eski Bakanı, Maliye Bakanı-Evli, 2 Çocuk.
T.C.Başbakanlık Resmi internet Sitesi www.basbakanlik.gov.tr E-posta : bilgi@basbakanlik.gov.tr Tüm haklar © 2005 Başbakanlık








Ana sayfa Tarihçe Teşkilat Hükümetler Başbakanlar Müsteşarlar Bakanlar kurulu English Formun Üstü Sitede ara : Formun Altı Tarihçe Teşkilat Hükümetler Başbakanlar Bakanlar kurulu Müsteşarlar Görev Dağılımı 58.HÜKÜMET ÜYELERİ BAŞBAKAN ABDULLAH GÜL KAYSERİ - 1950, Ahmet Hamdi - İstanbul Üni. İktisat Fakültesi - İngilizce, Arapça - İktisat Doç. Dr. - İslam Kalkınma Bankası İktisat Uzmanı - XIX uncu Dönem Kayseri Milletvekili - Evli, 3 Çocuk. DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI Mehmet Ali ŞAHİN EKİNCİK - 1950, Abdullah, Ünzüle - İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi - Serbest Avukat, İstanbul Fatih Belediye Başkanı - Adalet ve Kalkınma Partisi Kurucu Üyesi - XX, XXI inci Dönem İstanbul Milletvekili - Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı - Evli, 4 Çocuk. DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI ERTUĞRUL YALÇINBAYIR HASKÖY - 1946, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi İngilizce - Serbest Avukat, Futbol Federasyonu Müşahidi, Bursa Belediye Meclis Üyesi - XX`nci Dönem Bursa Milletvekili - TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı - Evli, 2 Çocuk babasıdır. DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI Doç.Dr.Abdüllatif ŞENER YILDIZELİ - 1954, Bedirhan, Ayferat - Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi, Gazi Üniversitesi Doktora - Arapça, Fransızca - Maliye Doçent Dr., Öğretim Üyesi - Gazi Üniversitesi Bolu İktisadî ve İdarî Bilimler Fakültesi Dekan Yardımcısı, - AK Parti Kurucu Üyesi - XIX, XX, XXI inci Dönem Sivas Milletvekili - Maliye Eski Bakanı, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı - Evli, 4 Çocuk. DEVLET BAKANI Prof.Dr.Mehmet AYDIN ELAZIĞ - 1943, Osman - Gülüş - Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi, İskoçya Edinburgh Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Dalında Doktora - İngilizce, Fransızca, Arapça - Prof.Dr., Öğretim Üyesi - Dokuz Eylül Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi ve İlahiyat Fakültesi Dekanı - Devlet Bakanı - Evli. DEVLET BAKANI Prof. Dr. BEŞİR ATALAY ARMUTLU-1947, A.Ü. Hukuk Fakültesi mezunu olan Atalay, DPT Sosyal Planlama Dairesi Başkanlığı görevinde bulundu. Kırıkkale Üniversitesi kurucu rektörü olan Prof. Dr. Atalay, 3 çocuk babası ve İngilizce biliyor. DEVLET BAKANI ALİ BABACAN ANKARA-1967, TED Ankara Koleji`ni birincilikle bitiren Babacan, ODTÜ Endüstri Mühendisliği`nden birincilikle mezun oldu. İngilizce bilen Babacan, evli ve 1 çocuk babası. DEVLET BAKANI Kürşad TÜZMEN ANKARA - 1958, Nuray - Feriha - ODTÜ İşletme Bl., Illinois Üniv.İşletme Bl.Master - İngilizce, Almanca - İşletmeci, Emekli Müsteşar - DPT, Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığı Uzmanı, Daire Başkanı, Gn.Md.Yrd, Serbest Bölgeler Genel Müdürü., DTM Müsteşar Yrd., Dış Ticaret Müsteşarı, Türk Eximbank Yön.Kur.Bşk., İGEME, WEPZA Yön.Kur.Bşk., (1999-2000-2001) , Milli Olimpiyat Komitesi Üyesi - Devlet Bakanı - Evli, 2 Çocuk. ADALET BAKANI CEMİL ÇİÇEK YOZGAT - 1946, Ahmet - İstanbul Üni. Hukuk Fakültesi - İngilizce, Fransızca - Hukuk - Yozgat Belediye Başkanı - Anavatan Partisi Kurucu Üyesi - XVIII inci Dönem Yozgat Milletvekili - Devlet Bakanı - Evli, 3 Çocuk. MİLLİ SAVUNMA BAKANI Mehmet Vecdi GÖNÜL ERZİNCAN-1939, Mustafa Saffet, Lütfiye-A.Ü.Siyasal Bilgiler Fakültesi,TODAİE, ABD Güney California Üniv. Master-İngilizce-Mülki İdare Amiri-Kaymakam, Vali, Mülkiye Müfettişi, İçişleri Bakanlığı Özlük İşleri Gn.Md., Kocaeli Valisi, Emniyet Gn.Md., Ankara, İzmir Valisi, YÖK Kurucu Üyesi, İçişleri Bakanlığı Müst., Sayıştay Başkanı, Avrupa Sayıştaylar Bir.Den., ECO Ülkeleri Sayıştaylar Birliği Bşk.-XXI. Dönem Kocaeli Milletvekili-Evli, 3 Çocuk. İÇİŞLERİ BAKANI ABDÜLKADİR AKSU DİYARBAKIR - 1944, Muzaffer - Ankara Üni. Siyasal Bilgiler Fakültesi - Almanca - İdare, Kamu Yönetimi - Malatya Emniyet Md., Kahramanmaraş Vali V., Emniyet Gn. Md. Yrd., Rize Valisi ve Belediye Bşk., Merkez ve Gaziantep Valisi - XVIII inci Dönem Diyarbakır Milletvekili - İçişleri Bakanı - Evli, 2 Çocuk DIŞİŞLERİ BAKANI YAŞAR YAKIŞ AKÇAKOCA-1938, A,Ü. Siyasal Bilgiler Fakültesi`nden mezun olan Yakış, 1962`de Dışişleri Bakanlığı`na girdi. 1998`de BM Türkiye Daimi Temsilcisi oldu. Fransızca, İngilizce ve Arapçabiliyor. Evli ve bir çocuk babası. MALİYE BAKANI Kemal UNAKITAN DOMURCALI - 1946, Mustafa - Hidayet - Ankara İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi - İngilizce - Ekonomist - Maliye Bakanlığı Hesap Uzmanı, SEKA Genel Müdür Muavini ve Genel Müdürü, Family Finans Yönetim Kurulu Üyesi - Maliye Bakanı - Evli, 3 Çocuk. MİLLİ EĞİTİM BAKANI ERKAN MUMCU YALVAÇ - 1963, Süleyman, Cemile - İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi-İngilizce - Hukukçu - Serbest Ticaret - XX nci Dönem Isparta Milletvekili-Evli, 2 Çocuk. BAYINDIRLIK VE İSKAN BAKANI Zeki ERGEZEN AHLAT - 1949, Müslüm, Cemile - Ankara Devlet Mühendislik ve Mimarlık Akademisi Mimarlık Bölümü - Orta İngilizce - Mimar - Bitlis, Muş Bayındırlık İI Müdürü, Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü İnşaat Dairesi Başkanı, Emniyet Genel Müdürlüğü İnşaat Emlak Dairesi Başkanı - XIX, XX, XXI inci Dönem Bitlis Milletvekili - Adalet ve Kalkınma Parti Kurucu Üyesi - TBMM Başkanlık Divanı Eski Katip Üyesi - Bayındırlık Bakanı - Evli, 4 Çocuk. SAĞLIK BAKANI Prof. Dr. Recep AKDAĞ ERZURUM - 1960, Yahya - Zekiye - Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi - İngilizce - Prof.Dr., Öğretim Üyesi - Atatürk Üniversitesi Araştırma Hastanesi Başhekim Yardımcısı, Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi, Atatürk Üniversitesi Biyoteknoloji Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdür Yardımcısı - Evli, 5 Çocuk. ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM ERZİNCAN- 1955, İTÜ Gemi İnşa ve Deniz Bilimleri Fakültesi`nden mezun olan Yıldırım, 1994-2000 yılları arasında İstanbul Deniz Otobüsleri İşletmeleri Genel Müdürlüğü yaptı. Evli ve üç çocuk babası olan Yıldırım, İngilizce ve Fransızca biliyor. TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI Prof. Dr. Sami GÜÇLÜ KUYULUSEBİL - 1950, Hasan - Esmehan - İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi, Aynı Fakültede Doktora - İngilizce - İktisatçı, Prof.Dr., Öğretim Üyesi - İngiltere Leicester Üniv. Misafir Öğretim Üyesi, Başbakanlık Başmüşaviri, İTÜ Sakarya Mühendislik Fakültesi ve Sakarya Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi,Senato Üyesi - Adalet ve Kalkınma Partisi Kurucu Üyesi - Tarım ve Köyişleri Bakanı - Evli, 4 Çocuk. ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU KASTAMONU - 1955, İ.Ü. Hukuk Fakültesi`nden mezun olan Başesgioğlu, 18, 19 ve 20. dönemlerde Kastamonu`dan milletvekili seçildi. İçişleri Bakanlığı yapan Başesgioğlu, ANAP`tan istifa ederek AK Parti`ye katılmıştı. Fransızca bilen Başesgioğlu, evli ve iki çocuk babası. SANAYİ VE TİCARET BAKANI ALİ COŞKUN 1939`te Erzincan-Kemaliye`ye bağlı Başpınar köyünde doğdu. Yıldız Üniversitesi Mühendislik Fakültesi`ni bitiren Coşkun, TOBB Başkanlığı, İslam Ülkeleri Odalar Birliği Başkan Vekilliği yaptı. Almanca ve İngilizce biliyor. Evli ve iki çocuk babası. ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER ORDU - 1949, ODTÜ`den Metalürji Mühendisi olarak mezun olan Güler, TUSAŞ, TÜBİTAK, Erdemir, İGDAŞ ve Etibank`ta görev yaptı. İngilizce biliyor. Evli ve 2 çocuk babası . KÜLTÜR BAKANI Doç. Dr. HÜSEYİN ÇELİK 1959`da Van Gürpınar`da doğdu. 1983 yılında İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi`nden mezun olan Çelik, aynı yıl Yüzüncü Yıl Üniversitesi`ne asistan olarak girdi. 1997 yılında doçent olan Çelik, 18 Nisan 1999 seçimlerinde DYP`den Van Milletvekili seçildi. DYP`den istifa ederek AK Parti`nin kurucuları arasında yer aldı. Yayımlanmış 11 kitabı bulunan Çelik, evli ve 3 çocuk babası. Çelik İngilizce biliyor. TURİZM BAKANI GÜLDAL AKŞİT MALATYA - 1960, İ.Ü. Hukuk Fakültesi`ni bitirdi. Avukatlık yapan Akşit, evli ve İngilizce biliyor. ÇEVRE BAKANI İMDAT SÜTLÜOĞLU RİZE-ARDEŞEN-1953 , KTÜ İşletme İktisat mezunu olan Sütlüoğlu, Ardeşen ilçe belediye başkanlığını yaptı. Rize Milletvekili Sütlüoğlu, İngilizce biliyor. ORMAN BAKANI OSMAN PEPE AKÇAABAT - 1954, KTÜ Makina Fakültesi`ni bitiren Pepe, İstanbul İşletme İktisadı Enstitüsü`nde yüksek lisansını tamamladı. 20. Dönem Kocaeli Milletvekili olarak parlamentoya giren Pepe, İngilizce biliyor, evli ve 4 çocuk babası.
T.C.Başbakanlık Resmi internet Sitesi www.basbakanlik.gov.tr E-posta : bilgi@basbakanlik.gov.tr Tüm haklar © 2005 Başbakanlık

Ana sayfa Tarihçe Teşkilat Hükümetler Başbakanlar Müsteşarlar Bakanlar kurulu English Formun Üstü Sitede ara : Formun Altı Tarihçe Teşkilat Hükümetler Başbakanlar Bakanlar kurulu Müsteşarlar Görev Dağılımı 59.HÜKÜMET ÜYELERİ BAŞBAKAN RECEP TAYYİP ERDOĞAN İSTANBUL - 1954, Ahmet - Tenzile - Marmara Üniversitesi İktisadi ve Ticari Bilimler Fakültesi - İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı - Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı - Başbakan - Evli, 4 Çocuk. BAŞBAKAN YRD. VE DIŞİŞLERİ BAKANI ABDULLAH GÜL KAYSERİ - 1950, Ahmet Hamdi - İstanbul Üni. İktisat Fakültesi - İngilizce, Arapça - İktisat Doç. Dr. - İslam Kalkınma Bankası İktisat Uzmanı - XIX uncu Dönem Kayseri Milletvekili - Evli, 3 Çocuk. BAŞBAKAN YARDIMCISI Doç.Dr.Abdüllatif ŞENER YILDIZELİ - 1954, Bedirhan, Ayferat - Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi, Gazi Üniversitesi Doktora - Arapça, Fransızca - Maliye Doçent Dr., Öğretim Üyesi - Gazi Üniversitesi Bolu İktisadî ve İdarî Bilimler Fakültesi Dekan Yardımcısı, - AK Parti Kurucu Üyesi - XIX, XX, XXI inci Dönem Sivas Milletvekili - Maliye Eski Bakanı, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı - Evli, 4 Çocuk. BAŞBAKAN YARDIMCISI Mehmet Ali ŞAHİN EKİNCİK - 1950, Abdullah, Ünzüle - İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi - Serbest Avukat, İstanbul Fatih Belediye Başkanı - Adalet ve Kalkınma Partisi Kurucu Üyesi - XX, XXI inci Dönem İstanbul Milletvekili - Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı - Evli, 4 Çocuk. DEVLET BAKANI Kürşad TÜZMEN ANKARA - 1958, Nuray - Feriha - ODTÜ İşletme Bl., Illinois Üniv.İşletme Bl.Master - İngilizce, Almanca - İşletmeci, Emekli Müsteşar - DPT, Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığı Uzmanı, Daire Başkanı, Gn.Md.Yrd, Serbest Bölgeler Genel Müdürü., DTM Müsteşar Yrd., Dış Ticaret Müsteşarı, Türk Eximbank Yön.Kur.Bşk., İGEME, WEPZA Yön.Kur.Bşk., (1999-2000-2001) , Milli Olimpiyat Komitesi Üyesi - Devlet Bakanı - Evli, 2 Çocuk. DEVLET BAKANI Prof.Dr.Beşir ATALAY KESKİN - 1947, Mehmet - Memduha - Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi, Master ve Doktora - İngilizce - Sosyolog, Prof.Dr., Öğretim Üyesi - Erzurum Atatürk Üniversitesi Öğretim Üyesi, DPT Sosyal Planlama Daire Başkanı, UNESCO Türkiye Milli Komisyonu Yönetim Kurulu Üyesi, Kırıkkale Üniversitesi Kurucu Rektörü, Ankara Sosyal Araştırmalar Merkezi Koordinatörü - Devlet Bakanı - Evli, 3 Çocuk. DEVLET BAKANI Prof.Dr.Mehmet AYDIN ELAZIĞ - 1943, Osman - Gülüş - Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi, İskoçya Edinburgh Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Dalında Doktora - İngilizce, Fransızca, Arapça - Prof.Dr., Öğretim Üyesi - Dokuz Eylül Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi ve İlahiyat Fakültesi Dekanı - Devlet Bakanı - Evli. DEVLET BAKANI NİMET ÇUBUKÇU AYRANCI - 1965, Ferit - Emine - İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi - Serbest Avukat - Adalet ve Kalkınma Partisi Kurucu Üyesi - Evli, 1 Çocuk. DEVLET BAKANI GÜLDAL AKŞİT MALATYA - 1960, İ.Ü. Hukuk Fakültesi`ni bitirdi. Avukatlık yapan Akşit, evli ve İngilizce biliyor. DEVLET BAKANI ALİ BABACAN ANKARA-1967, TED Ankara Koleji`ni birincilikle bitiren Babacan, ODTÜ Endüstri Mühendisliği`nden birincilikle mezun oldu. İngilizce bilen Babacan, evli ve 1 çocuk babası. ADALET BAKANI CEMİL ÇİÇEK YOZGAT - 1946, Ahmet - İstanbul Üni. Hukuk Fakültesi - İngilizce, Fransızca - Hukuk - Yozgat Belediye Başkanı - Anavatan Partisi Kurucu Üyesi - XVIII inci Dönem Yozgat Milletvekili - Devlet Bakanı - Evli, 3 Çocuk. MİLLİ SAVUNMA BAKANI Mehmet Vecdi GÖNÜL ERZİNCAN-1939, Mustafa Saffet, Lütfiye-A.Ü.Siyasal Bilgiler Fakültesi,TODAİE, ABD Güney California Üniv. Master-İngilizce-Mülki İdare Amiri-Kaymakam, Vali, Mülkiye Müfettişi, İçişleri Bakanlığı Özlük İşleri Gn.Md., Kocaeli Valisi, Emniyet Gn.Md., Ankara, İzmir Valisi, YÖK Kurucu Üyesi, İçişleri Bakanlığı Müst., Sayıştay Başkanı, Avrupa Sayıştaylar Bir.Den., ECO Ülkeleri Sayıştaylar Birliği Bşk.-XXI. Dönem Kocaeli Milletvekili-Evli, 3 Çocuk. İÇİŞLERİ BAKANI ABDÜLKADİR AKSU DİYARBAKIR - 1944, Muzaffer - Ankara Üni. Siyasal Bilgiler Fakültesi - Almanca - İdare, Kamu Yönetimi - Malatya Emniyet Md., Kahramanmaraş Vali V., Emniyet Gn. Md. Yrd., Rize Valisi ve Belediye Bşk., Merkez ve Gaziantep Valisi - XVIII inci Dönem Diyarbakır Milletvekili - İçişleri Bakanı - Evli, 2 Çocuk MALİYE BAKANI Kemal UNAKITAN DOMURCALI - 1946, Mustafa - Hidayet - Ankara İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi - İngilizce - Ekonomist - Maliye Bakanlığı Hesap Uzmanı, SEKA Genel Müdür Muavini ve Genel Müdürü, Family Finans Yönetim Kurulu Üyesi - Maliye Bakanı - Evli, 3 Çocuk. MİLLİ EĞİTİM BAKANI Doç. Dr. HÜSEYİN ÇELİK 1959`da Van Gürpınar`da doğdu. 1983 yılında İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi`nden mezun olan Çelik, aynı yıl Yüzüncü Yıl Üniversitesi`ne asistan olarak girdi. 1997 yılında doçent olan Çelik, 18 Nisan 1999 seçimlerinde DYP`den Van Milletvekili seçildi. DYP`den istifa ederek AK Parti`nin kurucuları arasında yer aldı. Yayımlanmış 11 kitabı bulunan Çelik, evli ve 3 çocuk babası. Çelik İngilizce biliyor. BAYINDIRLIK VE İSKAN BAKANI FARUK NAFİZ ÖZAK TRABZON - 1946, Ali Haydar - Safiye - Karadeniz Teknik Üniversitesi İnşaat Mühendisliği - İngilizce - İnşaat Yüksek Mühendisi - Trabzonspor Futbol Takımı Kaptanı, Yılın Sporcusu Ödülü Sahibi, Trabzonspor Asbaşkanı ve Başkanı, YAPISUN A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı, Trabzon Kalkınma Vakfı Kurucusu - Bayındırlık ve İskân Bakanı - Evli, 2 Çocuk. BAYINDIRLIK VE İSKAN BAKANI Zeki ERGEZEN AHLAT - 1949, Müslüm, Cemile - Ankara Devlet Mühendislik ve Mimarlık Akademisi Mimarlık Bölümü - Orta İngilizce - Mimar - Bitlis, Muş Bayındırlık İI Müdürü, Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü İnşaat Dairesi Başkanı, Emniyet Genel Müdürlüğü İnşaat Emlak Dairesi Başkanı - XIX, XX, XXI inci Dönem Bitlis Milletvekili - Adalet ve Kalkınma Parti Kurucu Üyesi - TBMM Başkanlık Divanı Eski Katip Üyesi - Bayındırlık Bakanı - Evli, 4 Çocuk. SAĞLIK BAKANI Prof. Dr. Recep AKDAĞ ERZURUM - 1960, Yahya - Zekiye - Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi - İngilizce - Prof.Dr., Öğretim Üyesi - Atatürk Üniversitesi Araştırma Hastanesi Başhekim Yardımcısı, Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi, Atatürk Üniversitesi Biyoteknoloji Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdür Yardımcısı - Evli, 5 Çocuk. ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM ERZİNCAN- 1955, İTÜ Gemi İnşa ve Deniz Bilimleri Fakültesi`nden mezun olan Yıldırım, 1994-2000 yılları arasında İstanbul Deniz Otobüsleri İşletmeleri Genel Müdürlüğü yaptı. Evli ve üç çocuk babası olan Yıldırım, İngilizce ve Fransızca biliyor. TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER BİSMİL - 1956, Abdullah - Fehime - Ankara Üniv. Veteriner Fakültesi, İngiltere University of Aberdeen Tarım Ekonomisi Master, Ankara Ü. Sağlık Bilimleri Enstitüsü Doktora - İngilizce - Dr. Veteriner Hekim, Tarım Ekonomisi Uzmanı - Lalahan Hayvancılık Merkez Araştırma Enstitüsü Md.Yrd., İstanbul Büyükşehir Belediyesi Veteriner İşleri Müdürü, Tarım Bakanlığı Tarımsal Üretim ve Geliştirme Genel Md.Yrd., Koruma ve Kontrol Genel Müdürü ve Bakanlık Müşaviri - Tarım ve Köyişleri Bakanı - Evli, 3 Çocuk. TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI Prof. Dr. Sami GÜÇLÜ KUYULUSEBİL - 1950, Hasan - Esmehan - İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi, Aynı Fakültede Doktora - İngilizce - İktisatçı, Prof.Dr., Öğretim Üyesi - İngiltere Leicester Üniv. Misafir Öğretim Üyesi, Başbakanlık Başmüşaviri, İTÜ Sakarya Mühendislik Fakültesi ve Sakarya Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi,Senato Üyesi - Adalet ve Kalkınma Partisi Kurucu Üyesi - Tarım ve Köyişleri Bakanı - Evli, 4 Çocuk. ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI Murat BAŞESKİOĞLU KASTAMONU - 1955, Mustafa - Hatice - İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi - Orta Fransızca - Serbest Avukat - XVIII, XIX, XX, XXI inci Dönem Kastamonu Milletvekili - İçişleri Eski Bakanı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı - Evli, 2 Çocuk. SANAYİ VE TİCARET BAKANI ALİ COŞKUN 1939`te Erzincan-Kemaliye`ye bağlı Başpınar köyünde doğdu. Yıldız Üniversitesi Mühendislik Fakültesi`ni bitiren Coşkun, TOBB Başkanlığı, İslam Ülkeleri Odalar Birliği Başkan Vekilliği yaptı. Almanca ve İngilizce biliyor. Evli ve iki çocuk babası. ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER ORDU - 1949, ODTÜ`den Metalürji Mühendisi olarak mezun olan Güler, TUSAŞ, TÜBİTAK, Erdemir, İGDAŞ ve Etibank`ta görev yaptı. İngilizce biliyor. Evli ve 2 çocuk babası . KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ERKAN MUMCU YALVAÇ - 1963, Süleyman, Cemile - İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi-İngilizce - Hukukçu - Serbest Ticaret - XX nci Dönem Isparta Milletvekili-Evli, 2 Çocuk. KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ATİLLA KOÇ AYDIN - 1946, Ali - Zehra - Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi - İngilizce - Mülki İdare Amiri - Kaymakam, İçişleri Bakanlığı Bakanlık Müşaviri, Konya Emniyet Müdürü, Ulubey, Nusaybin, Bayındır Kaymakamı, Siirt, Giresun Valisi, Başbakanlık Müsteşarı, Ankara Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri, Merkez Valisi - Kültür ve Turizm Bakanı - Evli, 3 Çocuk. ÇEVRE VE ORMAN BAKANI OSMAN PEPE AKÇAABAT - 1954, KTÜ Makina Fakültesi`ni bitiren Pepe, İstanbul İşletme İktisadı Enstitüsü`nde yüksek lisansını tamamladı. 20. Dönem Kocaeli Milletvekili olarak parlamentoya giren Pepe, İngilizce biliyor, evli ve 4 çocuk babası.
T.C.Başbakanlık Resmi internet Sitesi www.basbakanlik.gov.tr E-posta : bilgi@basbakanlik.gov.tr Tüm haklar © 2005 Başbakanlık




1.Kamu Personelinin Yargı Bağışıklığı

Gerek Anayasanın 129’uncu maddesinin 5’inci bendi hükmünün gerekse 657/13’üncü madde hükmünün getirdiği temel ilke şudur: Kamu hukukuna tabi görevlerle ilgili olarak ortaya çıkan zararlar, bu görevi yerine getiren personelin kusurlu tutum ve davranışlarından kaynaklansa bile, açılacak tazminat davasında, husumet anılan görevleri yerine getiren personele değil, ilgili idareye yöneltilebilir. İ İdare edilenlerin uğradıkları zararları karşılamak bakımından daha elverişli ve basit olan bu esası benimsemiş olmakla kamu görevini yapan personelin tam bir yargı bağışıklığına sahip olduğu söylenebilir. Bu yaklaşım son zamanlarda verilen yargı kararlarında daha da belirginlik kazanmış ve bazen personelin kişisel kusurundan kaynaklanan zararlar için bile idareye husumet yöneltilmesi kabul edilmiştir.
Demek ki, 13’üncü madde, kamu hukukuna tabi görevlerle ilgili olarak kişilerin uğradıkları zararlardan ötürü, bu görevlerin yerine getirilmesini sağlayan veya etkileyen personele, zarar görenlere karşı tam bir yargı bağışıklığı getirmiş olmaktadır.
2.Memurların Görevleri Sırasında Üçüncü Kişilere Verdikleri Zararlar
Anayasanın 125’inci maddesinin son fıkrasında: İdarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu belirtilmekte; 129’uncu maddesinin 5’inci bendinde: “memurlar ve diğer kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken işledikleri kusurlardan doğan tazminat davaları, kendilerine rücu edilmek kaydıyla ve kanunun gösterdiği şekil ve şartlara uygun olarak, ancak idare aleyhine açılabilir” hükmü bulunmaktadır. 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 13’üncü maddesinde de; kişilerin kamu hukukuna tabi görevlerle ilgili olarak uğradıkları zararlardan dolayı, bu görevi yerine getiren personel aleyhine değil, ilgili kurum aleyhine dava açacakları, kurumun genel hükümlere göre personele rücu hakkının saklı olduğu hükmüne yer verilmiştir.
3.İdarenin Personele Rücu Hakkı
Gerek Anayasanın gerekse 657 sayılı Yasanın yukarıda belirtilen hükümleri karşısında, idarenin görevli personelin tutum ve davranışlarından kaynaklanan zararlar nedeniyle ödediği tazminat için kusurlu personele rücu hakkının bulunduğu hususunda ihtilaf yoktur.
Gerek Anayasanın 40’ıncı maddesinde, gerekse 657 sayılı Yasanın 13’üncü maddesinde, idarenin ödediği tazminat için, kişilere zarar veren kamu personeline rücu hakkının bulunduğu hüküm altına alınmıştır. 13’üncü maddedeki düzenleme “Kurumun, genel hükümlere göre sorumlu personele rücu hakkı saklıdır.” şeklinde yapılmış olup, genel hükümlerden kastın Borçlar Kanunu hükümleri olduğu kanaati yaygındır. Buna göre, kamu gücünün kullanılması sırasında, kamu görevlisinin davranışlarından ileri gelen sorumluluğa, devletin ya da kamu tüzel kişisinin katlanmasının gerektiği kabul edilmektedir. Eğer sorumluluğun temeli hizmet kusuru ise tazminat devlet ya da kamu tüzel kişisinden istenilmelidir. Bunun dışında kalan durumlarda ise, devlet ya da kamu tüzel kişisi, yerine göre BK.55 ve 100’üncü maddelerine göre (istihdam edenin sorumluluğu ve muavin şahısların sorumluluğu); kamu görevlisi ise BK. 41’inci maddeye göre sorumlu tutulmalıdır. İlgili kurum zarar gören kişiye tazminat ödedikten veya ödemeye mahkûm olduktan sonra, genel hükümler uyarınca, bu zarara yol açan personele rücu edecek, onun sorumluluğu oranında payına düşen tazminatı isteyecektir. İdare bu istemi genel hükümlere göre yapacaktır.
4. İdarenin Personele Rücu Zorunluluğu
Madde metnindeki “rücu hakkı saklıdır” ifadesinden idarenin ödediği tazminat için personele rücu edip etmeme hususunda takdir yetkisinin bulunduğu düşünülebilir. İdarenin böyle bir takdir hakkı yoktur. İdarenin kararları, son tahlilde onun personeli tarafından verilmektedir. Hiç bir personelin de kamu menfaatinden başka bir personel lehine vazgeçme hakkı bulunmamalıdır. Çünkü personelin eylemi sonucu ödenen tazminat bütçeden yapılan bir ödemedir. Bütçeden yapılan ödemelerin de “devlet gideri” tanımına girmesi icap ed er. Devlet gideri, 1050 sayılı Muhasebe-i Umumiye Kanununun 7’nci maddesinde tanımlandığı üzere “bütçe dâhilinde devlet namına ifa edilen veya bir kanunu mahsus ile ifası taahhüt edilen bir hizmet veya hususat karşılığı” olmalıdır. Bütçenin bütün vatandaşların ortak katılımıyla oluşturulan bir fon olduğu düşünülürse, bu fondan yapılacak harcamalar için kanunun sarih hükümlerine ihtiyaç vardır. Her hangi bir kamu görevlisinin kendi kusurlu davranışı ile dolaylı ya da dolaysız olarak devlete verdiği zararların bütçeden karşılanacağı konusunda mali mevzuatımızda böyle bir sarih hüküm bulunmamaktadır.
Diğer taraftan bir üst hukuk normu olan Anayasanın 129’uncu maddesinde personelin davranışı nedeniyle idarenin tazminata mahkûm edilmesi halinde kendisine rücu edileceği “kendisine rücu edilmek kaydıyla” denilmek suretiyle hüküm altına alınmıştır. Kanaatimizi destekleyici tarzda verilmiş Sayıştay ve Danıştay.
5.Yargı Kararının Yerine Getirilmemesi Nedeniyle Ödenen Tazminat İçin Kusurlu Personele Rücu
“Anayasanın 129’uncu maddesinin 5’inci fıkrasındaki “kendilerine rücu edilmek kaydıyla” ibaresi; kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken işledikleri kusurlar nedeniyle idare aleyhine açılan davalarda tazminata hükmedilmesi halinde, idarenin ödemek zorunda kaldığı tazminatı yasal yollara başvurarak ilgili kamu görevlisinden tahsil etme zorunluluğu ifade etmekte ve bu Anayasal zorunluluk nedeniyle bu gibi hallerde dava dilekçelerinde ayrıca ve mutlaka rücu talebinde bulunmaları gerekmemektedir.
Danıştay 5.Daire; Tarih. 10.11.1997; E.1995/3611; K.1997/2485 Danıştay Dergisi, 1998, S.96, s.217.
6.Görüldüğü üzere, Hukukumuz, anılan 30.000 Euronun rucu edilmesini hem mümkün ve hem zorunlu görmüştür.



Sonuç :Bergamalı 10 davacı köylünün T.C yargı organlarından elde ettikleri Mahkeme kararlarını uygulatamadıkları sonrası AİHM ‘ de açtıkları B 46117/99 Esas sayılı davada;

3000 er Euro’dan 30.000 Euro’yu T.C Hükümeti adına T.C Dışişleri Bakanlığı Avrupa Konseyi ve İnsan Hakları Genel Md Yardımcılığı tarafından Hazine adına tarafımıza ödendiğini ekte sunmakla;


İşte bu ödenen bedelin geriye doğru, AİHM ‘ ye başvurduğumuz 1998 yılından bu yana T.C Hükümetlerinin Başbakanları ve bakanlarına, Çevre ve Orman ve İmar ve sağlık Bakanlık müsteşar ve yardımcıları ilgili genel md. ve yardımcıları ve daire müdürü ve imzası bulunan uzmanlarına Rucuen ödetilmesi ve bu yolda tarafımıza idari icrai yanıt verilmesini talep ederiz.

Talepçiler


1.Sefa Taşkın
Hasan Geniş
Tahsin Sezer
Ali Karacaoğlu
Muhterem Doğrul
Ayşe öçkan
İbrahim dağ
Ali duran
Sezer Umaç
10.Günseli Karacaoğlu

vekili

Av.Senih Özay

8.OECD ‘ ye bile başvurduk…..

Av.Senih ÖZAY 0.542.3298478
_
OECD YOLSUZLUKLA MÜCADELE KOMİSYONUNA,


Sayın Başkan Patrick Moulette,

OECD ‘ nin rüşvete karşı konvansiyonunu imzalayan 36 ülkeden birinin Türkiye olduğunu hatırlatarak ;

T.C ‘ de mahkemeye intikal etmiş bir tek yolsuzluk dosyasının bulunmayış tesbitinizi harika bularak…

Bir ülkenin iyi, olumlu, insani, gelişmesi olgularına yabancıların uluslar arası vs diyerek müdahele etmesine tabi ki karşı çıkmakta olduğumuzun altını çizerek,

Ancak her ülkenin bir diğer ülkedeki işkence kıyım vs olumsuz ve uluslararası hukuka göre iyileştirlmesi gerek alanlarındaki müdahale,izleme, işbirliği, akıl alışverişi raporlar doğru olur diye düşünmekteyiz.

Fransanın kendi ülkesine iltica eden bir Amerkalıyı idam cezası bulunmasına rağmen Amerikaya eyaletine iade etmesine bir Türk Avukatın müdahale etmesi ve hayır demesi gibi,

Bizim ülkemizde de altın çıkarma sevdası ile başlayan, halkın karşı çıktığı, bilim insanlarının çoğunun karşı çıktığı, İdare mahkeme kararlarının karşı çıktığı en yüksek Danıştay mahkememsinin karşı çıktığı, hatta AİHM ‘ nin dahi ihlal saptadığı bu faaliyete yine de altıncı firmaların ve hukumetlerin ele ele verip arkaya dolanarak faaliyete izin vermeleri imkan tanımaları sürecinde ;

Ibm almak
Dolap almak,
Cami karakol binası yol yaptırıvermek,
İşçi alımı protokolleri,
Köyün arazisi madende kaldı 15 yıl bitti 25 eylülde halk korkuyor ne yapalım
Aihm kararlarının ihlal hükmünün uygulanamasında brüksele baskı
Rucu davama müdahil yağmuru hoş olmaz mı?

Dedikodularının üstüne gidilmesi ve araştırılması gerekir kanaatındayız.

Uluslar arası ticarette örneğin altın işinde rüşveti yolsuzluğu önleme konvansiyonu çerçevesinde inceleme yapmak için, rüşvet alndan daha veren önerenlerin ve de kişi ve şirketlerin cezalandırılması yönünde gelişmeler için Türkiyeye gelecek olan alman ve Bulgar karma heyetinden haberdar olduğumuzu, heyetle temasımızın uygun olacağını düşündüğümüzü, TR-Plus adlı sivil toplum örgütüyle temasın yetmeyeceğini düşündüğümüzü iletiriz.
Selamlarımızı sunarız.

1681 köylü davacı müvekkili adına Senih Özay Avukat..

9.Yörede maden yasası ‘’





İstanbul Milletvekili Ali TOPUZ, İzmir Milletvekili K. Kemal ANADOL ve Samsun Milletvekili Haluk KOÇ ile birlikte 117 milletvekili
26.5.2004 günlü, 5177 sayılı “Maden Kanununda ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun”un:
1- 3. maddesiyle değiştirilen 4.6.1985 günlü, 3213 sayılı Maden Kanunu’nun 7. maddesinin birinci ve sekizinci fıkralarının,
2- 5. maddesiyle 3213 sayılı Yasa’nın 10. maddesine eklenen altıncı fıkranın,
3- 10. maddesiyle değiştirilen 3213 sayılı Yasa’nın 16. maddesinin son fıkrasının ikinci tümcesinin,
4- 20. maddesiyle 3213 sayılı Yasa’nın 46. maddesine eklenen onuncu fıkranın,
5- 23. maddesiyle değiştirilen 3213 sayılı Yasa’nın Ek 1’inci maddesinin birinci fıkrasının,
6- 28. maddesiyle 9.8.1983 günlü, 2872 sayılı Çevre Kanunu’nun 10. maddesine üçüncü fıkra olarak eklenen fıkranın,
7- Geçici 1. maddesinin altıncı fıkrasının birinci tümcesinin,
iptaline ve yürürlüklerinin durdurulmasına karar verilmesi istemi.
Esas İncelemede

‘’Anayasa mahkemesinin önünde 4 yıldır bekliyor diye mi ÇUŞ ‘ lar mı sıkıştı ne altın furyası başladı.. KAZDAĞLARINDA ATEŞ YÜKSELİYOR.(Ekte belgeleri sunuyoruz.)
Dostlar,

Bergamayı daha da rezil etmek için çevre BAKANLIĞI - ŞİRKET KAPASİTE ARTIRIMI - BİR SİYANÜRLÜ DEV HAVUZ DAHA YAPMA TOPLANTISINA GİTMEMİZ GEREK .. TEPKİMİZİ HUKUKEN DİLEKÇEYLE VS KOYMAMIZ GEREK..
DAHA NE DİYELİM…
DAVET EDİYORUZ…
SENİH ÖZAY AVUKAT


10.
Çevre ve Orman Bakanlığı’na
ANKARA
Yeni Bakanın bile haberi olmadığını düşündüğümüz bürokratların hızla sürdürdüklerini düşündüğümüz;
Bergamada kapasite artırımı tesisi için 4 ekim 2007 saat 14.00 çed halk toplantısında:
Her bir haltı bildiğimiz için, HAYIR dediğimizin derci için SUNARIZ Kİ ;


İlanınız şöyle………..
‘’ OVACIK ALTIN MADENİ (KOZA ALTIN İŞLETMELERİ)

“Ovacık Altın Madeni Kapasite Artırımı ve Atık Depolama Tesisi Çalışmaları”

Ovacık Köyü Düğün ve Toplantı Salonu

Tarih: 04 Ekim 2007 Perşembe

Saat : 14.00 ‘’
Bu ilanlıo toplantı, 15 yıldır verilen halk – hukuk – bilim mücadelesi vız gelerek arkaya dolanılarak, altınlı toprak bitirilip, rehabilitasyona bile kalkışılmayarak;
Gümüşhaneden, Havrandan toprak getirilip bu toprakları bile işleriz diyerek ve de işlemeyi becermeleri sonrası,
Şimdi de, Kozak yaylasından da muhtemelen toprak getiririz ki kapasite yetmiyor. ‘’artık atık havuzuna ihtiyaç var.’’ PROJESİ için ÇED halk toplantısı yapacaksınız, yapacaklar.
Nerede ? Bergama Ovacık köyünde, en etkili oldukları köyde… Ne diyecekler? Sizi zengin edemedik asıl şimdi edeceğiz…. Alman malman Casusu gibi zenginliğinize engel olmak isteyenlere, kanser olacaksınız, karılarınızın göğüsleri alınmaya başladı.. asıl bundan sonra hastalıklar patlayacak. ’’ Diyecek olanlara inanmayın.
Dava mava açmayın. Size iş vereceğiz. Önderlerinize de minübüs alıp işçi taşıtırız. ‘’ diyecekler…
Toplantıya yöre köylüleri, Dikilililer, Havranlılar, Kozaklılar, İzmirliler gitmeliyiz ve haykırmalıyız ve toplantı tutanaklarına karşı imzalarımızı atmalıyız ki ; Önce ÖZET….
‘’TÜM BU GELİŞMELERDEN SONRA; DAHA ÖNCE ÇEVRE BAKANLIĞI TARAFINDAN İZİN VERİLMEDİĞİ İÇİN YAŞAMA GEÇEMEYEN HAVRAN KÜÇÜKDERE’DEKİ ALTIN MADENİ İŞLETMECİLİĞİ İLE İLGİLİ YENİDEN BİR ATAK BAŞLATILMIŞTIR.
1 – Gerçekten 1993 yılında Çevre Bakanlığı’nın izin vermemesi nedeni ile yaşama geçemeyen, Havran Küçükdere altın madeni ile ilgili; Bergama Ovacık Çamköy’deki altın madenini satın alan; Koza Altın İşletmeleri AŞ, yayınladığı katalog ve broşürlerde “Havran-Küçükdere’de altın madeni işleteceğini” açıklamaya başlamıştır. )
2- Bunun üzerine, tarafımızdan Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığı ve Çevre ve Orman Bakanlığı’na başvurulmuş, Havran-Küçükdere köyü ve çevresinde bir altın ve gümüş ruhsatı bulunup bulunmadığı ve Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından verilmiş bir izin olup olmadığı sorulmuş; bu başvurumuza Çevre ve Orman Bakanlığı’nca verilen yanıtla “Maden çıkarma faaliyeti ÇED Yönetmeliği’nin geçici 3. md.si kapsamında değerlendirilmesine” ilişkin ve böylece dava konusu altın madeni alanını ÇED Yönetmeliği’nden ve ÇED Yönetmeliği’ne göre alınması gereken izinlerden muaf tutan işlemi öğrenilmiştir.
3- Bu işlem aleyhine açtığımız dava sonucunda; Bursa 3. İdare Mahkemesi’nin 14.12.2006 tarih ve 2006/2191 E. sayılı kararıyla; söz konusu işlemin yürütmesinin durdurulmasına karar verilmiştir. (EK-24)
4- Ancak, buna rağmen, önce yargı kararı uygulanıyormuş gibi yapılmış ve dava konusu altın madeni mühürlenerek kapatılmıştır.
Daha sonra da; dava konusu “Çevresel Etki Değerlendirmesi Gerekli Değildir” işlemi tesis edilerek, altın madenine yeniden izin verilmiştir. Haydala….
Gerçekten; Bergama olayında; altın madenine izin veren Çevre Bakanlığı işlemini iptal eden ilk kesin hüküm niteliğindeki yargı kararları, ortaya koyduğu gerekçelerle; siyanür liçi yöntemi ile altın madeni işletmeciliğinin zararlarını çok açık biçimde belirlemiştir. Gerçekten bu kararın gerekçe kısmı incelendiğinde;

- “Uygulanacak siyanür liçi yöntemi ile altın madeni işletmeciliğinin, bilimsel anlamda ortaya konan çevreye zararlı etkilerinin kabul edilemez nitelikte olduğu” belirlendikten sonra;
- Anayasa’nın temel haklar bölümünde saydığı “yaşama hakkı” (md. 17) ve “sağlıklı bir çevrede yaşama hakkı” (md. 56) dikkate alındığında;
- “Altın madenciliğinin getireceği ekonomik yarar ile, insan yaşamı ve çevre kavramları karşılaştırıldığında; kamu yararının insan yaşamı ve çevreden yana sonuçlar doğuracağı”,
- “Siyanür liçi yöntemi ile altın madeni işletmeciliği ile öngörülen risklerin gerçekleşmesi durumunda; doğrudan ve çevrenin bozulması ile dolaylı olarak insan yaşamının etkileneceğinin KESİN OLDUĞU”,
- “Bu çerçevede de, siyanür liçi yöntemi ile altın madeni işletmeciliğine izin veren Çevre Bakanlığı işleminin kamu yararına aykırı olduğu”
hükme bağlanmıştır.
b) Bu karar incelendiğinde; kararın sadece Bergama Ovacık/Çamköy’deki altın madenini ile ilgili olduğu, başka yerlerdeki “siyanür liçi yöntemi ile altın madeni işletmeciliği” bakımından geçerli olmadığı gibi, bir yorum yapmanın olanaksız olduğu görülmektedir. Çünkü karardaki değerlendirme ve belirlemenin altın madeninde uygulanacak yöntem ve altın madenciliği açısından yapıldığı ve UYGULANACAK SİYANÜR LİÇİ YÖNTEMİ İLE ALTIN MADENİ İŞLETMECİLİĞİNİN TAŞIDIĞI RİSKLERİN; YAŞAM VE ÇEVREYE VERECEĞİ ZARARLAR NEDENİYLE, HUKUKA AYKIRILIK KARARI ve İPTAL KARARI VERİLDİĞİ GÖRÜLMEKTEDİR.
Bu anlamda; Havran-Küçükdere’de de; Bergama/Ovacık’taki kesin hüküm kapsamında; Havran Küçükdere altın madenine verilen/verilecek izinler de yargı kararına ve yargı kararlarında belirlendiği üzere Anayasa’ya ve hukuka aykırılık içermektedir.
Son dönemde bu konu; Bergama/Ovacık’taki altın madenine Sağlık Bakanlığı tarafından verilen deneme izninin iptaline karar veren İzmir 3. İdare Mahkemesi’nin 27.05.2004 tarih ve 2003/1151 E., 2004/750 K. sayılı kararında;
“……………..tesiste kullanılacak yöntemin eskisi gibi siyanür liçi yöntemi olduğu açıktır.
Yargı kararlarında, olayın incelenip tartışılması sonucu ifade edilen “risk ve tehdit unsurlarının” altın madeni işletmesinde kullanılan siyanür liçi yönteminden kaynaklandığı belirtilirken, bu risklerin Çevresel Etki Değerlendirme ve bilirkişi raporlarında da öngörüldüğü ifadesinin, anılan yöntemden kaynaklanan risk ve tehditlerin varlığının sözü edilen raporlarla da desteklendiği anlamını taşıdığı açık olup, KARARLARDAN BU RİSKLERİN ALINACAK EK ÖNLEMLERLE GİDERİLECEĞİ YOLUNDA BİR SONUCA ULAŞMAK MÜMKÜN DEĞİLDİR…….

…….DAVA KONUSU İŞLEM YARGI KESİNLEŞMİŞ YARGI KARARININ UYGULAMADA DEĞİŞTİRİLMESİ SONUCUNU ORTAYA ÇIKARMIŞTIR Kİ, BU DURUMUN HUKUK DEVLETİ İLKESİ İLE BAĞDAŞMADIĞI AÇIKTIR….”
denerek, açık biçimde belirtilmiştir.
II- DAVA KONUSU İŞLEMLE İZİN VERİLEN ALTIN MADENİ İŞLETMECİLİĞİNİN; DOĞAL ÇEVREYE VE İNSAN YAŞAMINA ZARARLI NİTELİK TAŞIDIĞI AÇIKTIR.
a) Dosyaya ekte sunulan bilimsel raporlardan da ve yargı kararlarından da anlaşılacağı gibi; dava konusu işlemle izin verilen altın madeni işletmeciliği; içeriği bakımından çevresel anlamda olumsuz sonuçlar doğuracak, insan yaşamına, doğal çevreye, flora ve faunaya, toprak yapısına, yer altı sularına, tarım ve hayvancılığa ağır biçimde zarar verecektir.
b) Yukarıda da saymaya çalıştığımız, “siyanür liçi yöntemi ile altın madeni işletmeciliğinin zararları”, binlerce bilimsel raporla kanıtlanmıştır ve artık tüm dünyada tartışmasız biçimde kabul edilmektedir.
Ülkemizde de, düzenlenen yüzlerce bilimsel rapor, Bergama/Ovacık, Eskişehir/Sivrihisar, İzmir/Efemçukuru Eşme/ Uşak altın madenleri ile ilgili verilen onlarca mahkeme kararları; “siyanür liçi yöntemi ile altın madeni işletmeciliği”nin doğal çevreye ve insan yaşamına vereceği zararları açıkça ortaya koymuştur.
c) Aslında bütün bu gelişmeler karşısında, ülkemizde “siyanür liçi yöntemi ile altın madeni işletmeciliği”nin tamamen rafa kaldırılması gerekirken, ısrarla devam edilmek istenmesi çok yadırgatıcıdır.
Altın madenciliğinin elinde “zenginlik”, “para”, “altın” gibi sıcak gelen kavramların olması, kamuoyunun kafasını karıştıracak sonuçlar doğurabilmektedir. Bu durum, özellikle; “altın böyle çıkarılır, dünyanın her yerinde böyle çıkarılıyor, çevreye bir zararı yok, olsa da ne önemi var..” söylemi ile birleşince, “altın madeni işletmeciliği”, birden cazip bir konuma geçebilmektedir.
d) Oysa, dünyadaki örneklerinde, Endonezya’da, Romanya’da “siyanür liçi yöntemi ile altın madeni işletmeciliği”ne bağlı olarak meydana gelen bir çok korkunç kaza, aslında konunun “para”, “altın”, “zenginlik” kavramlarıyla örtülemeyecek kadar; tehlikeli, riskli ve zararlı olduğunu göstermektedir.
e) Dünyada, hiçbir para, bir tek insanın veya bir tek canlının yaşamını geri getiremeyeceğine göre, hiçbir para için; insan yaşamı, bitki örtüsü, doğal çevre riske atılamayacağına göre, aslında konunun fazla tartışılacak bir yanı da yok.
Üstün tutulması gereken kavramın doğal çevre ve insan yaşamı olduğu tartışmasızdır. İnsan yaşamı ve çevre, günümüzde dünyada, en üst hukuk değeri ve normu haline gelmişlerdir.
f) Çok eski bir tarihsel yerleşim yeri olan, binlerce tarihi eseri ve birçok antik kenti bünyesinde barındıran Edremit Körfezi’nin; bu mistik niteliğini; insanın gözlerini dolduran, kanını donduran Milli Park olan Kaz Dağları’nı, Madra Dağı’nı; kutsal zeytin ağaçlarını, çam ormanlarını, florasını, faunasını, dünyada bulunmayan ve Bern Sözleşmesi ekinde sayılan endemik bitki türlerini barındıran bitki örtüsünü, topraklarını, yörenin ünlü ve yöre halkının sıklıkla içme suyu olarak kullandığı yeraltı ve yer üstü sularını, akarsularını, tarımını, zeytinciliğini daha burada saymakla bitmeyecek pek çok niteliğini ve değerini; kısaca bu olağanüstü güzellikteki bölgeyi, hem de verimli toprakları, tarımı ve zeytinciliği ile ülke ekonomisine büyük katkı sağlarken; Ne kadar ekonomik getiri sağlayacağı fazla da bilinmeyen, siyanür, arsenik, kimya maden gibi korkutucu sözcüklerle işe başlayan; zararları, taşıdığı risk ve tehlikeler, bilimsel anlamda ve hukuken kanıtlanmış bir altın madeni işletmeciliğine kurban verip vermeyeceğimizdir.
Ayrıca, yukarıda da belirttiğimiz gibi, dava konusu altın madeninin bulunduğu yöre birinci derece deprem kuşağı olduğu gibi, ünlü Kuzey Anadolu fay hattı bölgede iki kola ayrılan, önemli ve hareketliliği beklenen büyük depremleri (6,5-7 büyüklüğünde) yapabilecek nitelikte faylardır.
g) Ayrıca, yukarıda belirttiğimiz, yörede daha önce “altın madeni işletmeciliği”ne izin vermeyen davalı Çevre Bakanlığı kararında belirtildiği gibi; yörede altın madeni işletmeciliği yapılması;
- Orman Genel Müdürlüğü (Balıkesir Orman Bölge Müdürlüğü) tarafından uygun bulunmamışken;
- Balıkesir İl Turizm Müdürlüğü tarafından sakıncalı görülmüşken;
- Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’nca (Balıkesir İl Müdürlüğü) altın madeni işletilmesinin son derece sakıncalı olacağı belirtilmişken
ve yörede, orman varlığı, zeytin varlığı, turizm konusunda hiçbir şey değişmemişken, aksine yörede turizm ve zeytincilik hızla gelişmekteyken, altın madenciliğine yeniden yaşama geçirilmek istenmesini anlayabilmek olanaksızdır. (YÖREDE DAHA ÖNCE ALTIN MADENİ İŞLETMECİLİĞİNE İZİN VERMEYEN DAVALI ÇEVRE BAKANLIĞI İŞLEMİ, OLAYA SON NOKTAYA KOYMAKTADIR, )
SON DÖNEMDE MADEN YASASI’NDA ve MADEN YÖNETMELİĞİ’NDE YAPILAN DEĞİŞİKLİKLERİN, ALTIN MADENCİLİĞİNİN ÖNÜNÜ AÇTIĞI YORUMUYLA, ALTIN MADENCİLİĞİNİN HİÇBİR İZNE GEREK DUYMADIĞI, HİÇBİR ÖLÇÜTLE BAĞLI OLMADIĞI, ÇEVREYE VERİLEN ZARARLARIN ALTIN MADENCİLİĞİNİN ÖNÜNÜ KESEMEYECEĞİ GİBİ YORUMLARIN, HUKUKLA BİR İLGİSİ YOKTUR. HER ETKİNLİK GİBİ, ALTIN MADENCİLİĞİNİN DE ÇEVREYE VERECEĞİ ZARARLARIN DEĞERLENDİRİLMESİ ANAYASA HÜKÜMLERİ (ÖZELLİKLE MD. 56) ÇERÇEVESİNDE AÇIK BİR ZORUNLULUKTUR.
h) Havran altın madeninde, sadece “maden sökülmesi” ve “kamyonlara yüklenmesi” etkinliğinin yürütüleceği, bunun dışında “kırma-öğütme-eleme” ve “altın ve gümüşün işlenmesi, zenginleştirilmesi” gibi etkinliklerin yapılmayacağı ileri sürülmekte ise de; dava konusu işlemle izin verilen “siyanür liçi yöntemi ile altın madeni işletmeciliği”nin tek tehlikesi siyanür uygulaması değildir. Gerçekten, altın madeni işletmeciliği yapılırken, teknik deyimle madenin sökülmesi için, madenin içinde bulunduğu topraklar çıkarılacak ve bu nedenle binlerce zeytin ağacının kesilmesi gerekecek; ayrıca alınacak tonlarca toprak nedeniyle toprak yapısında, yer altı sularında, ağır metallerde çok ciddi ve tehlikeli değişimler oluşacak; ayrıca söz konusu toprakların alınması, kayaların kırılması ve kayaçların kazılması, toprağın kamyonlara yüklenmesi etkinlikleri sırasında, ortaya çıkan toz, duman ve gürültü önemli bir çevre kirliliği yaratacaktır. Bu anlamda, altın madeninin bulunduğu yerde siyanür uygulaması yapılmaması; altın madenciliğinin doğal çevreye ve insan yaşamına verdiği zararları ortadan kaldırmamaktadır.
ı) Son dönemde; altın madeninin bulunduğu yörelerde yapılan araştırmalarda, sulardaki ağır metal oranının çok yüksek çıktığına, altın madeninde çalışan işçilerin şaşırtıcı biçimde kanser hastalığına yakalandıklarına da dikkat çeksek iyi olur diye düşünüyoruz.
III- DAVA KONUSU ALTIN MADENİ BİZZAT ZEYTİNLERİN BULUNDUĞU ALANDA ETKİNLİK GÖSTERECEKTİR. (ALTIN MADENİNİN ETKİNLİK GÖSTERMESİ İÇİN YÜZLERCE, BİNLERCE ZEYTİN AĞACININ KESİLMESİ GEREKECEKTİR.) BU DURUM DA, ZEYTİNLİK SAHALARININ İÇİNDE ve BU SAHALARA EN AZ 3 KİLOMETRE MESAFEDE ZEYTİNYAĞI FABRİKASI HARİÇ, KİMYEVİ ATIK BIRAKAN, TOZ ve DUMAN ÇIKARAN TESİS YAPILAMAYACAĞINI ve İŞLETİLEMEYECEĞİNİ ÖNGÖREN ZEYTİNCİLİĞİN ISLAHI ve YABANİLERİNİN AŞILATTIRILMASI HAKKINDA KANUN HÜKÜMLERİNE AYKIRIDIR.
4086 sayılı yasanın 5. maddesi ile değişik Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerinin Aşılattırılması Hakkında Yasa’nın 20. md.si ise; “Zeytinlik sahaları içinde ve bu sahalara en az 3 kilometre mesafede zeytinyağı fabrikası hariç, zeytinliklerin vegatatif ve generatif gelişmesine mani olacak kimyevi atık bırakan, toz ve duman çıkaran tesis yapılamaz ve işletilemez” ve “Zeytincilik sahaları daraltılamaz” hükümlerini içermektedir.
Sadece bu yasa maddesinin metninin buraya konması dahi, dava konusu işlemin, Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerinin Aşılattırılması Hakkında Yasa’ya açıkça aykırı olduğunu göstermeye yetmektedir.
IV- DAVA KONUSU ALTIN MADENİ ETKİNLİĞİNİN NİTELİĞİ BAKIMINDAN, ÇEVRESEL ETKİLERİNİN DEĞERLENDİRMESİ GEREKTİĞİ, BU NEDENLE “ÇEVRESEL ETKİ DEĞERLENDİRMESİ GEREKLİDİR” KARARI VERİLMESİ GEREKİRKEN, “ÇEVRESEL ETKİ DEĞERLENDİRMESİ GEREKLİ DEĞİLDİR” DİYEN DAVA KONUSU İŞLEMİN HUKUKA AYKIRILIĞI:
Bu açıdan altın madeni işletmeciliğinin yaratacağı tehlike ve riskleri gözardı ederek, davalı idare tarafından sırf maden işletmesinin büyüklüğüne göre; “çevresel etki değerlendirme” süreci ile ilgili ayrım yapılmasının ve dava konusu altın madeni işletmeciliği ile ilgili “çevresel etki değerlendirmesi gerekli değildir” kararı verilmesinin, hukuken açıklanabilir bir yönü yoktur.
“SİYANÜR LİÇİ YÖNTEMİ İLE ALTIN MADENİ İŞLETMECİLİĞİ”NİN VERECEĞİ ZARARLARIN DOĞRUDAN ANAYASAL TEMEL HAKLARI (YAŞAMA HAKKI ve SAĞLIKLI BİR ÇEVREDE YAŞAMA HAKKI) İHLAL EDECEK OLMASI BAKIMINDAN, KONUNUN NORMLAR HİYERARAŞİSİ ANLAMINDA, ÜST NORM OLAN ANAYASAL HUKUK KAPSAMINDA DEĞERLENDİRİLMESİ GEREKMEKTEDİR. BU ANLAMDA BU KADAR ÖNEMLİ, İNSAN YAŞAMI İLE DOĞRUDAN İLGİLİ BİR KONUNUN BİR YÖNETMELİK HÜKMÜ KAPSAMINDA İNCELENMESİ, SADECE BU BASİT YÖNETMELİK HÜKMÜNE GÖRE, DAVA KONUSU İZİN VEREN İŞLEMİN TESİS EDİLMESİ, “NORMLAR HİYERARŞİSİ” KAVRAMINA, ANAYASA’YA ve HUKUKA AYKIRIDIR.
Türkiye’de “siyanür liçi yöntemi ile altın madeni işletmeciliği”, vereceği zararın büyük kısmını verdi, Bergama Ovacık/Çamköy kaybedildi, ama Kaz Dağları’nı, Edremit Körfezi’ni kurtarmak zorundayız, umudumuz Kaz Dağı için, Eşme için, Artvin için sürmeli.
Bu işlemin uygulanmasının yaratacağı zararların giderilmesinin olanaksızlığı konusunu uzun uzun anlatmaya gerek yok herhalde. Bu işlem doğrudan insanlara, bitkilere, hayvanlara, doğal dengeye, yer altı sularına, yani yaşam için ne gerekliyse ona zarar verecek. Bunlara verilen zarar da, hiçbir zaman geri getirilemeyecek.

Ama bakınız son gelişmeye ?

En son gelişme ise şu gelişme olmuştur. : Bergama Ovacıktaki madende altınlı toprak kalmayışı ve fakat Gümüşhaneden, Havrandan ve Dikiliden toprak getirip işletmeye devam etme yolunda altın firması ile idarenin ittifakı ortaya çıkınca herkesin sıtkısı sıyrılmış ve isyan edesi gelmiştir.
Üstelik Havrandan toprak taşımaya karşı da Bursa 3. İdare mahkemesinden yürütmeyi durdurma kararı aldık, hatta Bölge İdare Mahkemesi de onların itirazlarını reddetti.
Ama bu ilamı da 30 gün içinde uygulamadılar. Savcılığa şikayet yaptık.
Arkadan yine arkaya dolanma çıktı geldi…Valilikçe bu sefer ‘’ 25 hektar altındaki bir maden arazisi söz konusu olduğundan 1. sınıf gayrısıhhi müessese değil ve izin gereksiz ‘’ denilerek maden açılmış ve danslar eşliğinde faaliyet başlatılmıştır.
HALBUKİ DANIŞTAY GENEL KURULU 9.11.2006 GÜNÜ ‘’ BÜYÜKLÜK ESASINA GÖRE YAPILAN SINIFLANDIRMA’ NIN HUKUKA AYKIRI OLDUĞU, VE İLERİDE TELAFİSİ GÜÇ ZARARLAR DOĞURABİLECEĞİ SONUCUNA ULAŞILMAKTADIR.’’ DİYEREK YÜRÜTMENİN DURDURULMASI KARARI VERMİŞ OLMASINA RAĞMEN Bakanlık ve Valilik BAKAN BEY ve VALİ BEY BUNU DA ISKALAMIŞTIR. 2. KEZ Yargıtay baş savcılığına şikayet yaptık…
Şimdi de ıttıla ettiğimiz bu yöreye toprak getirerek Bergama altın madeni ,işletmesi faaliyetine devam kararının alınması için

guya yönetmeliğe uyalım diye kotarılmak istenen ÇED toplantısına

gelelim…..

Bergamanın coğrafyası değiştirmiş olan, suni dağların arasına şimdi kapasite artırımı gerekiyor daha fazla insanı ve doğayı öldürmemiz gerekiyor daha fazla para kazanmamız gerek denilerek kotarılmak istenen ovacık çed toplantısına halk olarak Bergen konferansı ve halkın katılımına dair iç hukukumuza göre hayır diyoruz… istemiyoruz diyoruz.. gidin diyoruz.. hukuka uyun arkaya dolanmayın diyoruz.Devlet ve siz yöreyi rehabilite bari edin ayıp diyoruz..

Av.Fuat Ateşoğlu
Av.Senih Özay

Tahsin Sezer
Hazma Kural ve arakadaşları …
11.BUNA DEVAM EDİLMELİDİR… TABİİ YAZMAK, SIRALAMAK İÇİN DEĞİL UYGULAMAK İÇİN…..

Dayanılacak hal kalmamıştır.
Başvurucular, Bergama bölgesinde yaşayan Türk vatandaşları, siyanürleme yöntemi uygulayan bir altın madenini işletme için izin almış olan ve fakat mahkemelerce iptal kararları verilmiş olmasına rağmen kapatılamayan bir şirketi ve izin vermekte ısrar eden T.C Hukumetini şikayet etmiştir. Başvurucular, idare mahkemelerinde, sağlık riskleri ve yeraltı su kaynaklarının kirlenmesi ile yerel eko sistemin tahrip edilmesi risklerine dayalı olarak, anılan izni iptal ettirmeyi başarmışlardır, sürdürmektedirler.

Ancak, mahkeme kararları, idari makamlar tarafından uygulanmamış ve bilakis bunlar Çevre ve Orman Bakanlığının,Valiliğin, Başbakanlığın, Bakanlar Kurulunun doğrudan talimatlarına uymuşlardır. Sonuç olarak, başvurucular, Sözleşmenin 2,8,6.1 ve 13.maddeleri ile korunan haklarının ihlal edildiğini iddia etmektedirler.

8.madde ile ilgili olarak AİHM; mahkeme kararlarına uymayı reddeden idari makamların bu suretle, başvurucuların özel yaşam ve ailevi yaşamlarına saygı haklarını koruyan usuli güvencelerin etkisi ve yararının önlendiğini, düşünmelidir.
Sonuç olarak, Türkiye, başvurucuların haklarını teminat altına alma yükümlülüğünü ifa edememiş sayılmalıdır.

Madde 6.1 ile ilgili olarak; Kesinleşmelerine kadar askıda olma özelliklerine karşın mahkeme kararlarının süresi içinde yerine getirilmediğini tesbit eden Mahkeme,
Türk yetkili makamlarının, bu maddenin sağladığı tüm etkilerden başvurucuları yoksun bıraktığına, kanaat getirmelidir. Böylece oybirliği ile bu hususla ilgili olarak sözleşmenin ihlal edildiğine ve başvurucuların 2 ve 13 maddelerle ilgili şikayetlerini ayrıyeten incelemeye gerek olup olmadığına karar vermelidir.

Türk Hükümetinin iddialarının aksine Mahkeme, değerlendirme konusu maddi olayların, (sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkı) başvuruculara sağlanan haklara karşı, çok gerçek ve ciddi tehditler olduğuna karar vermelidir.

AİHM başvurucuların, altın madeninin yanındaki köylerde yaşayan halkın çevre ve sağlıkla ilgili genel ve kesin olarak tesbit edilmemiş risklerinden şikayetçi olmadıkları gerçeği üzerinde vurgulama yapmaktadır. Aksine, onlar, altın eldesinde kullanılan siyanürlü liç yönteminin, resmi çalışmalara ve raporlara dayalı olarak, fiziksel bütünlükleri için gerçek ve doğrudan riskler olduğu için, başvuruda bulunmuşlardır. Bu samimiyet ihlal kararı ile karşılanmalıdır. Ve maden kapatılmalı iken kapatmayan, direnen arkaya dolanan,
İdareye;

Bu aihm yolu ile elde ettiğimiz 30.000 Euronun rucuu talep edilmişse de ne olduğu anlaşalamayan havale ile karşılaşmışızdır.
Bu işlemi olumsuz işlem saymışızdır.

Aleyhine idari yargı yolunu seçmişizdir. Kanunlarda pek yeri yoksa da kıyas yolu ile bazı savlarımız olacaktır. Niyetimiz Türkiyede iç hukuk yaratmak yaratamazsak dışarıda hukuk aramaktır.

Şimdi gelelim bu hareketin geldiği noktada bugün istediği ne var? Ne olursa belki bir şeyler olabilir?

T.C başbakanı ve bakanları ve İzmir valisini içine çeken yüklenme biçimleri

Akılalmaz bin tane sorumluyu şikayet
Bilgi edinme davamıza müdahale
Anayasa mahkemesindeki maden kanunu davasına sivillerin müdahalesi
Anayasa mahkemesindeki çevre kanunu davasına sivillerin müdahalesi
Havran hortlamasına belediyelere vs destek
Gümüşhane zor durumda bir tek orhan amca var
Efemçukuru davasında bilim insanlarının dışlanmasına tepki verilememiştir. Hala verilmelidir.
Sivil itaatsizlik sözcüğü mahkum edilip unutturulmak üzeredir. Hortlatılmalıdır.
Yeni çed keşfi izmirde gündemdedir.
T.C başbakanlığı valinin danıştaya mütalaa taşıma talebini reddetmiştir.
İmar izin iptaline rağman maden kapanmmaştır.
Arkaya dolanılarak alınan yeni maden 77 uygunluk izini de mahkemeye taşınmıştır. Yakında karar çıkar
Orman izinleri iptal edilmiş danıştayca onanmıştır. Ama uyulma yoktur.biz çalkışıyoruz, çalışacağız
İzmir il genel meclis mahkeme kararına uyulma kararı verilmiştir ama arkası gelememektedir.
İlk geçen yılki yumurtalı eylem ve bu yıl Dikili olaylarında koza firması yeterince mahkum edilememiştir mi
Uluslarası masum destekler ihmal edilmiştir.
Alman ajanlığımıza, yerimize yanıt verilememiştir.
Rucu davama müdahil yağmuru hoş olmaz mı?
Bergama hakimi oraları tesbite gitti çıkacak raporu yükseltirmiyiz?
Köyün arazisi madende kaldı 15 yıl bitti 25 eylülde.. halk korkuyor ne yapalım
Aihm kararlarının ihlal hükmünün uygulanamasında brüksele baskı katkısını kim yapar?
ÇALIŞIYORUZ , ÇALIŞACAĞIZ…

AMA ULUSLAR ARASI HUKUK DA YARDIM ETMELİDİR…

İyi şeyler dilerim..

Senih Özay Avukat -Murat Fatih Ülkü Avukat –Av.Fuat Ateşoğlu